Çok mahirane bir cevap!..
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal’ın, terörist başının dayattığı şartlar çerçevesinde İmralı’ya gizlice gidip Öcalan canisi ile görüşen AKP’li siyasi olduğunu yazmıştım. Bunu kaleme almadan önce Ünal’a görüşme talebimi not olarak bıraktığımı ve dönerse cevabını yayınlayacağıma söz vermiştim.
AKP Grup Başkanvekili Mahir Ünal yazıma cevabı ancak önceki gün (Cuma) akşam saatlerinde gönderdi. Ünal’ın açıklamasının tüm baskılarımızda okunabilmesi için bugün yer veriyorum. “İddialar gerçek dışıdır” diyen Mahir Ünal’ın kısa açıklaması şöyle:
“Sayın Ahmet Takan,
Bugünkü köşe yazınızda kaleme aldığınız, şahsımla ilgili iddialar gerçek dışıdır. Söz konusu yazınızda dile getirdiğiniz “İmralı ile görüşme iddiaları” doğru değildir. Kamuoyunu afaki söylemler üzerinden, içeriği boş bilgilerle yanıltmak gazetecilik etiğiyle bağdaşmamaktadır. Yazıda iddia ettiğiniz gibi bir görüşme olmamıştır. Tamamen hayal ürünüdür. Bu durumun ilkeli yayıncılık hassasiyeti gereğince tez zamanda düzeltilmesini rica ederim.”
Şimdi Mahir Ünal’a sormak istiyorum;
Hadi, ben hayal kurdum...
Bana istihbaratı veren milletvekili arkadaşınızda mı...
Aldığım bilginin sağlamasını yapan...
Recep Erdoğan’ın çok güvendiği siyasi danışmanı da mı...
Güvenlik kaynaklarının üst düzey yöneticileri de mi hayal kurdular?..
Pekii!..
Habere yer verdiğimiz gün, Diyarbakır’da yapılan çalıştay zırvalamasında, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın , Öcalan gibi düşündüklerini ifade ettikten sonra, “Eve, hayata, siyasete dönüş hepsi var. Yasal düzenlemeler yapılacak” demesi..
Vee!..
İçişleri Bakanı Efkan Ala’nın, “Artık aracılar devre dışı. PKK’yla doğrudan görüşüyoruz” sözlerini nereye koyacağız?..
Bir dee!..
Recep Erdoğan’ın, “Biz PKK ile görüşmedik. Görüştüğümüzü söyleyenler şerefsizdir” dedikten sonra, Oslo süreci patlayınca, “Terör örgütü PKK ile biz görüşmedik. Devlet görüştü...” daha sonra da “PKK ile görüşen arkadaşı ben gönderdim. Sıkıntısı olan bana söylesin” laflarını unuttuk mu?..
Gün gelecek, gerçekler yine ortaya çıkacak. Mızrak çuvala sığmaz.
Artık bu noktadan sonra kararı da okurlarımıza bırakıyorum..
TÜBİTAK’a “Ziya Paşa” hatırlatması..
TÜBİTAK’ın “kayıt montaj” raporuna sanırım benim kadar sizler de çok güldünüz..
“Bakara-makara” cı Egemen Bağış’ın gazeteci Metehan Demir ile arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtları da montajmış!.. Metehan Demir, ses kayıtları patlayınca çıkıp niye kamuoyundan özür diledi o zaman?..
Türkiye’nin en saygın bilim kuruluşu TÜBİTAK da aynı Diyanet İşleri Başkanlığı’ına döndü. Recep Erdoğan’a göre vaaz ediyorlar..
TÜBİTAK’ın komik raporuna MHP Trabzon Milletvekili Koray Aydın, twitter üzerinden “Ziya Paşa” hatırlatmasıyla net bir değerlendirme yaptı. Şöyle:
“TÜBİTAK raporu aslında, milleti (aptal yerine koyan) ve milletin zekasıyla alay eden Erdoğan’ın (montaj) söylemine kılıf uydurmaktır.
(Para sıfırlama) ve (Ayetle alay etme) kayıtlarıyla itibarları yerle bir olanları kurtarayım diyen TÜBİTAK, kendi itibarını sıfırlamıştır. Yasama, yürütme, yargı ve basınıyla devleti parti devletine dönüştüren AKP’nin TÜBİTAK’ı es geçmesi beklenemezdi.
Olayın özeti şudur: Bilim namusunu gözetip kayıtlara montaj demeyenler görevden el çektirilmiş ve TÜBİTAK, ” biatçı “lara emanet edilmiştir.
Bu günleri 150 yıl öncesinden gören Ziya Paşa’ya rahmet olsun: (Ne günlere kaldık ey Gâzi Hünkâr; Katır mühürdâr oldu, eşek defterdâr)
Hayvanat Bahçesi Müdürünü atadığı TÜBİTAK’tan 200 kişiyi süren iktidar, yakında metreyi 90 cm’ye, kilogramı 900 grama indirirse şaşırmayın.
TÜBİTAK için tehlike geçmiş değil; (montaj) raporunu seçimden önce vermediği için (paralel yapı) soruşturmasına dahil edilirse şaşırmayın.
TÜBİTAK’a soralım: 17 ve 25 Aralık soruşturma kayıtlarındaki tapelerin de montaj olduğunu açıklamak için daha kaç ay bekleyeceksiniz?
TÜBİTAK’a son sorum: Urla villaları, Çatalca malikâneleri, kupon arsalar, haraç havuzu, ayakkabı kutuları, para kasaları vs. de montaj mıdır?”
Doğru söze ne denir?..