Çin'deki katliamlar da Ergenekon işi mi yoksa?
Tuhaf bir ülkede yaşıyoruz.
Türkistan sokakları Uygur Türklerinin cesetleri ile dolup taşarken Star’ın Başyazarı Mehmet Altan yazısına, “Uygur Kürtleri” diye başlık atıyor, biz Türkleri “devlet ve birey olarak kendi Kürt kökenli vatandaşlarımıza benzer baskılar yapabiliyor” olmakla suçluyor.
Taraf’taki ağabeyi de benzer bir yaklaşım içersinde.
Peki, doğru mu söylüyorlar?
Tabii ki, hayır!
Bir kere Uygur Türkü Müslüman. Türkiye’deki Türkler ve Kürtler gibi aralarında bir hısım-akrabalık ilişkisi oluşmamış, gelişmemiş. Kızıl Çin’de bir Türk terörden bunalsa soluğu ya Türkiye’de alır, ya ABD’de. Yani terör mağduru bir tek Türk, Çinli nüfusun ağırlıklı olduğu bölgeye sığınmaz. İki halk arasında kin ve nefretten başka bir şey yoktur.
Peki Türkiye’de böyle midir?
Hakkari’de, Diyarbakır’da başı terörden bunalan Kürdün sığındığı yer Türk nüfusun ağırlıklı olduğu bölgeler değil midir? Türkler gelenlere niye geldin mi der, hoş geldin mi der? Türk anası 25 yıldır PKK terörüne kurban verdiği evlatlar için ağıt yakar da Kürde yine düşmanlık beslemez. Ben bırakınız sıradan bir Türk’ten, hiçbir şehit anasından Kürde beddua işitmedim, lanet yalnızca teröristedir, onu destekleyenleredir. Kürt halkı da PKK’nın onca baskısına rağmen ve binlerce Kürt çocuğu PKK tuzağına düşüp Mehmetçik kurşunuyla teröre kurban gitmesine rağmen Türk insanına beddua eder mi, var mı böyle bir şey? Yok! Peki yoksa, nasıl oluyor da bütün bunların ve daha beterlerinin yaşandığı Doğu Türkistan’da olup bitenlerle Türkiye’de yaşanan mâlûm hadise arasında bir benzerlik, bir paralellik kurulabiliyor? Bilemiyoruz, bunu yapabilmek için “Altan kardeşler” olmak lâzım.
Bırakınız bu topraklardaki Türk-Kürt kardeşliğini, Irak’ta başı sıkışan Kürde de kucak açan Türk insanı değil midir? Halepçe katliamında 500 bin Kürdün hayatını bu toprağın insanı kucaklamadı mı?
Bunların hiçbiri mümkün değil amma Altan kardeşler yine de, “Çin Türk’e yapınca kızıyorsunuz da siz Türkiye’de niye Kürde aynısını yapıyorsunuz?” diyebiliyor..
İ-n-s-a-a-f!
Türkiye’den birilerinin, “Çin’in Uygurlara yaptığını Türkler de Kürtlere yapıyor” demesi, Çin’e, “Türkiye’den gelen tepkileri o kadar da ciddiye alma, seni eleştirenler kendi ülkelerinde senin yaptığının aynısını yapıyor” aklı verme anlamına gelmez mi?
Bu günler ne günlerdir Ey Rabbim!
Devir Türk’e vurma devri.
Bu pirim yapıyor.
Bayrağına kızıyorlar.
Vatanına kızıyorlar.
Dinine kızıyorlar.
Devletine, ordusuna, kurucusuna kızıyorlar. “Şehitlik ve gazilik kavramları kaldırılsın” diyorlar, yani Türkün şehidine kızıyorlar, gazisine kızıyorlar.
Türk, günah keçisi.
Meğer biz ne kötü, ne zalim bir milletmişiz ve bizim vatanımız, devletimiz, ordumuz, bayrağımız, kurucumuz ne kadar sabıkalı imiş de, bizim haberimiz yokmuş.
Peygamberin övdüğü millet ve ordu bu millet ve bu ordu değil sanki, şeriatçı geçinenimiz de bunlarla aynı telden nağmeler döktürüyor.
Bunların gözünde “Sicili temiz” sadece Batı var. ABD mâsum, İngiliz mâsum, İtalya, Fransa, Almanya mâsum. Bunların hiçbiri sömürgeci, talancı değil, katliamlar da Türk’ün işi, sömürmek de Türk’ün işi.
Ve yalnız Altan kardeşler değil böyle düşünen. Marka oldukları için örneğimiz onlar oldu.
“Bizimkiler” Türk ve Türk’e ait olan her şey için küçültücü bir sıfat kullanırken elin oğlu, Osmanlı Devleti’nin parçalanmasına yüreği dayanmayan İngiliz devlet adamı Willam Pitt bakınız ne diyor:
“- Türklerin en sevdikleri şey haktır, gerçektir. Ama onlar haksızlık yapmadıkları halde haksızlığa uğramışlardır.”
Pitt bu günleri görmedi.
Görseydi, “Oha!” der, başka bir şey demezdi!