Cömert Batı, örnek Türkiye!
Batı bize, silah yaptım al diyor, alıyoruz.
Sana azınlık ihraç edeceğim, kabul eder misin diyor, hemen soruyoruz, “Elinde ne kadar var?”Şimdilik 35-40 tane diyor, biraz daha çalışırsak 60’a, 70’e çıkartabiliriz! “Ver” diyoruz, “Bu fırsat kaçırılır mı?”
Cömert dostlar vermeye devam ediyor.
Sübvansiyonlu buğdayım buğdayından ucuz, ister misin, şekerim kamıştan yer misin; biraz ASALA epeyce PKK ihraç etsem küser misin, diyor, “Küsmeyiz!” diyoruz.
Kamıştan şekerin neticesi defi hacet değil mi? Neticesi defi hacet olan bir şey için müttefiki üzmeğe değer mi? Vereceğin terör işine yarayacaksa ne güzel, biz müttefik, biz stratejik ortak değil miyiz?
Müttefiklik fedakârlık gerektirmez mi? Madem ortağız, hadi bir fedakârlık yapalım, biz “feda” edelim sen “kâr” et; âlem bir “fedâkârlık” görsün, diyor bir sürü bonus kazanıyoruz...
Bize... Benim gibi giyin diyor onun gibi giyiniyoruz. Benim gibi soyun diyor onun gibi soyunuyoruz. Uy diye kanun veriyor, alıyor uyuyoruz!
Biz aldıkça o veriyor; adam çukur gibi mübarek, biz içinden aldıkça o büyüyor, büyüdükçe veriyor...
Bize kavram veriyor, bize akıl veriyor, kredi veriyor, hatta sınırımızda yeni devletler kurup bize komşu veriyor, yani öylesine cömert ki, eh işte ancak bu kadar olur!
Karşılığında istediği ise o kadar az ki, hani, “hiç” desek abartmış olmayız?!
Savaşmak için Mehmetçik, sağda solda askeri üs, üç kuruşa toprak ve KİT, duvarları badanalı genelev, beş kuruşa Telekom-Tüpraş, banka, tapu falan filan...
Bu ne güzel alış, bu ne güzel veriş, bu ne güzel alışveriş?!
Piyasa bi canlanıyor bi canlanıyor ki sormayın...
Silah sanayi gece gündüz çalışıyor. Servetler el değiştiriyor, tabutlar, haritalar, bayraklar, ihaleler, toplantılar, oteller, açık büfeler, uçaklar, kefenler, gazeteler, televizyonlar, çeteler, lobiler, feryat-figan, düğün bayram, heyecan, adrenalin, ilâçlar, hastalar, emekliler, emeksizler, açlar-toklar, varlar, yoklar, seçimler, geçimler, vicdanlar-cüzdanlar, tapular, tabular, ortalık cıvıl cıvıl..
Ve cömert Batı’nın âleme örnek gösterdiği bir Türkiye..Yalnız bir iki küçük sorun var.
Meselâ kimin eli kimin cebinde o belli değil. Bir de, cepteki el cebe bir şey koymak için mi o cepte, yoksa cepten bir şey almak için mi cebe girmiş, o da net değil.. Ama Türkiye’nin örnek bir ülke olduğu kesin.. Cep ve el arasındaki ilişkiyi çözmek de o kadar zor değil tabii.
Biraz dikkat, küçük de bir gayret yeter..
Bir...
Meclis’ten geçen kanunlara bakacaksın. O kanunlar kimin işine yarıyor? Türkiye’ye para ile silah verip Türkiye’den parasız asker alarak kendisi için savaştıranların mı, yoksa, onlar için hedef olan Mehmetçiğin Anadolu’da bıraktığı anne babasının mı?
İki...
Bütün bu alış-verişler, itiş kakışlar sonunda, para kime doğru gidiyor, servet kimden kime geçiyor, ona bakacaksın.. Gerçi bazı oyunbozanlar çıkıp, “Yahu bunlar ‘cömert’ falan değil düpedüz ‘namert’ uyanın!” diyor ya..
Onlara aldırmayacaksın.. Bereket öyle de oluyor.. Bizim akıl alıcı tapu vericiler hemen devreye girip, “Yahu ister ‘cö’mert olsun ister ‘na’mert olsun, ‘mert’ ya sen ona bak!” diyor, devam ediyorlar:
“-Say bakalım ‘namert’te kaç harf var:
1. n
2. a
3. m
4. e
5. r
6. t
Görüldüğü gibi altı tane değil mi? Ha, bilmiyorsan onu da söyleyeyim, buna akrostiş derler akrostiş, burada devlet yönetiyoruz, bakkal dükkânı değil, tamam mı?
Altı harfli ’namert’in iki harfi “na” ise dört harfi “mert” değil mi? Dört mü çok, iki mi?
Niye bardağın dolu tarafını görmüyorsunuz, o kadar kusur kadı kızında da olur, sizi dinleyip de Türkiye’yi dünyaya mı kapatalım!”
Diye...
Ağızlarının payını veriyorlar da, istikrar bozulmuyor.. İstikrar bozulmuyor, Türkiye örnek ülke olmayı sürdürüyor..
Tabii iyi bir örnek mi kötü bir örnek mi orasını artık siz bilir, bize de söylersiniz..