CHP, AKP, taarruz!..
AKP'ye tepkilerin yoğunlaştığı belki de son beş seçim öncesinde muhalefet cephesinde hep aynı propaganda yürütüldü;
"Geçim sıkıntısı ve ekonomik zorluklar AKP'yi bitirecek..."
Bu saptamanın doğru yönleri elbette vardı... Çünkü Türkiye'de bir kesim AKP'nin yanlış ekonomik politikaları yüzünden geçim sıkıntısının cenderesinde çırpınırken, ağırlaşan vergiler, bitmeyen zamlar, hortlayan enflasyon, döviz kurlarındaki uçurum, ithalat ve ihracattaki gerileme ve bunlardan kaynaklanan istihdam sıkıntısı toplumda büyük tepki oluşturuyordu...
İşte bu yüzden de sürekli olarak AKP'nin sonunun geldiği tartışılıyordu...
Oysa gözden kaçan bir gerçek vardı; AKP'nin iktidarını koruyanlar "tuzu kuru"lar, yani zenginler ya da onların bir alt tabakasındaki kesimler değildi...
Erdoğan'ın partisini kırsaldaki-varoştaki eğitimsizler ve "orta direk" olarak nitelendirilen çoğu muhafazakar ve duyarsız kesimler de ayakta tutuyordu...
Çünkü bunların büyük çoğunluğu, bir dönem sayıları 9 milyona ulaşan "Yeşil Kart"lılardan oluşuyordu ve "yoksullaştır-köleleştir" stratejesinin sonuçları olarak, AKP onların kesintisiz desteğiyle 17 yıldır devleti yönetiyordu...
İşte bu kesim halen etkili olduğu için; yurttaşların çadır marketlerin önünde sebze kuyruğuna girdiği dönemde bile, tüm tepkilere rağmen genel seçimleri "Cumhur İttifakı" kazanabildi!..
Vahamet şu ki; bir yandan bağnazlık, bir yandan din sömürüsü ve diğer yandan da "kader"cilik anlayışına teslim olarak "Yeşil Kart" ve belediye yardımları ile ayakta duran kitleler uyanmadığı sürece, AKP'nin gidişi ekonomik sorunlardan kaynaklanmayacak...
İşte bu sosyolojik çelişki; tüm yoksulluk, yolsuzluk, rüşvet skandalları, sosyo- politik hatalar ve diplomasi rezaletlerine rağmen, Türkiye'yi tüm dünyada, iktidarın halen ayakta olduğu, muhalefetin ise ne yazık ki atak yapamadığı tuhaf bir ülke haline getirdi...
Aksini düşünenlere sormak lazım; bu kadar rezaletin yaşandığı bir ülkede, AKP'nin oylarının halen yüzde 30'larda olması dehşet verici bir toplumsal skandal değil mi?..
Savaşın işaret fişeği...
Evet; toplumun önemli bir bölümü içinde debelendikleri yoksulluğun, geri kalmışlığın, din sömürüsünün, işsizlik ve geçim sıkıntısının travmalarından uyanmadığı sürece; AKP, kitleleri bir süre daha uyutmaya devam edecek...
Ancak bu saptamaya fren yaptırması gereken toplumsal tepki, 9 yıl sonra nihayet Suriye tartışmalarıyla harekete geçirildi...
Son 9 yıldır büyük boyutlara ulaşan israf, bütçe açığı, ağır vergiler, enflasyon ve hayat pahalılığını tetikleyen en önemli gerekçelerinden biri olan Suriye meselesinin Türkiye Cumhuriyeti'ne şu ana kadar 100 milyar dolarlık zarar vermesi yetmezmiş gibi, toplumsal travmalara bir de şehit olan onlarca askerin acısı eklendi ki, millet artık çok tepkili...
Velhasıl gidişat sadece ülke için değil, AKP için de tehlike sınırında!.. Hem de son 17 yılda ilk kez zirveye çıktı tepkiler...
Suriye meselesinin sadece iktidar ve halk arasında değil, AKP ile muhalefet arasında da giderek daha büyük bir çatışma konusu haline geleceğinin işareti ise önceki gün TBMM'deki kavgada sert biçimde dışa vurdu...
