Casus mu? Cisim mi?
İHA denince "İhlas Haber Ajansı"nın kısaltmasını bilen gazetecilerimizle, televizyon seyircilerinin büyük çoğunluğu "İHA"nın aynı zamanda "İnsansız Hava Aracı" anlamına geldiğini öğrenene kadar göbeği çatladı. Geçtiğimiz gün Kilis ilimize bağlı bir köyümüzün Suriye'ye sınırına yakın bölgesinde düşürülen İHA, yıllarca aynı yatağı paylaştıktan sonra "düşman kardeş" olan medyamızın kahir ekseriyetini de iki böldü. Gazete manşetleri, televizyonların haber bültenlerinde flash haber İHA... Duyan gören sınır devriyesindeki F16 uçaklarının düşman uçağını vurup büyük zafer kazandığını zannedecek. İlk etapta akla gelende bu olmuyor değil. Ne de olsa Genelkurmay Başkanlığından "Son dakika" açıklaması yapıldı. "Sınır ihlalinde bulunan İHA uluslar arası angajman kuralları çerçevesinde üç kez uyarıldıktan sonra, uçaklarımız tarafından vurularak düşürüldü" haberini kamuoyu paylaştı ya!.. İHA denilen 1,5 m boyunda el ile havalandırılan aletin özelliği üzerinde yüksek çözünürlüklü kamera bulunması. Bir nevi gözetleme kulesi. Teknoloji bu gözlemi anında istihbarat karargahına yansıtıyor. Bu günlerde akıllı 2 üniversite öğrencisinin araba garajında yapıp uçurmayı başardığı bu aletlerden edinebilmek için İsrail'in kapısında bizim hariciyeciler az yalvarmadı. Parasını peşin verdiğimiz halde İsrail uzun yıllar vermedi. Verdiklerinin görüntülerini de önce kendileri kaydedip işine gelenleri sonra bizimkilere yolladılar.
TOBB, ODTÜ, Başkent, Bilkent ve Hacettepe Üniversitesi öğretim üyeleri ve öğrencilerini geliştirip, ASELSAN'a önerdiği yüzde yüz Türk Malı bu cihazların halen seri üretimine geçilmiş değil. Prototiplerinin uçurulduğunu, TSK envanterinde ASELSAN yapımlarının olduğunu biliyoruz. Lakin görüntüler uydu aracılığı ile alındığı için başta ABD ve İsrail olmak üzere üçüncü ülkelerin de görüntülere ulaşabilme ihtimali var. Sözü uzatmadan düşürülen İHA'nın bir F16 uçağının tekerleri kadar bile olmadığını vurgulamış olalım. Yani F16 vursa parçası un ufak olurdu. Bunu büyük zafer gibi yansıtmanın anlamı yok. Fakat "Cisim" diyerek konuyu iyice basitleştirmek de iyi niyetli değil. Sonuçta cisim değil resmen "casus"tur. Sonuç olarak hükümet yalakalarının "Rus yapımı İHA düşürüldü" övünmeleri ile her yönleriyle Amerikan ajanları olduğu ortaya çıkanların "Cisim" küçümsemeleri de yanlış!..
Asıl tartışılması gereken bu İHA'ların Türkiye sınırlarına yakın ya da içinde uçuşlarıdır. Ki Dağlıca'ya yapılan PKK saldırıları öncesinde bu İHA'lar defalarca, günlerce, gece-gündüz Dağlıca üzerinde uçmuştur. Dahası Dağlıca Tabur Komutanı bu cismin kime ait olduğunu, sorup düşürmek için emir istemiş fakat Ankara'dan onay çıkmamıştır. Dağlıca'ya PKK bir defa değil resmi kayıtlara göre 8 defa saldırmıştır. Ve çoğunluğunda Mehmetçiklerimiz şehid olmuştur. Dağlıca üzerinde uçan İHA'ların Amerikan menşeyli olduğunu AKP hükümeti dostluk ve müttefiklik (!) adına kabul etmese de TSK'nın rütbesiz erinden, generaline kadar tüm personeli bilir. Suriye sınırında "angajman kuralları" sebebi ile vurulup düşürülen İHA'lar niçin Dağlıca'da, Hakkari'de, Şırnak ve Cizre'de vurulmaz anlayan var ise beri gelsin. Türkiye seçim telaşında, yasamanın merkezi TBMM kapalı vaziyette. TBMM de soru önergesi hazırlayıp soracak vekil olmadığına göre vatandaş olarak bilgi edinme yasası çerçevesinde ki ve gazetecelik görevimizi yerine getirip; bu sütunlardan soralım da Milli Savunma Bakanı cevap versin: "Türkiye hava sahasını son bir yılda kaç İHA hangi tarihlerde ihlal etmiştir? Bunlardan kaç tanesi angajman kuralları gereğince vurulmuştur? TSK'da kaç tane Amerikan-İsrail yapımı İHA vardır. Kaç tane yerli malı İHA vardır. Son bir yılda kaç uçuş yapmışlardır?"
Cevap gelebilme ihtimali zayıf gelirse mutlaka buradan paylaşmak umuduyla sevgi ile kalın..