Cenaze törenlerinde cep telefonu yasaklansın!
Sanatçıların cenaze törenlerine "şöhret"ten başka hiçbir şey olmayanların girişini yasaklayacak bir etik düzenleme yapmanın imkanı yok mu?
*
Tamam "yasak" demeyelim. Hak ve hürriyetçiliğimize gölge düşmesin! "Ölçü" getirelim.
Nasıl bir ölçü?
Merhum/merhumeye ayarlı bir ahlak ölçüsü.
Merhum/merhumeye ayarlı bir edep ölçüsü.
Mesela, tabutun içinde yatanın, yaşıyor olsa asla razı gelmeyeceği, hoş karşılamayacağı, ayıplayacağı, kızacağı, hatta yapanı kızılcık sopasıyla kovalayacağı davranışlarda bulunanları "dışarıda bırakacak" bir ölçü.
Dışlamak değil de anın maneviyatını korumak için küçük bir önlem almak sadece.
Kiralık ağlayıcıları bile olan bir ülkede tuhaf bir talep değil herhalde; orada bulunmayı hiçbir maddi değere tahvil etmeyecek, bunu aklından dahi geçirmeyecek olanlar katılsın sadece sanatçıların cenazelerine;
Keza, bütün aydınların da öyle.
Derdi helalleşmek olan duasını evrenin her yerinden yollayabilir; sınır, mani, engel yok buna nihayetinde!
*
Teşvikiye Camii''ni cep telefonlarına kapatalım mesela öyle günlerde; girişlere mobil sensörler yerleştirelim; "fenomen(!)" görünce ötsün;
- Dııtttttttt…. Dıııııııt!
Mevzu orada olduğunu göstermek ise; kamera ordusu zaten bir bir görüntülüyor; kim gelmiş, kim gelmemiş çetelesi tutuluyor!
Tabutla selfi çekmeseler de görülür, duyulur orada oldukları illa!
*
Olura olmaza fetva veren hocalar, hocalarımız; Allah aşkına bir el atın şu duruma. Bunun ne menem bir pespayelik olduğunu anlatın insanlığa.
İlkelilik müessesesinden nasibini almamışlar… Hiçbir toplumsal normu takmıyorlar… Belli mi olur, para ile imanın kimde olduğu bilinmez derler ya, Allah''tan korkar da son verirler belki bu rezil nebbaşlık akımına!
*
Her şeyden önce "estetik"tir sanatçının hammaddesi; güzelliktir değil mi?
Nasıl böyle bir çirkinlikle muhatap edilir Türk sanatının güzeller güzeli; aklıyla, duygusuyla, ruhuyla bu kadar güzelleştiren bir adamın son vedası, nasıl böyle bir çirkinlikle sabote edilir?
Nasıl bu kadar incelikten yoksun, bu kadar kaba, bu kadar saygısız, bu kadar utanmaz, bu kadar terbiyesiz insan bir araya gelebilir içinden sanatın, sanatçının geçtiği bir ortamda?
Pes!
Ve de yazıklar olsun!
*
Teşvikiye''deki tabutla fotoğraf çektirme yarışını cenazeyi izleyen herkes gördü; AKM''deki utanmazlığı da, tam da böyle "Utanmazlar" diyerek, Cüneyt Arkın''ın da çok sevdiği gazeteci Alev Gürsoy Cimin ifşa etti;
- Cenaze törenine değil, instagramdan canlı yayın yapmaya gelmişler!
- Cüneyt Abi sizin gibi adamları sevmezdi. O gerçek halkı severdi, sirkseverleri değil.
*
Kaldı ki, ne orası bir sirk, ne de Arkın''ın naaşı sirkteki maymun!
Biraz edep ya hu!
Madem "insan" olamıyorsunuz, neden "insana özgü" görevleri yerine getirmeye soyunuyorsunuz?
SORU-YORUM
Türkiye Cumhuriyeti Devleti''nin "ideolojisi"ni bilmeyen vali olabilir mi? Olduğu ortaya çıkarsa bu göreve devam edebilir mi? Neden?
MÜCELLA YAPICI DC KIZIYMIŞ DA HABERİMİZ YOKMUŞ MEĞER!
Gezi Davası''nda 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Mücella Yapıcı, iki aydır tutulduğu Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi ile muhtelif hastaneler arasında gidip gelme usullerini ve muayenelerde gördüğü muameleyi anlattığı bir mektup yazdı;
"Adalet"in herkese lazım olduğunu idrak konusunda anlamsız bir ayak direme halinde olduğumuzdan, bir kesimde infial yaratan mektup, bir kesimde görmezden gelindi.
Mektubuna göre, 71 yaşındaki Yapıcı bütün hastanelere kelepçe ile götürülmekle kalmamış, götürüldüğü hastanelerde;
Kelepçe ile göz muayenesi olmuş…
Kelepçe ile kalp muayenesi olmuş…
Kelepçe ile diş çektirmek zorunda kalmıştı.
Kalp muayenesi sırasında soyunurken bile jandarma gözetimi altındaydı.
Neden?
Kaçar diye mi mesela?
DC Universe kızı mı Yapıcı;
Kedi Kadın falan mı?
Yahut Trinity mi; Nikita mı?
Düz duvara tırmanacak, tavanda koşacak, pencereden atlayacak, zeminde hoplayacak, ellerini çözerseniz parmak uçlarından sarmaşıklar fışkırtacak jandarmaların elini ayağını bağlayacak, hastane güvenliğini gözlerinden püskürttüğü ışınla yakacakta mı kaçacak?
71 yaşında, bilinen birçok sağlık sorunu da bulunan bir kadın söz konusu olan…
Biraz vicdan.
Kaldı ki, Yapıcı hakkındaki hüküm de kesinleşmedi; gerçek bir "hukuk" dairesine denk gelirse hakkındaki kararın bozulması işten bile değil; yeniden yargılaması pekala beraatla sonuçlanabilir.
Kimse, hiç mi utanmayacak o zaman şu yapılanlardan….
Hukuk da, infaz da kimsenin kendini tatmin aracı değildir.