CHP’de kurultay mı kaos mu?
CHP, 33. Olağan Kurultayı’na olağanüstü şartlar altında gidiyor. Kurultaya iki hafta kala CHP genel başkanını istifa ettiren şartların olağan üstülüğü, durumu nazik bir konuma sokmuştur. Sekiz yıldır iktidarda olan AKP, sorun biz değil “muhalefet” diyordu. Gelişen olaylar, ana muhalefet CHP’yi tam anlamıyla bir sorun haline getirmiş ve iki parçaya ayırmış bulunmaktadır. Ana muhalefet partisinin, Baykal’ın istifası sonrasında ciddi bir yara aldığı ve önümüzdeki süreçte bütünlüğünü korumak için bitmek tükenmek bilmeyen iç dengelerle uğraşmak zorunda kalacağı kesindir. Gelişmelerin iktidarın işini daha da kolaylaştırdığı söylenebilir. Bugün Türkiye’de kurumlar, kendi içinde en az birbirine karşıt olacak şekilde iki kutba ayrılmış ve kendi iç kavgalarını vermektedirler. Bu durumdan da iktidar yararlanmaktadır. Bu kurumsal parçalanmaya son zamanlarda CHP de dahil olmuştur. İktidar mutlak hâkimiyet için muhalefete yönelik olarak “Ayır-Buyur” ya da “Böl ve Yönet” stratejisi uygulamaktadır. Doğrusu bu stratejinin iktidar bakımından son derece verimli sonuçları da olmuştur.
Sıra MHP’ye de gelebilir!
İktidarın karşısında muhalefet olarak ciddi, bütün ve diri olarak duran bir tek MHP kalmıştır. CHP’yi iç çelişkileri ile meşgul eden güçlerin MHP’yi de marjinal bir konuma sokmak için elinden gelen her gayreti gösterdiğine yönelik işaretler vardır. Zira sekiz yıldır Türkiye’de iktidara muhalif unsurlar, önce suçlanmak, ardından bir biçimde bir suçla ilişkilendirilmek daha sonra da icabına bakılmak gibi bir muameleyle karşı karşıyadır. Bundan MHP’nin muaf tutulacağını düşünmek için hiçbir geçerli neden yoktur. MHP eskisinden çok daha dikkatli olmak durumundadır.
Kılıçdaroğlu’nun
adaylığı!
Ancak şimdilik CHP’nin durumu önceliklidir. Olaylar çok süratli değişmektedir. Nitekim bir süre önce Baykal’la istifasının ardından onunla görüşen Kemal Kılıçdaroğlu aday olmayacağını açıklamıştı. Hemen bir gün sonra da CHP genel başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Bu gelişmeler CHP’yi iki parça haline getirmiştir. Yapıldığı iddia edilen anketlerde Kılıçdaroğlu açık ara önde görülüyor. Medya Kılıçdaroğlu’nun kurultayda seçimi alacağı havasını yaygınlaştırıyor. Başbakan Erdoğan’ın da bu gelişmelerden oldukça memnun olduğu görülüyor. Nitekim Başbakanın Bakü’de kendisine “yeni rakibiniz Kılıçdaroğlu” denildiğinde yüzünden yayılan anlamlı tebessüm dikkat çekmeyecek türden değildi.
CHP nereye gidiyor?
Baykal’ın bu saatten sonra geri dönmesi beklenemez. Kaldı ki Baykal dönse de dönmese de sorun olmaya devam edecektir. Kılıçdaroğlu ise Baykal’a rağmen aday olduğunu açıklamıştır, bu nedenle de Baykal’ın Kılıçdaroğlu’nu desteklemesi söz konusu değildir. Kılıçdaroğlu’nun karşısına çıkarılacak bir adayın Baykal tarafından desteklenmesi de sonucu değiştirecek gibi görünmemektedir. Kurultay’da Baykal yanlıları aday olmamasına rağmen Baykal’a oy verebilirler. Ancak gelişmeler, durumun Baykal yanlılarının aleyhine döndüğünü göstermektedir. Kılıçdaroğlu’nun seçilmesi durumunda da suların kolay kolay durulmayacağı söylenebilir. Kısacası Türkiye’nin en köklü partisi olan CHP’de işlerin giderek daha da karışacağını bugünden söylemek mümkündür. İşin bir diğer yanı daha vardır. O da seçilmesi halinde Baykal gibi karizmatik bir liderin yerini Kılıçdaroğlu’nun doldurup dolduramayacağıdır. Kılıçdaroğlu’nun yolsuzluk, yağma ve haksız kazançların deşifre edilmesi konusundaki performansı bilinmektedir. Ancak CHP gibi bir partinin genel başkanlığının daha başka özellikler istediği de bir gerçektir. Kılıçdaroğlu’nun Baykal kadar karizmatik olmamasını daha halkçı davranarak avantaja çevirebileceğinden de söz edebiliriz. Ancak bu durum CHP’nin kurultaya değil kaosa gittiği gerçeğini değiştirmeye yetmiyor.