CHP’nin yeni bir kurultay yapması şarttır
CHP’nin 22-23 Mayıs’taki 33. Kurultayı yeni tüzük dikkate alınmadan yapıldı. Bu nedenle kurultay ve sonuçlarının yasal olmadığı, bu durumun CHP için sorun yaratacağı tartışılıyor. Netlik kazanması için sorunun kronolojik gelişmesi ve sonuçları itibariyle değerlendirmek gerekir.
1) 21 Aralık 2008’de yapılan tüzük kurultayı ile CHP parti tüzüğü değiştirildi. Yeni tüzükle, Parti Meclisinin seçtiği 20 kişilik Merkez Yönetim Kurulu kaldırıldı. Yeni Yönetim, Genel Başkanın seçeceği ve her birinin ne yapacağı belirlenmiş 13 kişi ile yalnızca yazışmaları yapacak olan Genel Sekreter’den oluşacaktı.
Yeni tüzüğün yürürlük ve yürütme başlıklı 87. maddesinin, (f) fıkrası “Bu tüzük Parti Meclisinin belirleyeceği tarihte yürürlüğe girer” şeklindeydi.
2) Parti Meclisi, 1 Nisan 2010 tarihli toplantısında, yeni tüzüğün 22 Mayıs 2010’da yapılacak olan kurultay tarihinde yürürlüğe girmesine karar verdi.
3) Gündemde olmadığı halde kurultayda yeni tüzüğün parti meclisini yetkili kılan 87. maddesinin yürürlükten kaldırılması için bir önerge verildi. “Önerge hakkında, lehinde ve aleyhinde söz isteyen var mı?” diye sorulmadan, oylandı. Kabul edildi.
Oysa ki yeni tüzüğün 87. maddesine dayanarak Parti Meclisi yeni tüzüğün 22 Mayıs’ta yürürlüğe girmesi için 1 Nisan’da karar vermişti.
Yargıtay Başsavcısı Abdurrahman Yalçınkaya, kurultayda 87. maddenin kaldırılması için alınan kararın, 2820 sayılı Siyasal Partiler Kanunu’nun 14. Maddesindeki 10. fıkrada yazılı olan, “Parti tüzük ve programında değişiklik yapılmasına ilişkin olan veya parti politikasını ilgilendiren konularda karar alınmasına dair teklifleri karara bağlamak için bunların Genel Başkan, Merkez Karar ve Yönetim Kurulu veya büyük kongre üyelerinin en az yirmide biri tarafından ileri sürülmüş olması gerekir” hükmüne ve yine, CHP tüzüğünün “... Kurultay gününün duyurulmasından başlayarak 15 gün içinde Genel Başkanlığa ulaşmak koşulu ile kurultay üyelerinin tam sayısının en az beşte birinin imzasını taşıyan konular da geçici gündeme alınır” hükümlerini içeren, parti tüzüğünün 54, 55/9 ve 84/2 maddelerine aykırı olduğunu bildirdi.
Başsavcı, 22 Mayıs 2010’da yürürlüğe giren CHP tüzüğü uyarınca gerekli kararların ivedilikle alınarak işlemler yapılması ve bu konulara ilişkin olarak 15 gün içinde başsavcılığa bilgi verilmesini istedi.
4) Ayrıca başsavcı “Yapılan bu tüzük değişikliğine ilişkin hükümlerin kurultayda seçilecek organların seçimine doğrudan bir etkisinin bulunmadığı anlaşılmıştır’’şeklindeki görüşünü de bildirdi.
5) Yargıtay Başsavcısının bildirdiği bir uyarıdır. Bir hukuki karar değildir. Ancak eğer CHP yanlışını düzeltmez ise başsavcı yetkisini kullanacak ve Anayasa Mahkemesi’ne gidecektir.
6) Genel Başkan Kılıçdaroğlu, yeni kurultaya gerek olmadığını söyledi. Ne var ki, MYK’nın istifası ve Genel Başkanın yardımcılarının seçmesi kurultayın yanlışını düzeltmiyor ve ortaya çıkan hukuki sorunu da çözmüyor.
Bir defa, MYK’nın istifa etmesi söz konusu değil. Çünkü MYK’nın zaten hukuki altyapısı yoktur. Olmayan bir MYK nın istifa gibi bir tasarrufu da olamaz.
Asıl sorun olmayan bir MYK’nın beş aydan beridir yaptığı tasarruflardır.
Bu tasarruflar da hukuksuzdur. Örneğin yapılan harcamalar olmayan bir MYK tarafından yapılmıştır. Bu tasarruflardan dolayı mağdur olan birisi Anayasa Mahkemesi’ne giderse,
* Devlet desteği kesilebilir.
* Seçime girmeme riski doğar.
* Bu harcamalar partiden geri alınır. Harcamayı yapan genel MYK üyelerine rücu edilir.
Tüzük değişikliğinin uygulanmama kararını, yanlış olarak kurultay verdi. Kurultayın verdiği karar mahkeme kararı veya yeni bir kurultay kararı olmaksızın ortadan kalkmaz. Yeni bir kurultay toplanarak, yanlış kararı düzeltmesi ve MYK tasarruflarını ibra etmesi gerekir.