Camilerimizi yeşilin en pis tonlarına boyayanlar okusunlar bu kitabı
Çocukken bize de öyle telkin ederlerdi, kırmızı alevi simgelermiş, cehennem rengiymiş, yeşilse cennet rengi. Hani kabak cennet taamıdır diye bir safsata vardır ya, bu da onun gibi işte. “Yeşil tuttum bir Allah” der, sarılırdık bir yeşil dala, yaprağa, Bayburt deyimiyle “Cıllınp Cennete” gideceğimizi sanırdık.
Aklımız erince başladık sorgulara: “Yahu iyi de lanetli mi öbür renkler, onları da Allah yaratmamış mı?”
Minare minberinin sıvama yağlı boya ile yeşile boyandığını ise ilk kez Erzurum’un Narman İlçesinde görmüştüm. Caminin marangoz asıllı müezzini Şevki Usta yapmıştı bu yeşil gayretkeşliğini.
O gün bugündür, bu yeşile boyama aşkı artarak devam etti. Artık büyük şehirlerimizde bile, tarihi camilerin dışında tüm camiler yeşil boyalı neredeyse.
Yeşilin de en zevksiz, en pis tonları ile.
Tam bir ilkellik ve estetik yoksunluğu.
Elimde araştırma-inceleme türü güzel bir kitap var. Yılmaz Can ve Recep Gün adlı ilahiyatçı iki akademisyen yazmışlar. Kayıhan Yayınları arasından çıkan 416 sayfalık bu kitabın adı “Ana Hatlarıyla Türk İslâm Sanatları ve Estetiği”.
Kitabın 31. sayfasında “İslâm mantığında sanat, güzellik kulvarında adım adım Mutlak Güzele yani Allah’a yaklaşmaktır” deniyor.
Tasvir ve heykel yasağının günümüzde bir hükmü kalmadığı ifade ediliyor.
Türk-İslâm Sanatları, mimariden başlamak üzere doyurucu bilgilerle okura aktarılıyor. Mimari bölümü tam 152 sayfa. Hiçbir sayfada, hiçbir İslâmi dönemde, hiçbir cami duvarı ya da minaresinin bugünkü biçimde yeşile boyandığı görülmüyor.
Sanat Tarihi ve estetik fukarası tüm Yeşilci Hocalara bu eseri hararetle tavsiye ediyorum. Okusun, kurtulsunlar bu yeşil cehaletten.
Başlangıcından Roma Devrine Kadar Kars Tarihi
Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyesi Ersin Hakan, memleketi Kars’ın ayrıntılı tarihini yazmaya cehdetmiş ve ilk bölümü kitap olarak görücüye çıkarmış.
Tarih öncesi ve ilkçağda Kars’ı, kaya resimleri, arkeolojik buluntular ve kalıntılar yoluyla mercek altına alarak incelemiş Ersin Bey. Sıradan okuru sıkabilir biraz, ama iyi ve övgüye değer bir çalışma.
Kitabın ilk bölümünde, Kars adının kaynağı üzerinde duruluyor, Kars Bölgesi coğrafi özellikleri ile de anlatılıyor genişçe. Sonra “Öteki Karslar” a değiniliyor. “Öteki Karslar” , bayağı çok, ülkemizde çeşitli illere bağlı 11 köyün adı Kars. Kars ayrıca, Türkistan’da bir suyun, Dağıstan’da bir köyün, Ural Irmağı dolayında bir gölün de ismi. Ve 20. yüzyılda Britanya ve Kanada’da birer yerleşim yerine Kars adı verilmiş.
Ersin Bey, Ermenilerin Urartu soyundan olmadıklarını da kesin bulgu ve bilgilerle kanıtlıyor.
Bu kitabı ersinhakan@hotmail.com mailto:ersinhakan@hotmail.com adresinden isteyebilirsiniz.
Uyan Türk Destanı ve Sıla Boyutu
Yusuf Bilge’nin Bilgeoğuz Yayınları arasından çıkan iki şiir kitabı.
Kadim tarzda da yazmış Bilge, serbest de... İmgeler yeterince ve yerli yerince. Söyleyiş belgin, ışıklı, yiğitçe ve çekici... Su içtiği bulaklar hep bizim coğrafyalardan. Bu durum ve duruş; şairi Türkçeci ve Türkçü kılıyor, bize bakıp, bizi görüp, bize gösteriyor alımlıca ve güzelce.
“Düşer düşmez yakaladım/İnce dalın katresini/Bir kâğıt mendile yazdım/Gözyaşı hikâyesini” diyor Şair.
Biz de nice böyle hikâyelere diyoruz.