Çıkış yolu demokrasiden geçer
2021 büyüme oranı, dünya ortalamasının üstünde yüzde 11 oldu. Ama devam etmeyecek. Dahası kur artışı büyümeden daha yüksek olduğu için Türkiye 2021 yılında, 802,7 milyar dolar GSYH''sı ile dünya büyüklük sıralamasında ilk 20''den çıktı ve 21. sıraya geriledi.
Yİ-ÜFE yüzde 105 oldu. Hiper enflasyona gidiş hızlandı.
Piyasada işlemler, pazarlıklar dolar ve Euro olarak yapılıyor.
Raiting kuruluşları Türkiye''nin notunu; ''''yatırım yapılmaz, spekülatif '''' düzeyde tutuyor.
Şubat ayında, aylık dış ticaret açığı 8,1 milyar dolar oldu. Türkiye 2003-2021 arasında 831,4 milyar dolar dış ticaret açığı ve 626,1 milyar dolar cari açık verdi.
2018-2019 ve 2020''de yeni yatırım yapılmadı. 2021 ilk iki çeyreğinde yapıldı. Üçüncü ve dördüncü çeyrekte sabit sermaye yatırımlarında büyüme yeniden eksiye döndü. Orta gelir tuzağına düştük. Fiili işsizlik oranı yüzde 23''e yükseldi.
2018 yılından başlayarak üç döviz şoku yaşandı. Bu şoklar TL krizine dönüştü. Dünya da Türkiye''de bir TL krizi olduğunu söylüyor. Bu krizin buhrana dönüşme riski ve Türkiye''nin dış borçlarında temerrüde düşme riski arttı.
Cumhuriyetin -2023- 100. yılına az kaldı. AKP öncesi 80. yılında Türkiye''nin demokrasi, hukuk, siyasi ve ekonomik alanda yönü belliydi. Hedef; Batı standartlarında daha demokratik, hukukun üstünlüğü ve kuvvetler dengesinin olduğu, gelişmiş bir ülke hedefi olan bir Türkiye idi. AKP iktidarının ilk on yılı da bu yönde umut verdi. Ancak sonrasında aynı AKP iktidarının gizli bir gündemi olduğundan mı, yoksa iktidarı bırakmak istemediği için mi, önce devleti paylaşma kavgası, paralel devlet yapısı, arkasından OHAL ve başkanlık sistemi ve otokrasiye geçiş yaşandı.
Türkiye 2017 yılında insan hakları ve demokratik özgürlükler olarak özgür olmayan ülke statüsüne geriledi. Freedom House (Dünya Özgürlükler Evi) 2022 raporuna göre Türkiye insan hakları ve demokratik özgürlükler açısından son on yılda dünyada en fazla puan kaybeden üçüncü ülke olarak ilan edildi.
Bunları yabancı ülkeler okuyor. AKP iktidarı görmezden geliyor.
O kadar ki; ABD Başkanı Biden seçildiğinde, dünya genelindeki demokratik ülke liderlerini ilk görev yılında buluşturma sözü vermişti. Bu toplantı 9-10 Aralık 2021 yılında yapıldı. Zirvede üç başlık tartışıldı.
* Otoriterliğe karşı demokrasiyi savunmak,
* Yolsuzlukları tespit edip onlarla mücadele etmek,
* İnsan haklarını savunmak.
Bu toplantıya NATO üyesi olmasına rağmen Türkiye ve Macaristan davet edilmedi.
Türkiye hukukun üstünlüğünde de dün yada en fazla geri düşen ülkeler arasına girdi. Devlet kurumsal yapıyı kaybetti ve parti devleti oldu. Eğitime siyasi İslam ideolojisi hâkim oldu.
Bundan sonra bu iktidarın siyasette, demokraside, hukukta ve ekonomide istikrar sağlama şansı hiç yoktur. Çünkü dönüşü olmayan bir popülizm tuzağına düştü.
Halkın yüzde 70''i işin farkında ve bu nedenle tedirgin ve panik içindedir. AKP iktidarı ise medyası ve yandaşları ile birlikte sorun yok diyor.
Toplum umut etmek istiyor. 6 partinin demokrasi masası halka umut oldu. Ama eğer erken seçim yapılmazsa, ekonomide bunalım artacak ve demokrasiyi kurtarmak da zora girecektir.
Ekonomide ne yaparsak yapalım, bugünkü durumda kurumsal altyapı bozulduğu için çıkış yolu yoktur. Kurumsal altyapıyı, demokrasi, hukuk, eğitim, devlet ve din oluşturur. Bir benzetme yaparsak, eğer altındaki ocak yanmazsa, su ısınmaz. Kurumsal altyapıyı kurmadan kalkınma politikaları etkili olmaz.
Hiçbir devlet batmaz ve fakat halk sürünür. Çıkış yolu zordur ve zahmetlidir, ancak iktidar değişirse her zaman mümkündür.