Cevabını bilmediğim sorular
- Bir sonraki ilk seçime de AKP iktidarında gireceklerine (ve huylu huyundan vazgeçmeyeceğine göre) AKP’nin seçim zaferini, kullandığı devlet imkânlarına bağlayanlar “Bundan böyle yapılacak her seçimi AKP kazanır” demiş olmuyorlar mı?
- Bu liderler tek parti döneminde CHP’nin devletin bütün imkânlarını en şiddetli şekilde kullanmasına rağmen seçimleri ebediyen kaybettiğini okumamış, duymamış olabilirler mi?
- Seçimde uğradığı hezimetin tek suçlusu olarak iktidar uygulamalarını görenler kendi söylediklerine ve halkın kendilerine inandığına gerçekten inanıyorlar mı?
- Hükümet şunu yaptı, bunu yaptı da ondan kazanamadık mazereti üretenler dünyanın her ülkesinde hükümetlerin seçim süreçlerinde iktidarda kalmak için aynı şeyleri yaptığını ama dünyanın hiçbir yerinde Türkiye’deki kadar muhalefet zaafı ve art arda gelen hükümet zaferi bulunmadığını bilmiyorlar mı?
- “Sen makarnaya, kömüre satıldın” ve “Sen katiline âşık olmuşsun” diye hakaret ederek seçmenin tercihini kendi lehine çevirmek gerçekten mümkün mü?
- Seçimi kaybeden partilerin bir “b” plânı var mı? Yoksa “Komisyonlarda, Genel Kurulda ağzımıza geleni söyledik, ’Hayır’oyu da kullandık, daha ne yapabiliriz ki” deyip kenara mı çekiliverecekler? Böyle yaparlarsa bu da bir bakıma, “Seçimi iktidarın uygulamaları yüzünden kaybettik” demek gibi bir şey olmayacak mı?
- AKP ve Erdoğan karşısında üst üste hezimete uğrayan siyasi parti lider ve yöneticileri “yaptıkları” pek çok şeyle ve yapmaları gerektiği halde “yap(a)madıkları” bazı şeyler olup olmadığının muhasebesini yaptılar mı?
- Kaybettikleri seçim sayısını unutmasına rağmen kendilerini muzaffer ilan eden siyasi parti liderleri kazandığı seçimlerin sayısını unutan Erdoğan’ın yerinde, hele Atatürk ve arkadaşları gibi yedi düveli denize dökerek bir devlet kurmuş olsalardı kendilerine hangi sıfatı layık göreceklerdi?
- BDP ve AKP yönetici ve tabanında kelimenin tam anlamıyla bir “özgüven patlaması” apaçık gözüküyor. BDP devlete, AKP herkese meydan okuyor. Diğer partilerin yönetici ve tabanında ise bir “savunma” psikolojisi hâkim. AKP ve liderinin arkasında yüzde 50, BDP’nin arkasında ise PKK’nın Kalaşinkofları var. BDP ve AKP’ye muhalefet edenler bu çemberi nasıl kıracağız diye düşünüyorlar mı? Düşünüyorlarsa arkalarına ve yanlarına hangi destekleri alabilecekleri konusunda bir yol haritaları var mı?
- Kaybeden partiler “az olsun benim olsun” alışkanlığı ile iç çatışma yoluna gidip didişerek tükenme yolunu mu tercih edecekler doğrusu çok merak ediyorum! Yine çok merak ettiğim bir husus da acaba bu partiler (ABD gibi) kendilerine Kuzey Afrika, Türkiye ve Afganistan kadar uzak fikir, duygu ve zihin coğrafyalarından “harici unsurlar” devşirerek kendi yol haritalarını hayata geçirme stratejileri mi uygulayacaklar?