Cehenneme dönüşen "Bahar!.."
Dünya savaş tarihinde hiçbir kargaşanın arkasındaki sinsi plan herhalde "Bahar" yalanıyla tanımlanmamıştır...
Ve "huzur" getireceği iddiasıyla palazlandırılan "Bahar" adlı bir strateji, sadece uygulandığı coğrafyada değil, neredeyse bu planın arkasındaki tüm ülkelerin bağrında kara kışlarla birlikte cehennemi de yaşatmaya devam ediyor... Ne kadar kahredici ki, emperyalistler seyrederken, en çok da Türkiye yaralanıyor!..
Evet; "Büyük Orta Doğu Projesi" kapsamında Arap coğrafyasındaki yeraltı enerji kaynaklarına el koymak için uygulamaya konulan "Arap Baharı" projesinde onlarca ülke hedef yapıldı... İşte o ülkelerin kimine ayar verildi, kiminde ise rejim değişikliği için çok kan akıtıldı:
Suudi Arabistan, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün ve Yemen gibi ülkeleri adeta teslim alarak hizaya getiren BOP senaristleri, direnen ülkeleri ise cehenneme çevirmekten kaçınmadı...
Mısır'da Mübarek rejimi devrilirken, Irak ve Libya'dan sonra Suriye de kan deryasına dönüştürüldü..
Körfez Savaşı'ndan itibaren dayatılan kirli kargaşa tarihte görülmemiş biçimde gerginliğe yol açarken, Irak'taki aşiret-mezhep ve güç savaşlarında 1 milyonu aşkın insan yaşamını yitirdi, yüz binlercesi yaralandı, milyonlarcası da vatanlarından oldu...
Hedefteki İran ise bir yandan şeriat baskısının yol açtığı iç çatışma, hayat pahalılığının getirdiği kargaşa ve son olarak Kasım Süleymani suikastı yüzünden Amerika ile girişilen çatışma nedeniyle sürekli hedefte ve diken üstünde...
Karanlık bir saldırı!..
İşte, yukarıda ayrıntıları ve sonuçları sıralanan tüm bu planın dışında, bir Arap ülkesi olmamasına rağmen Türkiye, ne yazık ki yaralanmaya, zarar görmeye devam ediyor...
"Genişletilmiş Orta Doğu Projesi"nin eşbaşkanlığı uğruna, Irak ve Libya'nın yol açtığı askeri ve ekonomik kayıp yetmezmiş gibi, Suriye üzerinden de, tarihte görülmemiş biçimde zarara uğruyor Türkiye...
Dikkat çekmeye çalıştığımız gerçek şudur; Suriye giderek daha büyük bir bataklığa dönüşüyor, gidişat daha vahim bir hal alacak...
İşte 33 askerin şehit olduğu son "karanlık" olay da gösterdi ki, iç savaşın içinde yeni cepheler açılıyor ve bu cepheler kendi arasındaki çatışmalarda zarar görmeye devam ediyor...
Baksanıza; önceki akşam saatlerinde yaşanan ve Suriye-Rusya arasındaki ittifakın "karambol"ünde gerçekleşen hava saldırısı Türk askeri birliğine büyük kayıp verdirdi...
"Karanlık" ve "karambol" diyoruz çünkü,
The Guardian gazetesi de, Türk yetkililerin Suriye rejimini suçladığını, ancak 33 askerin şehit düştüğü saldırının Rus hava kuvvetleri tarafından düzenlendiği iddiasına yer verdi...
Rus yetkililer bir yandan iddiayı yalanladı, diğer yandan da Rus siyasetçi Vladimir Dzhabarov, "İdlib politikasının sonuçları Ankara için ağır olur" diyerek tehditler savurdu...
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise Suriye'deki teröristlerle hiçbir şekilde uzlaşma yapılmayacağını söyledi...
İdlib'deki saldırının ayrıntıları ise çok vahim; Suriye ya da Rusya'ya ait olduğu iddia edilen uçaklar, önce İdlib yakınlarındaki Cebel El Zaviye'de TSK'ya ait gözlem noktasını ve 65. Piyade taburunu bombalamış, sonra da tahliye için gelen ambulansların da bulunduğu konvoyu hedef almış...
Devletin asıl teyakkuzu!...
Evet; milyonlarca insanı kahreden İdlib'deki son saldırı, Türkiye'de infial yaratırken, dünyayı da diken üstünde tutmaya devam ediyor...
Çünkü "Arap Baharı"nın en ateşli coğrafyası haline getirilen Suriye yüzünden bölge büyük bir savaşın eşiğine sürükleniyor... Son gelişmeler de kaygı verici;
Çocukları Suriye'deki çatışma alanlarında olan binlerce aile, elleri yüreklerinde sağlıklı haber almak için sabahlara kadar çırpınırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Beştepe'de yaptığı güvenlik toplantısının 6 saatten fazla sürmesi İdlib'deki saldırının daha öncekilere benzemeyen "karanlık" bir tezgah olduğu iddiasını öne çıkardı!..
Türkiye, İdlib'deki alçak saldırının ardından strateji geliştirmeye çalışıyor...
Adana'da bulunan İncirlik Hava Üssü'nde hareketlilik yaşanırken, çeşitli illerden Suriye sınırına sevk edilen askeri araç ve komando birlikleri Kilis'e ulaştı...
Çünkü Rusya basınında, kendilerine ait bir uçağın hedef alındığı iddiaları paylaşılırken,
Rusya Federasyon Konseyi'nin Dışişleri Komitesi Başkan Yardımcısı Vladimir Cabarov, "Rus ve Türk askerleri arasında çok ciddi ve tehlikeli bir çatışma yaşanabilir" dedi...
Bu açıklamanın ardından Rus Donanması, seyir füzeleri bulunan iki fırkateynin Suriye kıyılarına gönderildiğini açıkladı...
Türkiye'nin, "açık kapı politikası" uygulayacağını duyurmasının ardından ise sınırlar karıştı, Avrupa teyakkuz halinde...
Göçmenler Avrupa ülkelerine gitmek için Edirne'ye akın ederken, Yunanistan sınıra asker yığdı...
NATO acil toplanırken, tüm bunlar Suriye'deki gerginliğin büyüyerek devam edeceğinin görünen işaretleri...
O halde, bu köşede defalarca vurguladığımız bazı gerçeklere bir kez daha dikkat çekmek zorundayız;
"Arap Baharı" planında Suriye'de sert kayaya toslayan Amerika ve destekçilerinin petrol savaşında, ne yazık ki Türkiye hem askeri hem de ekonomik olarak yaralanmaya devam ediyor...
Yani; başkalarının savaşında ne yazık ki Türk askerleri şehit oluyor, anaların yüreği yanıyor, ülkedeki infial de büyüyor...
Tüm bu gerçekler, Suriye'deki çıkmazın artık AKP iktidarının yanlış diploması çabalarının sonuçları olmaktan çıkarılması gerektiğini de ortaya koyuyor...
Ve kanlı çıkmazdan kurtulmak için Türkiye Cumhuriyeti'nin, muhalefetin de katılımıyla bir "devlet politikası" üzerinden strateji geliştirmesi, ülkenin jeopolitik konumu ve çıkarları açısından kaçınılmaz görünüyor...
Bir kez daha vurgulamaktan kaçınmayacağız;
33 askerin alçakça şehit edilmesi de gösterdi ki, Suriye politikası giderek daha büyük bir kargaşaya dönüşüyor... Yol yakınken uyanmalı ve en doğru strateji uygulanmalı...