Çizeriazamın minnetnamesi
AKP İstanbul Milletvekili Nursuna Memecan AB Başmüzakerecisi olma hayalleri kuruyordu.
Özgeçmişine, karikatürist kocasının, Sabah’a kapak olan karalama sayfasını eklerse, işi olur!
“Majestelerinin karikatüristi” olarak nam salan, yandaş tavrı yüzünden çizgi dünyasının şimşeklerini üzerine çeken Salih Memecan öyle bir 2008 çizmiş ki, Sabah’ta tutacak kuru bir köşe bulamadık. Sanki her yana vıcık vıcık yağ bulaşmış. İnsan dokununca, sabun mabun hak getire, şöyle sert bir yağ sökücüden azı elini arındırmaya yetmeyecekmiş gibi geliyor. Memecan yıl boyu iktidara vuran kişi ve kurumları, ‘2008’in haline gülünesi figürleri’ olarak çizmiş.
İktidara toz kondurmuyor
‘Memecanlar’ın yaşamında olduğu gibi’ karikatürde de Gül ailesinin yeri ayrı. Onlar başköşede. Alt katta yaşanan kaosa teğet geçerek, şeref locasından sahnedeki ’Ergenekon Korku Show’u izliyorlar. Kadir Topbaş metrobüsünü balo salonuna kadar sokmuş. Bir grup özürlü aydın, “Bütün hesabı ödemeye kalkışıyor”. Erdoğan garsona, çiğ çiğ yemek üzere ’omlet mi, Olmert mi’ muallakta kalan bir yemek siparişi veriyor. Mahalle baskısı dolayısıyla noel ağacı yerine soyağacı dikmek zorunda kalmışlar. Gel de Amerika’yı özleme?
Yine hedef muhalefet
AKP Milletvekili Nursuna Memecan’ın kocası, Önder Sav’dan Canan Arıtman’a, Kemal Kılıçdaroğlu’ndan, yargı mensuplarına, medyadan TSK’ya kadar iktidarın dinlediği, payladığı, lince kalkıştığı, hedef aldığı kim varsa, bir güzel ‘çizmiş’!
‘Memecanlar’ın Cıty’nin görüş alanına girmeyen eksikleri de ben hatırlatayım: Viski servsinin yapıldığı Amerikan Bar’ın önüne kırmızı burunlu, parmağını sallaya sallaya konuşan Emre Aköz... Yargı masasının üstünde hakim ve savcılar usulsüz biçimde dinlendiği için göbek atan bir yargı mensubu... Muhalefete kağıttan uçak fırlatan değil de, iktidar masasının dibine kıvrılıp, masaya ağzının suyunu akıtan, önüne atılacak kemiği bekleyen ’kamunun bekçi köpeği’ olmaya gönüllü yandaş medya... Sahneye İmam Hatipli-Gazeteci-MİT ajanı-Haham rolüyle oscara aday olan genç yetenek... TRT karşısında çay yudumlayan değil, ringe çıkmaya hazırlanan boksör DTP’liler... Barzani’nin petro-barının önüne bir Mir.. İlla İBB faaliyeti vurgulanacaksa, önünde henüz can vermiş bir dede ile Halk Ekmek Büfesi... Tavandan sarkan ampulün yerine Deniz Feneri...
Yine de ellerine sağlık Salih Memecan!
Kocan kurban olsun sana
ABD’deki evinizde Gül ailesini ağırladığınız zamanların... Karının ivedilikle milletvekili yapılışının... Başbakan’ın Yeni Hayat Apartmanındaki evinizi onurlandırışının hakkını ’bir kalemde’ vermişsin. Bu eser tarihe geçecek bir minnetname!
