"Çanakkale geçilmez!"
Bugün, Çanakkale Zaferinin 104. yılını idrak ediyoruz.
Tabii ki, özellikle Çanakkale'de "Şanlı ve Muhteşem" bir gün yaşanması arzu ediliyor.
Çanakkale'nin geçilmediğini bütün cihan biliyor.
Şu veya bu şekilde geçmeye yeltenenlerin perişan durumu tarihin sayfalarına sığmıyor.
Ne var ki, ülkenin üstünde yine "kara bulutlar" dolaşıyor.
Çanakkale'yi destroyerle, silahlarla geçmek isteyen zihniyet şimdi örtülü planlarla, pergelle-cetvelle, kriptolarla aziz vatanın şehit kanıyla yıkanmış topraklarına göz dikiyor.
Çanakkale, Türk'ün ateşle imtihanları arasında müstesna bir mevki alıyor.
Bu yüzden de; yediden yetmişe, her Türk'e Çanakkale ruhunu unutturmamak ve benliğine defalarca yerleştirmek gerekiyor.
Özellikle, televizyonlara, gazetelere, yazarlara, çizerlere kısacası Türk medya dünyasına yine büyük görevler düşüyor.
Ne yazık ki "ihmal" edilen bu "millî" ve "ulvi" göreve yine "Çılgın bir Türk"ün kitabıyla sahip çıktığı, anılardan silinmiyor.
Çanakkale Zaferi'nden bu yana, geçen uzun yıllara rağmen, ne yazık ki hâlâ Türk Milleti'nin imanının gücünü sınamaya kalkışanlar bulunuyor.
Oysa, Türk Milleti'nin şanlı tarihinde, o kadar Çanakkale destanları var ki, bunlardan ders almayan gafiller, boşu boşuna oyalanıyor.
Unutulmamalıdır ki, "tarihin en eski milletlerinden biri, bir daha uyumamak, benliğini unutmamak, kandırılmamak sömürülmemek üzere direniyor."
Gerçekten de "Çanakkale geçilmez"
Geçilmediğini de bütün "cihan" biliyor.
Şu veya bu şekilde geçmeye yeltenenlerin perişan durumu daima sergileniyor...
Ve "Çanakkale Destanı"nda bir Türk zabitinin profili devleşerek "geçmeye" çalışanlara her seferinde "dur" diyor.
Aslında, seçim havasına, "Hırçın" bir şekilde girildiği bu günlerde, Çanakkale Zaferi'ne daha da önem verilmesi beklenti oluyor.
Ne var ki, yediden yetmişe, her Türk'e Çanakkale ruhunu defalarca yerleştirmek gerekiyor...
Kendini dünyanın jandarması sayan ABD'nin "tehlikeli" olduğu kadar "şer" olan "Genişletilmiş Büyük Orta Doğu Projesi" Türkiye'yi de doğrudan doğruya veya "dolaylı" tehdit ederken, aslında "Şu Çılgın Türkler"in büyük bir "Diriliş"e ihtiyaçları olduğunu, her sağduyu sahibi vatandaşı her vatanını seven, en azından hissediyor hatta kabul görüyor.
104 yıl önce şehit olunarak Çanakkale'den bir çakıl verilmezken şimdi Suriye'de toprağımız hem de teröristlere neredeyse peşkeş çekiliyor.
Çanakkale, Türk'ün ateşle imtihanları arasında yer alıyor.
Oysa, 1 asır önce gösterilen fedakârlık, elde edilen şehitlik ve gazilik payelerinin üstünde gezinen "kara bulutlar"ın hiçbir Türk'ü yıldırmaması icap ediyor.
Fatihalar gönderdiğimiz Çanakkale şehitlerinin ruhunu zedeleyenler, acaba ne düşünüyor.