CHP'li Tarhan; 'Otoyol ihalesinden pis kokular geliyor'..

“Muhteşem”in “bürokratik oligarşi” sızlanmasını temcit pilavı gibi tekrar ısıtması ve hala devam eden kuvvetler ayrılığı tartışmasına dikkat çekmeye devam edelim.
Tekrarlıyorum. Bunlar ne zaman mağdur ve mazluma yatsalar mutlaka işin arkasında bir çapanoğlu ve de hinlik vardır.
Yok, derin devlet hâlâ varmış.. Yok, hâlâ dinleniyorlarmış.. Yok, odalarında böcekler bulunuyormuş... En son da çıktı AKP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, “Biri dedi ki bize; ’Başbakan yurtdışına kaçsa çok iyi olur’. Bunu dedi bize, düşünebiliyor musunuz” dedi.
Korku imparatorluğu ile ülkeyi yönetenlerin dediklerine bir bakın hele!.. İstediklerini, istedikleri zaman içeriye tıkan, her türlü kirliliğin alt ve üst yapılarını kuranların hallerine bir bakın hele!..
Vah, vah!.. Gerçekten de çok yazık nasıl da mağdur durumdalar!..
Anayasa Mahkemesi’nin, kanunsuz toplanan delillerden dolayı suratlarına attığı şamarın acısından mı ağlıyorlar acaba?..
Sanmıyorum. “Nasırlaşma” , “yağmur yağıyor” hikayelerini bilirsiniz!..
YENİÇAĞ’ın dün manşetten duyurduğu Mehmet Ali Şahin açıklamalarını çok iyi okumak lazım. Mehmet Ali Şahin, “Başbakan Türkiye’den kaçsın” tehdidi ile mağdura yatarken aba altından sopa gösteriyor ve çok önemli bir tehdit savuruyor;
“12 Eylül’de yapılan Anayasa referandumunda bir madde ekledik. Bu müdahaleleri engellemek için yaptık bunu. Buna göre, artık yargı organları yerindelik denetimi yapamaz. Gerek Anayasa Mahkemesi’nin, gerekse Danıştay’ın bu konularda çok daha dikkatli olması gerektiğini düşünüyorum.”
Bu sözlerin sahibi Mehmet Ali Şahin’i de iyi tanımak lazım. “Muhteşem” ve AKP’nin en sıkı avukatıdır. AKP’nin en derin operasyonlarının hukuki(!) ayarlamalarının en ince noktalarını kurgulayan isimdir. Şahin’in Adalet Bakanlığı dönemini ve onun döneminde yapılan operasyonları da unutmamak lazım.
Nedir, bu yeni mağdur edebiyatı ve yargıya yapılan tehdidin hedefi?.. Anlayabilmek için CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan ile kısa fakat çarpıcı bir söyleşi yaptık. Tarhan, zamanlamaya dikkat çekti. Otoyol ve köprülerin özelleştirme ihalesi ve ardından gelen AKP söylemlerinin zamanlamasına;
“Aslında bu filmi biz daha önce gördük. Yargının ciğerlerine kadar kan ağlattığından bahsetmişti, ondan sonraki operasyonla da yargıyı kendine bağladı ancak belli ki özellikle özelleştirmeler konusunda bir endişeleri var. Yani bir yapılan usulsüzlüklerle ilgili, sanıyorum bu akçalı boyutu ile ilgili. Ciddi bir endişeleri var. İktidarın yumuşak karnı bu. Yargı, özelleştirmeleri iptal etmez. Yargı, usulsüzlükleri iptal eder. Ama yapmak istedikleri şu, öyle anlaşılıyor. Baştan böyle gürültü yaratarak yargıya gene bir gözdağı vermeye çalışıyorlar. Muhtemelen köprü ve otoyol ihaleleri ile ilgili bizim bilmediğimiz bir şeyler var. Oradan pis kokular geliyor ki onlar da biliyor ve bununla ilgili önceden bir manipülasyona girildi. Kuvvetler ayrılığı ile başlandı. Bakın hemen bu yoğun özelleştirmelerin, ihalelerin ardından başladı bütün bunlar. Muhtemelen ’kuvvetler ayrılığı bize engel oluyor’derken de Mehmet Ali Şahin’in destek açıklamaları, televizyonlarda grup grup çıkıp bundan bahsetmeleri de halkı bu konuda biraz hazırlamak için yapılıyor. Köprü ve otoyol ihalesindeki gerçeklerin ortaya çıkmasından korktukları ve gözdağı vermek için yapılmış mesajlar bence.”