Nursuna Memecan, ABD’deki banliyö evini iktidarlı çocuklar için ücretsiz pansiyona çevirerek velilerinin dostluğunu kazanmış, nihayetinde vekillikle ödüllendirilmişti. AKP içinde Gül kanadında yer alan Nursuna Hanım, yandaş medyanın “yazıklar olsun” aldığı günlerde, Erdoğan’ı evinde Eser Karakaş, Mehmet Altan, Emre Aköz gibi liberal kalemler, Nur Vergin, Deniz Ülke Arıboğan gibi akademisyenler ve elbette Soros’un Türkiye şubesi Can Paker ile biraraya getirerek ‘siyasetin daniskası’ nasıl yapılır göstermişti. Alkol, Başbakan’ın dizinin dibini kapma savaşı gibi rezaletlerle gündeme gelen ev yemeği işe yaradı mı emin değilim. Ama Salih Memecan’ın ‘kocan kurban olsun sana’ mahiyetindeki karikatürü yayınlandıktan sonra Nursuna Hanım’ın yüzünde yine ’güller’ açacaktır.
++++++
2009 model Primat
Primat İsmet de yeni yıl ile birlikte yenilenmeye karar verenlerden. Birinci ağızdan aldığımız bilgilere göre, 2009 model Primat’ın eskisinden ilk farkı kasasında olacak. ’Daha az yemek, tatlı ve hamur işinden uzak durmak’ suretiyle balina kasa görünümü yerine, spor bir şekle bürünecek.
Primat’ın iç dizaynında da bir dizi değişiklik yapılacak. Akustik ve ses düzeni elden geçirilecek. Yılbaşı gecesi deneme sürüşü de yapılan 2009 model Primat’ın motoru da güçlendirildi. Ancak köşesi üzerinde yapılan sütun santim hesapları, yeniden yapılandırılan motordan istenen verimin alınamadığını gösterdi.
’Duygulu’ olmaya programlanan Primat 2009’un emperyalist işgal altındaki dünya’da sık sık su kaynatabileceği düşünülürse, İsmet’in yeni modeline de pek rağbet olmayacak gibi...
++++++
2008, Fehmi Amca’nın da en kötü, en korkulu yılıymış
Az daha kapatıyorlardı kapı gibi AKP’yi
Sınırlarımızı korurken öldük, ekmek kuyruğunda öldük, tahliye beklerken öldük. Bunca cenaze kaldırdık, çift kimlikli yazar hâlâ ‘ya iktidar elden gitseydi’ yası tutuyor
Duydum ki Fehmi Amca 2008’in ne kadar kötü bir yıl olduğunu anlatmış. ’İlk defa aynı şeyi düşünüyoruz’ diye nasıl heyecanlandım anlatamam. Köşesinin bulunduğu sayfayı, bana sunulmuş özel bir hediye paketini açar gibi biraz ürekerek, biraz ellerim titreyerek, biraz dizlerimin bağı çözülerek açtım.
Okudum okudum... Matruşka gibi aç aç aynı şey. En sonunda hissettiğim, elimde içi boş bir susak kalmışçasına hayal kırıklığı...
2008 çok kötüymüş çünkü AKP’yi Kapatma Davasıyla başlamış... Kötüymüş, fenaymış, betermiş... Çünkü ’bir-iki gazetenin çarpıttığı haberler ve o haberlere eşlik eden yorumlardan etkilenen bir devlet görevlisi halkın yarısının oyunu almış bir siyasi partiyi devre dışı bırakmak için hareketlenmiş’.
Bazı insanların hafızalarına imrenirdim. 10 yıl, 5 ay, 8 gün önce şöyleyken şöyleydi diye yazarlar ya... Bunca bilgiyi nasıl depoluyorlar, beyinlerine yedek hard diskler mi var diye düşnür dururum... Fehmi Amca’yı okuyunca sırrına erdim. Demek böyle oluyormuş, koskoca yıldan sadece ilelebet kullanacağın bir hareketi kaydediyormuşsun, dünyayı yerinden oynatsa bile, işine gelmiyorsa hayatın bütün gerçeklerini yok sayıyormuşsun. E tabi böyle olunca yüz yaşına da gelsen, her dem taze bilgiye yer kalıyormuş hafızanda...
