CHP’deki Çankaya Köşkü açmazı

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Taksim’de gerginliğin tepe noktasına ulaştığı saatlerde Çarşamba günü saat 01.30’da MYK’yı topladı. Toplantı sabah saat 04’e kadar sürdü.
Muhalefet partilerinin yetkili kurullarının gece yarısı olağanüstü toplantıya çağrılması ve sabahın ilk ışıklarına kadar durum değerlendirmesi yapması alışa geldik bir durum değildir. CHP’nin rutin programına göre Kılıçdaroğlu, MYK’yı Çarşamba günü Amasya Genelgesi’nin yayımlanışının 94’üncü yıldönümü münasebetiyle Amasya’da toplayacaktı. Kılıçdaroğlu, Salı gecesi aldığı ani bir kararla yolda olan başkanlık divanı üyelerini apar topar Ankara’ya geri döndürerek bu toplantıyı yaptı.
Olağanüstü toplantının ardından Kemal Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanına “liderler zirvesini toplayın” çağrısı yaptı. Açıklamada başka detay yoktu.
Sabah mesaisine başladıktan sonra toplantıya katılan CHP’lilerin uyanmasını bekledim.
Peş peşe miting iptal eden CHP’yi başkanlık divanının olağanüstü toplanmaya iten sebep ve sebepler neydi?
Gezi Parkı olaylarının patlamasının ardından Köşk’e çıkan ve Abdullah Gül’den yetkilerini kullanmasını isteyen Kemal Kılıçdaroğlu daha önce de olumlu yanıt almadığı liderler zirvesi çağrısını neden tekrarlamıştı?
CHP’ye gelen bazı özel bilgiler mi vardı?
CHP kulislerinde ve birçok çevrede çokça dillendirilen Sünni-Alevi çatışmasına yönelik provokasyonlarla ilgili somut bilgiler mi geliyordu Kemal Kılıçdaroğlu’na?..
Zira olağanüstü toplantıdan ilk sızan perde arkası haberlerde, Cumhurbaşkanının da tutumunun masaya yatırıldığı ve hararetli tartışmaların yaşandığı yönündeydi.
Buna benzer, akılları kurcalayan pek çok sorunun ve iddiaların cevabını bulabilmek için CHP’de sabah ilk uyananlardan olan Genel Başkan Yardımcısı Erdoğan Toprak’ı buldum. Olağanüstü toplantının sebebini sordum. Toprak’ın cevabı;
“Orada gerçekten orantısız güç, gençleri tamamen yok etmeye yönelik bir hareket vardı. O ortama duyarsız kalmak mümkün değildi.”
-Çok alışık olduğumuz bir durum değil gece yarısı MYK’nın toplanıp sabaha kadar çalışması. Mutlaka Sayın Kılıçdaroğlu’nun da sizin de kulağınıza gelen ciddi duyumlar vardır. Çünkü mitinglerinizi de iptal ettiniz.
Bunların hepsi bu ülkeye sağduyu içerisinde yer etmek. Gerçekten iktidar şuurunu kaybetmiş. Şuursuzca hareket ediyor. İktidarların bu tip evreleri olabilir.. Şuurunu kaybettiğinde bunlar da kötü yere doğru gider. Demokrasiyi dahi görmemezlikten gelirler. İnsan haklarını görmemezlikten gelirler. Geldiğimiz süreçte de iktidarda öyle bir ruh hali var.
-Mitinglerinize yönelik bir provokasyon duyumu aldınız mı?
Yok. Ama öyle bir şey olabilir. Bizim mitingleri iptal etmemizin birkaç nedeni var. Türkiye tansiyonu çok yüksek bir ortam. Her an bir şey olabilir ve onun faturası çok pahalı olur gençlere. Bu ortamda tansiyonu yükseltmeyi doğru bulmuyoruz açıkçası.
-Sayın Kılıçdaroğlu Köşk’e çıktı, yetkilerinizi kullanın dedi, dün de liderler zirvesi çağrısı yaptı. Belli ki Cumhurbaşkanının tutumu da gündem maddesiydi.
Tabii o vardı.
-Buradaki değerlendirme nedir? Cumhurbaşkanı gerçekten yetkilerini kullanıyor mu? Çünkü 3 günlük bir geziye çıktı Cumhurbaşkanı fakat Kılıçdaroğlu yine de liderler zirvesi çağrısı yaptı.