--Anayasa Mahkemesi boyutu?..
“Anayasa Mahkemesi’nin son aldığı karar, Yargıtay içtihatlarına uygun olarak aldığı son karar, usulsüz dinlemelerin mahkûmiyete kanıt teşkil etmeyeceği hükümlülüğe esas alınamayacağı yolundaki karar rahatsız etmiş olabilir. İşin içine Danıştay dışında genel olarak yargı dışında kendi anayasa mahkemelerindeki 17 üyesinden 14’ü yürütme organı tarafından atanmış bir mahkemeden söz ediyoruz. Bunu da beğenmiyorlar artık. Muhtemelen verilen son kararla ilgili olarak bir rahatsızlıkları var oraya da gözdağı veriyorlar. Bundan sonra bazı davaların kesinleşmesi halinde oraya gideceğini öngörerek tabii. Unutmadan şunu da söyleyeyim. Köprü ve otoyol ihaleleri ile ilgili muhakkak birileri Danıştay’a gidecektir. Verilen mesajın ben idari yargıda ya da Danıştay cephesinde bazı dairelerin manipüle edilmesi, Başbakan tarafından, özel bir gözdağı olduğunu da düşünüyorum. Çünkü; kime nasıl verildi, hangi bağlantılar var. Malezyalı bir gruptan söz ediliyor; kimdir bu grup? Hiçbir şey şeffaf değil. Aslında bence araştırmacı gazetecilerin o konuya yönelmesi lazım. Bu ihale yüzündendir ki kuvvetler ayrılığı mesajı verildi bu ülkeye. Demek ki ne kadar önemli bir ihale.”
-- “Birileri Başbakan yurt dışına kaçsın demişlerdi bize” mesajı..
“Böcekti, dinlemeydi Başbakan’ın huzursuz edildiği imaları aslında o da toplum manipülasyonu için. Bakın ’biz kefen giydik’ hikâyeleri var ya, biz o kadar cesuruz ki bazı derin güçler bizi yok etmeye çalışıyor bir yandan da insanların bilinçaltına onu vermeye çalışıyorlar. Mazlumu oynuyor, mağduru oynuyor diye böyle alttan alta kefen edebiyatı yapıyor. O anlama gelir bu. Bizi dinliyorlar, bizi yurtdışına kaçırmaya çalışıyorlar, derin devlet gene iş başında. Hangi derin devlet. 10 yıldır kendi derin devletlerini kurmuş insanlar, hangi derin devletten şikâyet ederler. Bugüne kadar izlenmelerin, dinlenmelerin, röntgenlerin hangisini açığa çıkarmışlar. Bu ülkede ana muhalefet partisi başkanı bir komplo ile ayrılmak zorunda kalmış görevinden, bunu iktidar partisi daha ortaya çıkartamamış. Bu bir utanç. Ben samimi bulmuyorum. Bunun bir oyun olduğunu düşünüyorum. Arkasından gene bir şeyler çıkacak. Otoyol ve köprü ihalesini tek paket halinde özelleştirmesini, aslında medyanın üzerine gitmesi lazımdı. Tam bir tekel yaratılması. Kimlerle bağlantısı var acaba o Malezyalı grubun? Bir sürü pis koku geliyor oradan. Bu kuvvetler ayrılığını tartıştıracak duruma getirebilmiş demek ki. O kadar önemli bir ihale. Kimse yok mu? Bu ihaleye çomak sokmak gerekir. Malezya ihale ortakları. Her ihalenin kazananları belli. Burada da gizli ortakları var mı? Reklam bağlantıları olduğu için mi medya gündeme getiremiyor, bunun üstüne gidip sorgulayamıyor?”

Yazarın Diğer Yazıları