Çelişkili iktidar
Güneydoğu’nun Türkiye’den koparılmasını hedef alan bölücü teröre, iktidarın koyduğu yanlış teşhis, terörle mücadeleyi zaafa uğratan en önemli neden olmuştur. Terör konusunda yalnızca Başbakan Erdoğan’ın takındığı tavır bile terörizmle mücadelede ne yaman bir çelişki yaşandığını özetlemeye yeter niteliktedir.
Başbakan Erdoğan’ın “Kürt sorunu” na yönelik olarak zaman içinde verdiği mesajlar şöyledir: 24 Aralık 2002 Rusya gezisi sırasında şunları söylüyor: “Türkiye’de Kürt sorunu yok. Sorun var diye inanacaksan sorun olur, yok dersen sorun ortadan kalkar. Böyle öngörü ile yaklaşırsan, sorunun içindesin demek” tir.
10 Ağustos 2005 tarihinde aydınlara yaptığı konuşmada ise şunları söylüyor: “Her soruna illa ki bir ad koymak gerekiyorsa, Kürt Sorunu... Adına ister ’Kökeni Kürt vatandaşlarımızın toplumsal talepleri’deyin, ister ’Güneydoğu Sorunu’deyin, isterseniz Kürt Sorunu deyin...”
18 Nisan 2011 tarihinde ise AKP adaylarının tanıtımı sırasında şunları söyler: “Güneydoğu Anadolu’daki istismar kokan politikaları bu ülkede sadece biz çökertebiliriz. Bu ülkede Kürt meselesi artık yoktur, benim Kürt kardeşlerimin meseleleri vardır”.
AKP döneminde terörle mücadele ya da açılımlar konusunda izlenen stratejinin çelişkileri, belirsizlikleri ve ilkesizlikleri bölücülük ateşine dökülen benzin olmuştur. Öcalan ile görüşülmesi konusu da bunlardan birisidir.
Bizzat Başbakan’ın, Öcalan ile ’iktidar görüşüyor’diyenler ’alçaktır’, dediği henüz hafızalardadır. Başbakan’a göre “Öcalan ile devlet görüşüyor” . Başından bu yana da bazı devlet yetkililerinin Öcalan ile görüştüğünü söyleyerek Başbakan, konuyla ilgili soruları cevaplıyordu. Halbuki gerçek böyle değildi. Sonunda Öcalan ile kimin görüştüğünü yine Başbakan Erdoğan’ın bir süre önce Strasburg’ta Öcalan’la yapılan görüşmelere dikkat çekerek “Hükümet devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır” demişti.
Öcalan ise aynen şunları söylüyor: “Yaklaşık üç yıldır görüşmeler yapıyorum, hatta YSK kararlarıyla aynı günde bir görüşmem de oldu”. Aynı Öcalan hapishaneden ayaklanma ve isyan çağrısı da yaparak şu haberi yandaşlarına gönderiyor. “Çözüm umudum kalmadı. Kendinize güveniyorsanız işte Yemen’deki, Tunus’taki örnekleri görüyorsunuz, ben sizi tutmam. Gücünüz yetiyorsa hazırlığını yaparsınız, demokratik özerkliği kurar, hayata geçirirsiniz”.
Bütün bu gelişmelerin ortaya koyduğu tek bir sonuç vardır. O da bugün Türkiye’de ne yaptığını ve söylediğini bilen terörist başı ile ne yaptığını ve neye hizmet ettiğini bilmeyen bir iktidar karşı karşıyadır. Gelinen aşamada gerçek tehdit, terörist başından ya da örgütünden gelmiyor, neye ve kime hizmet ettiğini bilmeyen kafası karışık iktidardan geliyor.