Çok ciddi endişeler bunlar!

* Niçin, “CHP/AKP koalisyonu” deyip duruyorum: Çünkü CHP’nin “Türk milleti” söylemi Kılıçdaroğlu ile birlikte “Türkiyeli” ye dönüşmüştür. Hiçbir Batı ülkesinde bir devlet ve siyaset adamı ve vatandaş Fransalıyım, İngiltereliyim, Almanyalıyım, Yunanistanlıyım demez. Fransız’ım, Rus’um, Yunan’ım, İngiliz’im der. Vatanlarında yetmiş iki buçuk milletten insan yaşıyor olmasına rağmen.

* Niçin AKP/CHP ortak hükümet kurarsa bu yolun sonu eyalet sisteminde biter diyorum: Çünkü Amerikalılar da Belçikalılar da, İsviçreliler de tıpkı Erdoğan ve Kılıçdaroğlu gibi, “Amerikalıyız”, “Belçikalıyız”, “İsviçreliyiz” demekteler. ABD, Belçika ve İsviçre federatif ve konfederatif yapıya sahip ülkeler. Ortada Türkiye’nin ABD’leşmesi, İsviçreleşmesi, Belçikalaşmasına doğru taşların döşendiğine dair ciddi endişeler var.

* Niçin, federasyon demek Türkiye’nin bir bölümünün Kürdistanlaşması demek diyorum: Çünkü bu işin başını çeken PKK, PKK’nın sokaklardaki eli kolu KCK ve Meclis’teki uzantısı BDP, bölgeye “Kürdistan” diyor. Türkiye’yi “işgalci” görüyor. Türk uçakları Kürdistan’ı bombalıyor diyen de bunlar, “Katil TC, Kürdistan’dan defol” pankartı açanlar da bunlar. Yani hedefleri “Kürdistan”.

* Niçin, Hasip Kaplan ve diğerlerinin, “Kürdistan değil demokratik özerklik istiyoruz” sözlerine inanmıyorum: Bu talepler, “Ben horoz değil, civciv olmak istiyorum” türü bir göz boyamadır. Böyle diyen insan bölgeye “Kürdistan” demez. Yumurta kırılsın, civciv nasıl olsa tavuk olur, horoz olur hesabıdır bu.

* Niçin, anket ve kamuoyu araştırmaları beni rahatlatmıyor: Çünkü bu tür çalışmalar “hesaplı-kitaplı” organize işler. Ben de biliyorum Türkiye’deki Kürt nüfusun, genel nüfusun yüzde 18’i civarında olduğunu, bunun da yarısının Fırat’ın batısında yaşadığını, bölgeye “Kürdistan” Türkiye’ye “İşgalci” diyen BDP’nin bu nüfusun ancak yüzde 30’undan oy alabildiğini ve ben de biliyorum “Federasyon” isteyenlerin yüzde 10, bağımsızlık talebinde bulunanların yüzde 5 civarında kaldığını. Ama bütün bunlar, “Korkma ey millet, kimsenin ayrılacağı falan yok” afyonudur. Birinci Cihan Harbi’nden sonra Türkiye topraklarından onlarca devlet çıkartıldı, rejimlerini ve sınırlarını da kamuoyları değil, galipler belirledi.

* Niçin endişeliyim. Türkiye bir savaşta yenildi de anlaşma için masaya mı çağırıldı? Kabul edelim ki Türkiye zihnen yenilmek ve zihnen parçalanmak üzeredir. Vatanı ortadan bölünür, bin yıllık kardeşlik düşmanlığa dönüştürülürken, halkımız olup bitenleri televizyondan film seyreder gibi seyretmekte, kendi memleketinin meselelerine bir Amerikalı bir Fransız gözü ile akıl yürütüp söz söylemektedir. Daha da beteri gidişat böylesine vahimken Ankara, Fatih’in kuşattığı Bizans’a dönüşmüştür. Asker de, yargı da, polis de, bürokrasi de kendi derdindedir. Kişiler ve kurumlardaki çürümüşlük yer yer kokusu dışa vuracak kadar had safhaya ulaşmıştır. Vatan sahipsiz, devlet kimliksiz, millet başsızdır.

* Niçinler niçin: Çünkü “Açılım ve kültürel haklar” demek ve bütün bunları gerçekleştirmek içeride ve dışarıdaki on binlerce teröristi, tek derdi sınıf geçmek isteyen gençler haline getirmeyecektir ve zaten kravatlı teröristlerle arkalarındaki dış güçler de onlardan böyle bir şey isteyecek değildir. Yine çünkü “Sıkıyönetim ilan edilsin” ve “Açılım durdurulsun” talepleri yerine getirilse bile, bu bir çözüm olmayacak yalnızca gidişatı geciktirici bir rol oynayacaktır. Velhasıl ortalıkta başı, ortası, sonu söylenmiş bir çözüm önerisi ne iktidardan, ne muhalefetten, ne sivilden gelmiş değildir. Lopez’in kalçası, Tarkan’ın kaseti, Kılıçdaroğlu’nun gömleği, vuvuzela sesi ve et fiyatları günlük derdimiz, referandum ise tek milli meselemizdir?!

NOT: Dünkü yazıda BDP yerine dalgınlıkla BTP ve DTP yazılmıştır. Muhatap ve okurdan özür dilerim.

Yazarın Diğer Yazıları