Cevap veriyorum!
Adam misyonerin avukatı mıdır nedir, “Avrupa’da cami açılmasına seviniyorsun da, Türkiye’de kilise açılmasına niye tahammül edemiyorsun?” diyor.
Hızını alamıyor, “Herkes istediği dini seçer, herkes kendi dininin propagandasını yapar, ne var bunda?” diye de fırçasını çekiyor.
Ben de cevap veriyorum...
Bir kere her Müslüman için Allah’ın yarattığı bütün varlık hürmete, her insan ise cennete layıktır. Cennet ise yalnızca Müslümanların mekânıdır. Öyleyse bir Müslüman için bir insanın cehennemlik olması ıstıraptır, Müslüman herkesin cennetlik olmasını ister, hele kendi vesilesiyle bir gayrimüslimin İslâm’ı seçmesi bir Müslüman için büyük bir nimettir. Bu, meselenin imanî yönüdür. Çünkü bir Hıristiyan da çıkar, tersini söyler. Herkesin gerçeği kendinedir diyerek konunun bu bölümünü burada bu şekilde kapattıktan sonra sorunuzun cevabına geçebiliriz.
Avrupa’da camilerin açılması orada Müslümanların yaşıyor olması sebebiyledir. Yani bir ihtiyaca binaendir.Türkiye’de hiç Hıristiyan’ın olmadığı bölgelerde kiliseler, kilise evler açılmaktadır. Öyleyse ülkemizde kiliselerin açılması bir ihtiyaca binaen değil, bir hedefe, bir projeye binaendir.Yine Avrupa’da bir Hıristiyan’ın Müslüman olması kendi tercihidir, çünkü Müslümanlar misyonerler gibi işi gücü bırakıp başka dinden olanları kendi din ve mezheplerine katılmaya ikna için uğraşmazlar. Türkiye’de ve dünyanın başka yerlerindeki misyonerler ise sadece başkalarını Hıristiyan etmek amacıyla eğitilirler. Türkiye söz konusu olduğunda işleri güçleri mümkün olduğu kadar fazla Müslüman’ı Hıristiyan yapmaktır. Bunun için İncillerinin arasına dolarlar koyarlar, kadın kız kullanırlar, halkın problemleri ile ilgilenir görünürler, oysa asıl amaçları, hedefe ulaşmak camidekini kiliseye çekmektir. Misyonerlik arkasında başta Vatikan olmak üzere pek çok örgüt ve istihbarat birimlerinin ve milyar dolarların bulunduğu çok organize bir faaliyettir. Öyle olduğu içindir ki mesela Amerika Irak’a girerken beraberinde misyonerleri de götürmüştür. Misyonerler Kur’an’ı ve İslâm tarihini pek çok Müslüman’dan çok daha iyi bilir, dinini az bilen insanları kolaylıkla avlayabilirler. Ben bunlardan birisi ile tanıştım, hem hayret ettim, hem hayran kaldım, tabii kendi adımıza da mahcup oldum. O adamla İmam Hatip Lisesi mezunu kendini yetiştirmemiş bir cami imamının yarım saat tartışması demek, imamın içine çeşitli şüphelerin düşmesi demektir, inanın böyle.
Ayrıca...
Misyonerlerin meselesi insanları Hıristiyan yaparak cennetlik etmek değil. Eğer bu onların öncelikli meselesi olsaydı evvela kendi dindaş ve ırkdaşları ile ilgilenirlerdi. Avrupa ve Amerika’da kiliseler boşalıyor, Hıristiyanlar ateistleşiyor, ama misyonerler onlarla değil, Müslümanlarla ilgileniyor!
Niye? Niye olacak, çünkü misyonerlik emperyalizmin bir aracı. Bugün pek çok Kürt ve Alevi cemaatin içinde gün 24 saat misyoner varsa bunun PKK faaliyetleri ve Türkiye’nin geleceği ile ilgili bir operasyon olduğunu görmemek için bayağı kör olmak lâzım!
Ayrıca...
Bir Müslüman’ın Hıristiyan olması ile bir Hıristiyan’ın Müslüman olması arasında bağımsızlık ve vatan bütünlüğü açısından aykırı alaka apaçık ortadadır. Diyelim ki bir Alman Köln’de Müslüman oldu. Bu iş orada biter. Ama bir Türk İzmir’de, İstanbul’da, Antakya’da Hıristiyan olduğunda o iş arada bitmez. Bitmez de ne olur? Ne olacak o artık bir Hıristiyan olarak İstanbul’un, İzmir’in, Antakya’nın Müslümanlar tarafından Hıristiyanların elinden alınmış topraklar olduğuna inanır, Müslüman Türk’ü bu toprakların işgalcisi olarak görür. Zaten misyonerlerin de amacı bir Müslüman’ı bu noktaya getirmektir.
Bilmem anlatabildik mi?