CHP Grupbaşkanvekili Engin Özkoç'un Erdoğan'a yönelik sert açıklamaları ana muhalefetin iktidara adeta savaş açmasının da işaret fişeği oldu...
AKP Genel Başkanı Erdoğan'ın, İdlib'le ilgili açıklamaları nedeniyle CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na hakaretler yağdırmasına aynı sözcüklerle yanıt veren Özkoç, sadece Meclis'te AKP ve CHP'liler arasında yumruklaşmaya varan bir kavgayı başlatmadı, aynı zamanda Suriye gidişatını kaygıyla izleyen toplumdaki sessiz tepkiyi de harekete geçirdi...
Peki; toplumu ezen geçim sıkıntısı, bir de tüm ekonomik kargaşanın tetikleyicisi olmaya başlayan Suriye çıkmazıyla giderek büyürken, ana muhalefet ve AKP karşıtı diğer partiler ne yapmalı?..
İktidarı Suriye çökertecek...
Rejim tartışmaları, laikliğin erozyona uğratılması ve toplumun büyük çoğunluğunu ezen hayat pahalılığı travmaları bile Suriye meselesinin gerisinde kalmaya başladı artık...
Çünkü Suriye'nin işgalini tetikleyen iç savaş kışkırtıcılığının üzerinden geçen 9 yıllık sürede, dünyada hiçbir ülke Türkiye kadar "Arap Baharı" tuzağının zararını çekmedi...
Baksanıza; oldum olası yoksul ve zengin arasındaki uçurumu büyüten ve toplumun önemli bir kesimini daha da yoksullaştıran tehlikeli ekonomik politikalar, AKP'nin ülkeyi sosyo-ekonomik ve diplomatik açıdan tüketen Suriye politikası yüzünden daha da derin bir bataklığa dönüşüyor...
AKP iktidarı memleketin kangrenleşen dertlerini bir tarafa bırakmış, sanki yaşamsalmış gibi devletin bütün enerjisini ve kaynaklarını Suriye ile düşmanlığı arttırmak için de kullanıyor...
İşte AKP bu uğurda, muhalefetle düşmanlığı ilerletmekten de kaçınmıyor...
Oysa Kılıçdaroğlu'nun, İdlib meselesi yüzünden terör örgütlerinin Türkiye'ye sızdığı iddiası ne kadar doğruysa, Erdoğan'ın CHP liderini "Suriye'nin insansızlaştırılmasına katkı" sunmaya suçlaması da o kadar gerçek dışı...
Siyaset farkında ki; Erdoğan 17/25 Aralık olayları, 15 Temmuz darbe girişimi ve 31 Mart yerel seçimleriyle ortaya saçılan yolsuzluk dosyaları nedeniyle kendisine yönelik eleştirilere bile Suriye meselesi kadar sert tepki vermedi...
Suriye'nin Türk ekonomisine zararı büyüdükçe, sınır ötesinde daha fazla asker şehit olmaya başlayınca, sığınmacı meselesi sosyo-ekonomik ve güvenlik meselelerini büyüttükçe, Erdoğan muhalefetin bu alandaki eleştirilerine artık tahammül edemiyor...
Evet; Meclis'te karşılıklı ağır hakaretlerle başlayan ve yumruklu kavgaya dönüşen Suriye çıkmazı, AKP iktidarını tükenişe götürecek en önemli gerekçe haline gelmeye başladı...
CHP, İYİ Parti ve diğerleri, Türkiye'nin artık bir numaralı sorunu haline gelen Suriye meselesinin üzerine gittikçe, AKP yıpranacak, toplumdaki infial büyüyecek ve ekonomik sıkıntılarla devrilmeyen hükümet "Arap Baharı" tükenişiyle iktidardan kaçmak zorunda kalacak...
Meselenin özetine gelince; Erdoğan'ın hakaretleri ve CHP'li Özkoç'un aynı sözcüklerle yanıtlar vermesi Meclis'te sıradan bir kavgayı başlatmadı aslında...
Bu restleşme ve yumruklaşma, AKP'ye yönelik 17 yıl sonra ilk kez bu kadar sert bir taarruza dönüştü ki, geri adım atılmazsa Erdoğan'ın partisi tarihinde görülmemiş biçimde erozyon yaşayacak... Velhasıl, muhalefet bastırırsa, Suriye çıkmazı iktidarın sonunu getirecek...