Çelik’ten Yıldırım’a
Gündemi farklı alanlarda değiştirerek “hipnoz” anını korumakla görevli sistem mühendisleri işlerinde pek de mahir... Bir taraftan dünyanın en önemli sektörleri arasına girmiş futbolun memleketimizdeki ağır topu Fenerbahçe Kulübü Başkanı’nın tahliyesi... Öte yanda iktidar partisi AKP’nin sözcüsü Hüseyin Çelik’in, alemi aptal kendini uyanık zanneden sözleri... Kaldı ki Hüseyin Çelik sıradan biri değil... Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nde Doçent kadrosuna yükselmiş bir zat. Siyasete alışkın... Önce DYP saflarında... Rüzgâr AKP’den yana esince yerini alıp üstelik Milli Eğitim Bakanlığı gibi önemli bir makamı da işgal etti... Kırdığı potlar kırkı geçmesine rağmen Recep Bey tarafından parti içi denge adına itina ile muhafaza edildi. Lakin Ahmet Takan’ın belirttiği gibi ipi bizzat Erdoğan tarafından çekildi ve kendi misyonuna göre yeni adres arıyor. Eski mevkidaşı Ömer Dinçer’in odasını basıp dövmeyi planladığı söylenen Hüseyin Çelik, tipik bir AKP’li... Üniversitede akademik mevki almak için yazdığı “Van’da Ermeni Mezalimi” tezini “Aman ha... Düzgün adamdır. Bizim yayınevine kitabını verip yüklü miktarda satın aldı” diyen yayıncısından tanıyorum. Tıpkı selefi Ömer Dinçer gibi yeni bir şey yazmadığı gibi kaynak göstermediği için intihal iddiaları var lakin haddini bilmiyor... Üniversitedeyken odasına bizzat vali tarafından bomba konulduğunu ve mağduriyetiyle ilgili masal anlatıyor. Adres olarak da dönemin Valisi Mahmut Yılbaş’ı gösteriyor. O Yılbaş ki Vanspor’u birinci lige çıkarmış, bölücü terör örgütüne geçit vermemiş “Van Başarmıştı” adlı kitabında verdiği mücadeleyi detayları ile yazan, gecesini gündüzüne katan bir emekli bürokrat... Çelik’i dinleyip haber yazan ajans muhabiri ya da gazetecilerden biri “İyi de ağa, sen o zaman Muhtar Hüseyin, koruyucu Ahmet, bekçi Murtaza değil, üniversite hocasıydın. Niye Vali’den davacı olmadın... Hadi o vakit korktun davacı olmadın. Akabinde DYP milletvekili seçildin. Aklına gelmedi... Sonra AKP’li olup Bakan bile oldun da niye hesap sormadın. aradan 17 yıl geçtikten sonra yeni mi uyandın!.. Uludere ile ilgili fırça da yedin. Milleti aptal kendini uyanık mı zannediyorsun” diye sorumlu vatandaş ya da gazeteci refleksi gösteren bir birey sormuyor. Ya da ajans bültenine yansımıyor. Şimdi bu sütunlardan soruyorum. “Sayın Çelik, dokunulmazlığınız olduğu halde, Van Valisinden niye şikâyetçi olmadınız? Hadi o gün olmadınız? Milletvekilliği, bakanlık döneminde hakkınızı niçin aramadınız? Kaldı ki Van’daki ailevi icraatlarınız yüzünden memleketinizde aday olmayışınızı da bu esnada açıklayın. Van’ın BDP belediyesine terk edilmesindeki vebalinizi de partililerinize açıklamak için fırsat doğmuştu. Buyrun... Açıklayın... Bu sütun sizin. Ama ‘bana çakmasınlar’ diye aracı da koymayın. Aksi halde yayıncınız-aracınızın ismini de buradan açıklamak zorunda
kalırım!..”
***
Aziz Yıldırım çıktı... Geçmiş olsun demiyorum. Dik duruşu ve mücadelesi ile tarihe geçti. Galatasaray taraftarı olarak Aziz Bey’in suçlu olduğuna hiç inanmadım. Büyük Fenerbahçe camiasına karşı yapılan malum operasyonun kurbanı olarak özgürlüğü kısıtlandı diye düşündüm. Fenerbahçelileri en başından kutluyorum. Başkanlarına inanıp, arkasında kaya gibi durdular. Sayın Yıldırım teslim olup başkanlıktan istifa etse belki bu kadar yatmayacaktı bile. Son mesajları ilginç. “Fenerbahçeliler Atatürk’ü hatırlattı” diye olağanüstü tespitini yürekten alkışlıyorum. Ama yetmez.. Sayın Aziz Yıldırım bugünden itibaren benim Cumhurbaşkanı adayımdır. Zira hiç bir siyasi gücün önünde böylesi dirayetli başkanı yok. 2014’te halk tarafından ilk defa seçilecek Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyum Aziz Yıldırım’ın olur. Böylece AKP faşizminden kurtuluruz.