Cervantes yaşasa ayakta alkışlardı
-Sanço dostum; karşıdan bizim gelişimize bakan şu devler alayına bak. Onlarla savaşmak Tanrı yolunda gaza etmektir! Onların sırtlarını yere getirip, varlarına yoklarına el koyacağım!
-Devler mi Senyör Şövalye? Nerede görüyorsunuz devleri!
-Dostum Sanço! Nasıl oluyor da görmüyorsun onları! Bak hep birden ayağa kalkmışlar, bizi tehdit ediyorlar. Yolumuzu kesmek için bütün ufku tutmuşlar.
-Aman Efendimiz, sizin gördüğünüz dev alayı değil kendi halinde değirmenlerdir, kollar sandığınız şeyler de onların kanatları
-Sus dostum, sen bir şey anlamıyorsun. Ben dev dedim mi dev olduklarına inanmalısın onların! Sen savaşmaktan korkuyorsan eşeğinden iner, duaya başlarsın. Ben onların canını alacağım.
-Aman Efendimiz, geri dönün Allah aşkına
***
Kendisini kimsesizlerin kimsesi(!) olmaya adayan Don Kişot dinler mi; ağzından tükürükler saça saça, naralar savurarak çeker kılıcını:
-Kaçmaya uğraşmayın alçaklar, namussuz korkaklar, yer yüzünü vücutları ile pisleten iğrenç mahluklar! Tek başıma, hepinizin leşini yere sereceğim! Haydutlar! Sizden korkan yok. Şimdi kafalarınızı uçuracağım. Kaçmayın, bekleyin beni!
***
Don Kişot’un yel değirmenlerine açtığı savaşın kaçınılmaz sonu malum; sıkışır kalır sertleşen rüzgarın etkisiyle dönüşünü hızlandıran kanatların arasında. Defalarca tepe taklak olduktan sonra, Sanço Panza’nın değirmenciye yalvarıp yakarmalarıyla zar zor kurtarır canını.
Ha “ibret alır mı” derseniz:
-Gördünüz ya Efendimiz. Hakkım yok muymuş?
-Kes sesini, bilirsin ki asil Şövalye savaşları sanatına senin aklın ermez. Ben karşımda devler gördüğümü pekâlâ biliyorum.
-Bunlar değirmendir Senyör Şövalye.
-Ben ne söylediğimi biliyorum. Bunlar sahiden değirmen iseler demek ki, benim fenalığımı isteyen sihirbaz Freston devleri değirmene çevirmiştir: onları vereceğim cezadan kurtarmak için. Freston edepsizin biridir.. Kendisini ve melun soyunu kahredeceğim gün elbette gelecek.
- Ne diyeyim. Allah yardımcınız olsun...
***
Önemli not:
Bu hikaye, 17. Yüzyıl İspanya’sında, Cervantes tarafından kurgulanmıştır. Günümüz Türkiye’si ile hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Her ne kadar Don Kişot, yel değirmenlerine “alçaklar, namussuzlar, haydutlar, edepsizler” diye saldırsa da, bir “çapulcu” , bir “ayyaş” , bir “marjinal” , bir “terörist” , bir “cibiliyyetsiz(!)” demediğine göre, çağımızın gerçek kişilerine atıf yaptığımız vehmine kapılıp, yağmurdan nem kapmak beyhudedir. Çağımızda “efendisine”, “dur, yapma” diyecek Sanço Panza bulmak mümkün olmadığına göre, yel değirmenlerinin uzuuuuun bir “düşman” listesinin son halkası olan 16 yaşında “Cumhurbaşkanı’na hakaret” ten gözaltına alınan Mehmet’le benzerliği, olsa olsa 19. Yüzyıldaki maden kazalarının, 2014 Soma’sıyla benzerliği kadardır! Allah yardımcımız olsun!