Canımız PKK'ya mı emanet!..
Polis memuru Muhammet Acar... Van'ın İpekyolu ilçesindeki polis merkezine yönelik bombalı saldırıda yaralandı. Olay anında 1 polis ve 2 vatandaş şehit düşmüştü. Bölgede 2 tam teçhizatlı hastane vardı. Birincisi Van Eğitim ve Araştırma Hastanesi diğeri ise İpekyol Eğitim Araştırma Hastanesi'ydi. Bu iki kurum yerine özel bir hastaneye götürüldü. Kol ve bacağında kırıklar olduğu belirtiliyordu.
Ertesi gün bölgeye gelen İçişleri Bakanı Efkan Ala, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Sayan tarafından ziyaret edildi. Doktoru "Durumu gayet iyi, taburcu edeceğiz" açıklaması yapmış, onlarca kişinin doluştuğu odadan basına bu görüntüler servis edilmişti. Ancak o ziyaretin sabahında Acar'ın şehadet haberi geldi.
Peki nasıl olmuştu da gayet sağlıklı görünen polis memuru bir anda hayatını kaybetmişti?
Görüştüğüm sağlık uzmanı görüntüler üzerinden değerlendirmelerde bulundu: "Görüntülere göre hasta, özel bir hastanede ve herkesin girebileceği bir odada tutuluyor. Böyle bir hastanın mutlaka yoğun bakımda olması gerekir. Çünkü kırıklara yapılan ilk müdahalelerden sonra bazı riskler ortaya çıkar. Örneğin kırığın olduğu bölgede damarlara karışacak yağ dokusu, beyne, kalbe ve ciğere nüfuz ederek pulmoner emboli adını verdiğimiz duruma sebebiyet verir. Polis memurunun ölümü de çok büyük ihtimalle bu durumdan kaynaklı. Ayrıca yoğun bakım odasına herkes alınmaz, alındığı durumlarda önlük ve bone takılır. Ancak görüntülere baktığımızda herkes sivil. Burada çok ciddi bir sağlık zafiyeti söz konusu."
Polis memuru neden tam teçhizat ve donanımlı hastaneler yerine özel bir hastanedeydi?
Yaralanma durumu dikkate alındığında yoğun bakımda tutulması ve steril şartlarda ziyaretçi alınması gerekirken neden buna uyulmadı?
Bu sorular cevaplanmayı bekliyor.
Van'daki hemşire skandalı!
20 Ağustos 2016 tarihinde, yine Van'da askeri aracın geçişi sırasında PKK bombası patladı. 2'si ağır, 5 asker yaralandı. Yoldan geçen minibüsün içindeki bir vatandaş da hayatını kaybetti.
Yaralı askerler, Yüzüncü Yıl Üniversitesi Tıp Fakültesi Dursun Odabaş Tıp Merkezi'ne kaldırıldı. Askerlere ilk müdahaleler yapılırken, sürekli odaya girip çıkan bir hemşire, güvenlik mensubunun dikkati sayesinde hemen gözaltına alındı. Mehmetçiği zehirlemeye çalıştığı yolunda iddialar var.
Asıl ilginç olan Türk Hemşireler Birliği ve Sağlık Emekçileri Sendikası Van Sorumlusu olan A.B. isimli hemşirenin açık bir PKK sempatizanı olması. Sosyal medya profilinde PKK'lı teröristleri kahraman olarak gösteriyor. Tüm bunlara rağmen devletin hastanesinde kadrolu olarak çalışıyor!
KPSS'den belirli bir puan aldıktan sonra, hiçbir güvenlik soruşturması yapılmadan atanan sağlık personeli uygulamasının sonuçlarıdır bunlar. Bu konuda Sağlık Bakanlığı'nın süratle harekete geçmesi gerekiyor.
Tıp fakültelerindeki PKK yapılanması
Bölücü başı Abdullah Öcalan'ın sağlık koşullarıyla ilgili neredeyse ayda bir açıklama yapan, PKK'yı "terör örgütü" olarak tanımlamayan Türk Tabipleri Birliği (TTB), tıp fakülteleriyle yakından ilgileniyor. Kendisine bağlı oluşturduğu "Tıp Meclisleri" var. Öğrenci konseyleri gibi seçimler yapılarak oluşturulan meclisler, TTB'ye bağlı faaliyetler yürütüyor. Öğrencilere burs, eğitim vb.. gibi programlar uygulanıyor. Ancak bu meclislerin %80'e yakınının PKK'ya yakın kişilerden oluştuğu iddia ediliyor. Bu oluşumlar üzerinden kendilerine yakın öğrenciler tamamen örgüt adına hareket eden doktorlara dönüşebiliyor!
Asker hastanelerinin kapatılması
Uzmanlar, FETÖ'den dolayı asker hastanelerinin kapatılmasının son derece tehlikeli sonuçları olabileceğine dikkat çekiyorlar. Çünkü FETÖ'de olduğu gibi kimin PKK adına çalıştığını bilmek çok zor. Yıllardır kadrolaşmalarına göz yumuldu. Van'daki hemşire örneğinde olduğu gibi güvenlik güçlerimizi kimlere teslim ettiğimizi görüyoruz!
Asker hastanelerinin kapatılması çözüm değil. Bu hastaneler, süratle, devrimsel kararlarla yenilenip, vatansever kadrolarla hizmete açılmalı.
Hastanelerde sebebi meçhul şehadet haberlerine alışamayız, alışmamalıyız!