Evet 2008 kötü bir yıldı; hayatımıza giren telekulaklar, şahit olduğumuz hukuk faciaları, verdiğimiz şehitler, inancımızın sömürülmesi, din tacirleri tarafından dolandırılmamız...
Her günü, her saati ile kötü bir yılı geride bıraktık...
Değil mi Fehmi Amca?
++++++
Keşke boykot edebilseniz
Şifahi toplumlar bir facia olunca büyük telâş ve heyecan içinde feryat ederler, kızarlar köpürürler... Ateşli yazılar, ateşli feryatlar...Asalım keselim... Boykot edelim...
İsrail zulmü altında inleyen kardeşlerimize yardım etmek istiyorsak gürültüyü patırtıyı bırakalım ve işe yarar hizmetler yapmak için düşünelim ve aksiyona geçelim.
Bazıları İsrail mallarını boykot etmekten bahs ediyor. Şu anda bizim tarımımız İsrail tohumları ve hormonları ile üretim yapmaktadır.
Bundan yıllarca önce Ermeni meselesi dolayısıyla Fransa’ya kızmış ve Fransız mallarını boykot kararı almıştık. Bu boykot kaç gün sürmüştü?..
* Mehmet Şevket Eygi / Milli Gazete
++++++
Siyasetçi olmayanın ağzını mı bantlayacaksınız?
Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin STV Haber’de katıldığı ‘Siyaset Sahnesi’ programında “Savcı veya hakimin siyasi amaçlı demeçleri karşısında benim davam geldiğinde objektif olamayacağı düşüncesine girerim. O nedenle hakim ve savcılarımızın bu tür açıklamalar yapmaması gerekir. Bunu yapacak siyasi partiler var, anamuhalefet var. Ben çağrıda bulunuyorum. Siyasete meraklıysanız siyasete atılın. Düşüncelerinizi orada gerçekleştirin. Ama milletin gözbebeği gibi koruması gereken yargıya siyaset gölgesi düşürmeyin.” demiş.
Bu ülkede bundan sonra gerçekleri söyleyebilmek için de partinize başvurup önseçime girmek mi gerekecek? Siyaseti meslek haline dönüştürmeyene konuşma yasağı mı getireceksiniz?
YARSAV Başkanı “Hakimler ve savcıları dinleyin, istediğiniz gibi görevden alın, sürün...” deseydi, kendisini siyasete mi davet ederdiniz, bulunduğu mevziiyi korumasını mı salık verirdiniz?
Sahi, AKP Genel Sekreteri gibi konuştuğu söylenen Haşim Kılıç’ı partinizde siyaset yapmaya davet etmeyi düşündünüz mü? Yoksa, Yüksek Yargı’nın başı da olsalar ‘iktisatçılar’ yargı camiasında sayılmadığı için, yasak kapsamına alınmayacak mı?
++++++
MİNİ YORUM
Düm-tek AB marşı bile olur
TRT son yılların en büyük izlenme oranını dün gece saatlerin 00.00’ı gösterirken yakaladı. Devletin kanalı, İsrail’in Gazze’de sürdürdüğü katliamda yükselen çığılıklardan daha yüksek desibelle, Hadise’nin Erovizyon şarkısını verdi yayına. Müslümanların tepesine yağan bombalar ‘gümmm’ledikçe, bizim Müslüman iktidar tamamladı: ‘Tekkkk’. Dümtek, dümtek, tek, tek, tek...
Böylesi işlevsel bir şarkı, TRT’yi izlettirmekle kalmaz, Erovizyon galibiyetini de getirir. Hatta yeni AB marşı olur bu şarkı. AB ‘dannn’ diye bindikçe tepemize, TRT açar sesi ‘tekkk’.