Corona; şer ve hayır!!!
Kasıp kavuruyor Corona dünyanın tüm bölgelerini...
Bilim dünyası tarihte hiç olmadığı kadar panik halinde...
Aşı ve ilaç peşindeki ilaç şirketleri ise müthiş bir yarışa girişmiş...
Dünya ülkeleri bir yandan Coronanın öldürücü etkisi ile mücadele ederken, diğer yandan da çare peşinde...
Bu arada, o dehşet verici virüs her gün can almaya devam ediyor...
Amerika'da ölü sayısı 64 bini geçti... İspanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerin her birinde ölü sayısı 25 binin üzerine çıktı... Türkiye'de ise her gün 100 civarında can kaybı var...
Yeryüzünde 3 milyon vaka ve 250 bini aşan can kaybı nedeniyle sosyal yaşam dünyanın bütün ülkelerinde neredeyse sıfıra inmiş durumda...
İnsanlar birbirini göremiyor, salgın korkusu nedeniyle uygulanan sosyal mesafe herkesi birbirinden koparıyor ve ne yazık ki insanlar cenazelerini bile gömemezken, kayıplar ise artık birer rakamdan ibaret gibi sergileniyor...
Diğer yandan da, neredeyse dünyanın tamamı ürkütücü bir ekonomik çöküşün eşiğinde, bir an önce salgının etkilerinden arınmayı bekliyor...
Çünkü eğitim, spor faaliyetleri, turizm hareketleri, üretim, ithalat- ihracat, velhasıl yaşamla ilgili ne varsa salgına teslim olmuş durumda...
İnsan da, onu ayakta tutan tüm eylemler de virüs zerreciklerinin dehşet verici taarruzları yüzünden hareket alanı bulamıyor, yaşamın en küçük anı bile ne yazık ki yerinden kıpırdayamıyor...
Peki; insan hareketleri ve bunlardan kaynaklı olağan yaşam devinimi köşesine çekilmişken, geride ölümün, kayıpların, acıların, korkunun ve belirsizliğin dışında nasıl bir iz bırakıyor acaba salgın?..
İşte yazının başlığındaki "şer ve hayır" cümlesi Coronanın diğer yüzündeki garip ve düşündürücü yansımayı da dışa vuruyor... Peki, nasıl mı?..
Madalyonun öbür yüzü!..
Evet; Corona kötü, Corona dehşetle vahşet, Corona acı- çöküş- yıkım ve yokoluş demek...
Yüzbinlerce insanın ölümü elbette insanlık için en büyük kayıp ama Coronanın yarattığı korku ve hareketsizlik madalyonun öbür yüzünde insanlığın yıktığı, kirlettiği, bozduğu, hatta öldürdüğü alanlar üzerinde tuhaf ve çok düşündürücü bir duraksamaya da yolaçtı!!!
Sosyal yaşamın durma noktasına geldiği tüm dünyada olduğu gibi, Türkiye'de de çevreden denizlere, göllerden nehirlere ve topraktan havaya kadar insanlığın yıllardır kirletme- tüketme tehdidi altında yok olmaya başlayan yaşamsal varlıklar sadece son 3 ay içerisinde dış etkenlerden öylesine arındı ki; gazetelere, "İstanbul'un havası temizlendi, doğa kendine geldi, fabrikalar durunca 20 yıldır simsiyah akan Lüleburgaz Deresi'nde balıklar yüzmeye başladı, yaban hayatından sıkılan canlılar şehirlere indi" gibi çok düşündürücü ama bir yandan da kayıplara, yokoluşlara, acılara rağmen sevindirici gerçekler yansımaya başladı...
İşte 10 Nisanda, The Guardian'da yer alan habere göre, Avrupa Uzay Ajansı, Corona virüsün hava kirliliği seviyesine etkisini yansıtan görüntüleri paylaşmış... Çin'de virüs sebebiyle fabrikaların durmasının ardından hava kirliliği yüzde 30 azalmış, İtalya, İngiltere ve Amerika'da da benzer olumlu etkiler saptanmış...
Can pazarında çelişki!..
Peki; Corona ne yazık ki insanları öldürürken, insanlığın yıllardır acımadan öldürdüğü yaşamın diğer alanlarında, bir virüsün yol açtığı "canlılık" kahredici bir çelişki içermiyor mu?..
Ve tüm dünya ile birlikte Türkiye'nin yıllardır kangrenleşmiş sorunu olan terörün de Coronanın yarattığı korku nedeniyle kendini geriye çekmesi, hatta tükenişe geçmesi düşündürücü değil mi?..
İşte; Ortadoğu, Afrika ve Türkiye'de artık IŞİD, El Kaide gibi terör örgütlerinin o vahşete varan eylemleri de bir anda kesiliverdi...
Türkiye'de 40 yıla yakın süredir kan akıtan PKK bir yandan Suriye bataklığı, bir yanda Irak'taki çözülme, diğer yandan da devletin operasyonları nedeniyle çöküşe geçerken, Coronanın etkisiyle de dağılmaya yüz tuttu...
Ne kadar tuhaf değil mi; insanları öldüren Corona, daha 3 ay önce insanları katleden terörün unsurlarına da yaşam hakkı tanımıyor!!!
"Şer ve hayır" ikileminde Coronanın etkisini sorgularken, terörün entre olması iyi de; bir yandan da insan, keşke yüzbinlerce kişi ölmeseydi de, nehirlerin, havanın, denizlerin ve şehirlerin o bıktırıcı kirliliğine başka çözümler bulunsaydı demekten kendini alamıyor...
Evet; "yaşam çelişkiler zinciridir, her halka birbirine bağlıdır, en baştaki de, en sondaki de" demişken, salgının yarattığı bu kahredici ikilem de tüm insanlığın yüzüne sert biçimde çarpıverdi...
Bu düşündürücü ikilem ne yazık ki yaşamın çok acı bir gerçeği olarak da hafızalara kazındı... Corona korkusuyla yaşarken, madalyonun iki yüzündeki bu dehşet verici çelişkiyi hiç düşündünüz mü acaba?..