Bu tip ortamlarda devlette kademeler vardır. Kademelerin en üstünde de Cumhurbaşkanı. Şimdi liderleri bir araya getirecek. Nedir, bu konuyu tartışacaklar, kendi aralarında çözecekler.
-Toplantıdan çıkan karar nedir? Nasıl bir üslup, siyaset izlenecek?
Kucaklayıcı, sağduyuya davet. Bu olay kötü bir yere gidiyor yarın öbür gün bir evladımızın veya bir polisimizin burnu kanarsa bunun faturası ağır olur.
Erdoğan Toprak’tan sonra benzer soruları CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan’a da sordum;
-Bu olağanüstü toplantının gerçek temeli, ekseni neydi?
Gerçek temeli çok olağanüstü bir süreç yaşanması ve bunun artık halka pusu kurarak sabah hiçbir şey yapmayacağız girmeyeceğiz diyip sonradan tepesine binip halkın, artık o düzeyde bir müdahalenin olması bence tuzu biberiydi..
-Muhalefet açısından alışık olduğumuz bir durum değil gece yarısı MYK toplantısı.
Tabii olağanüstü bir gece yaşandı. Giderek otoriterleşen bir iktidarın ve artık son noktada gezi parkına yapılan ağır müdahale sonunda alınmış bir karar.
-Nasıl değerlendirildi bu süreç? CHP, peş peşe mitinglerini iptal ediyor. Acaba kulağınıza gelen duyumlar mı var?
Öyle bir istihbarat yok. Benim iki gün önceki açıklamamda da vardı. Sağda solda miting yaparak ne yapmaya çalışıyorsunuz, bu kadar kamplaşma yetmez mi? Bir tür kana susamışlık bu. İnsanların birbirine girmesini mi istiyorsunuz? diye bir açıklama, uyarım olmuştu. Bunu da değerlendirdik. Bunun da bu açıklamanın içinde bulunması gerekiyor çünkü kamplaşmayı körükleyecektir insanların meydanlara çıkması ve Başbakan’ın meydanlarda birilerini hedef göstermesi ki bunu yapacak bundan hiç vazgeçmiyor. Ondan duyulan endişe.
-Daha net sorayım; Bir Alevi-Sünni çatışmasına mı gidiyor ortam?
Çok yakınlarımızda mezhep kavgası var, her yerde var. Her yerde fitili ateşlendi bu bombanın. Rize’deki olay çok olumsuz şeyler de hatırlattı. Gerçi orada mezhepsel bir şey değildi bildiğim kadarıyla. Bir grubun bir yere sıkıştırılması ve bir linç girişiminde bulunulmasıydı. O gece biz neler çektik ben anlatamam size. Kimlerle kendimizi nerelere vurduk, kimlerle konuştuk. Nasıl o süreci yönetmeye çalıştık saatler boyu. Çünkü çok endişeliyiz, bunları yaşadık. O yüzden de bu tür mitinglerin provokasyona açık olduğundan endişe ediyoruz. Ben bunu MYK’da da dile getirdim. Daha önceki açıklamalarımda da dile getirdim.
-Melih Gökçek dün bir televizyon programında “CHP kapatılsın” dedi...
Ben Melih Gökçek’i kale alıp ona cevap vermek istemem. Akıl tutulması yani. Devleti kurmuş bir partinin kapatılması olacak şey değil ama Melih Gökçek ile ben bu konuda polemiğe girmem. Kale bile almıyorum söylediği hiçbir şeyi.
Yazarın yorumu: Kılıçdaroğlu günde bin defa Cumhurbaşkanına liderler zirvesi çağrısı yapsa da boş!.. Abdullah Gül’ün ön almasına Tayyip Erdoğan müsaade etmez. Gül, bu talebi Erdoğan’a iletmeye cesaret de edemez. Zaten Rize’de, “Bugünkü ortamda katkı sağlayacağına inanmıyorum. Liderleri tek tek çağırır dinlerim”  demedi mi? Kılıçdaroğlu’na tek çare kalıyor;  “Erdoğan’ı haftalık olağan görüşmenin haricinde de bir gün ayrıca Köşk’e çağır da görelim” demek..

Yazarın Diğer Yazıları