Coronadan beter kaos!!!
Daha dört gün önce, 26 Nisan''da gazetelere yansıyan haber;
"Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Hindistan Dışişleri Bakanı Subrahmanyam Jaishankar ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinde, Türkiye''nin Hindistan''a corona virüsle mücadele kapsamında yardım etmeye hazır olduğunu belirtti."
Evet; Hindistan''da durum gerçekten de vahim... Vaka sayısı 18 milyona, ölü sayısı 200 bine yaklaşmış da, Türkiye''de durum çok mu iyi acaba?..
Uygulanan sözde yasaklamalara rağmen, günlük vaka sayısının bazen 60 bini aştığı Türkiye''de, ölü sayısı günlük 350''nin altına düşmezken, çevresine şifa dağıtmaya çalışan AKP iktidarı nasıl bir beceriksizlik ve gaflette bocalıyor acaba?..
Yalnız Hindistan mı?.. Memlekette milyonlarca insan aşı beklerken, sanki sıkıntı yokmuş gibi, Libya''ya 150 bin doz aşı gönderildiğini bizzat Cumhurbaşkanı Erdoğan açıkladı?..
Türkiye''nin hibe ettiği 30 bin doz Sinovac aşısı ise 28 Martta Bosna Hersek''e ulaştı?..
Türkiye''de salgınla mücadele kör topal yürütülürken; aşı olayındaki tuhaf uygulamalar, tıpkı milyonlarca insan yoksulluk esaretindeyken, kendini 10 milyon Suriyeliye bakmakla yükümlü hissetmek kadar büyük bir çelişki de oluşturuyor!..
Peki; demezler mi insana, gösteriş zamanı mı şimdi?..
Yabancıya şifa dağıtmak!..
Gelelim aşı ile ilgili diğer başka önemli çarpıklıklara;
Türkiye''de özellikle bağnaz kesimlerin yürüttüğü karşıt propaganda nedeniyle yüzbinlerce yurttaş, randevusu gelmesine rağmen aşılanmaya gitmedi...
Böyle tuhaf bir çıkmaz büyürken ve sosyal medya üzerinde aşı karşıtı kampanyalar yayılırken, üstelik bir yandan da aşı olamayanların paniği artarken, Sağlık Bakanlığı''nın aşılama yaşını 65''in altına düşürmesi ile birlikte başka vahim sorunlar da ortaya çıktı...
Bilinçli kesimler akın edince randevuda yığılmalar yaşandı ve bu durum bir başka büyük skandalla sonuçlandı...
Çünkü hesapsız- kitapsız aşılama programı yürüten Türkiye, henüz 65 yaş üstü yurttaşların büyük bölümünün aşısı yapılmamışken, yaş sınırlamasının düşürülmesi ile birlikte ortaya çıkan talebi hesaplayamadı...
Bu sırada yaşanan "tedarik sıkıntısı" büyük bir kaos yarattı ve ikinci doz aralığı 2 ay uzatılınca toplumda korku ve infial yaşandı...
Kuşku, tedarik, doz!..
Aşılama plansızlığını deşifre eden "tedarik" sıkıntısı Türkiye''de (salgın gibi olağanüstü dönemlerde) ciddi bir koordinasyon sıkıntısı yaşandığını ortaya sererken, milyonlarca yurttaşta "ikinci doz aşısı gecikirse ne olur" şeklinde bir panik de başladı....
Her ne kadar bazı tıp insanları sosyal medya üzerinden, birinci aşının da önemli oranda koruduğuna ilişkin toplumu rahatlatmaya çalışsa da, kafalarda sorular oluştu...
Çünkü dünya üzerinde milyonlarca insanın umudunu bağladığı ve ölümleri düşüreceği varsayılan aşıyla ilgili toplumda zaten güvensizlik varken, bir de "tedarik sıkıntısı"yla iki doz arasındaki sürenin uzatılması meselesi yeni bir kaos başlattı... Sorular çok ürkütücü;
"Birinci doz aşı yeterli olacak mı, ikincisinin gecikmesi koruyuculuğu olumsuz etkileyecek mi, koruyuculuğu sınırlı olan bir dozdan sonra 2 ay gibi ara verilmesi salgını arttır mı?.."
Evet; aşılamada ikinci dozun gecikmesi skandalı toplumda şaşkınlık uyandırırken, belki de çıkar çevrelerine hitab eden bazı zırva internet haberleri de yayılmaya başladı;
Neymiş efendim, "Özel sektör bakanlıkla görüşüyormuş, isteyene ücreti karşılığında aşı yapılabilirmiş!!!"
İşte bu tür haberlerin mantıksızlığı bir yana, yarattığı algı da çok tehlikeli... İnsan sormaz mı;
"Madem özel sektör parayla yapılacak aşıyı bulabiliyor, devlet neden bunu elde edemiyor?.."
Hiç kuşkunuz olmasın; böyle bir girişim varsa yurttaşların kafasında çok daha tehlikeli kuşkular da belirir... Demezler mi acaba; "Devletin elindeki aşılar kanunsuz biçimde özel sektöre mi geçti, ya da özel sektör parayla yapacağı aşıyı nereden ve nasıl bulacak?.."
Salgın büyür mü?..
Meselenin özetine gelelim;
Amerika''da geçen ay 330 milyon doz aşının eyaletlere dağıtıldığı, İsrail''de halkın büyük bölümünün aşılandığı ve Avrupa''da aşı konusunda sıkıntı çekilmediği medyaya yansırken, Türkiye''de aşının yan etkilerine yönelik toplumdaki kuşku yetmezmiş gibi, bir de tedarik sıkıntısının yol açtığı bir karmaşa var ki, bu da bireylerde kuşku-korku gibi başka bir salgın yaratmış oldu!!! Velhasıl (sağlık çalışanları canları pahasına mücadele ederken) Türkiye, tedarik çıkmazı ve aksaklıklarla birlikte, aşının çevresinde büyüyen fırtınanın bir başka girdabına da savrulmuş oldu...
Umarız aşı-doz-kuşku keşmekeşi yurttaşın ilgisizliği ve duyarsızlığıyla birleşince, Türkiye yaz aylarına büyük bir vaka-ölüm felaketiyle girmez!.. Baksanıza, milyonlarca insan salgını önemsemeden büyük kentlerden başka şehirlere ve kırsala göç etti!!!