Buzdolabının arkası
Kuleli’den sınıf arkadaşlarımın da bulunduğu İzmir Şirinyer Askeri Cezaevi notlarıma devam ediyorum. GATA’da üroloji uzmanı Prof. Dr. Temuçin Şenkul iddianamenin eşyanın tabiatına aykırı olduğunu belirtiyor. Hekim gözüyle 23 yaşındaki askerlik hastası Narin için “büyük ihtimal şizofreni” diyor. Aklıma hemen Ümraniye davasındaki Fatma Cengiz geliyor. Öyle ya Fatma da Genel Kurmay Başkanı ile görüştüğünü söyleyip cezai ehliyeti olmayan İbrahim Şahin’i kandırmıştı. Ne hikmetse telefonunda kontörü bile yoktu.
Dönelim Temuçin Şenkul’a. Hakkında HSYK tarafından soruşturma açılan savcının iddiasına göre Şenkul GATA’daki yapılanmanın sorumlusu ve beş kişinin lideri. Bu beş kişiden üçü iki yıl önce emekli olmuş. Ancak emekli olan üç kişinin ifadesi bile alınmamış. Nasıl olsa tasfiye edildiler GATA’dan gittiler diye tabi. Geri kalan ikisi zaten tutuklu. 23 yaşında şizofren bir kızın emrinde amiraller ve albaylar var. Üstelik bu kız kimseye de maddi katkı sağlamış değil. 100 liraya fahişelik yapan bir kadın örgütün iki numarası ama, bir numara olan Bilgin ile hiç bağlantısı yok. Bunca zaman takipte telefon internet vs. hiç karşılaşmamış bile. Temuçin hoca isyanda. Asıl yapılanmanın bu tezgahı kuranlar olduğunu ve sahtecilik ve itibarsızlık operasyonuyla istifa ve ayrılmaya zorlandıklarını düşünüyor.
Gelelim Narin’e. Malum gazetelerde yayınlanan üniformalı fotoğraflar zaten kızın internetteki sosyal paylaşım sitesinde var. Yani ele geçmiş değil. İnternetten alınıp kullanılmış. Üstelik kızdan ele geçirildiği söylenen belgelerde kendi evinde bulunmuyor. Polis görme engelli babasının evinden sonra üst kattaki kız kardeşinin evini arıyor, mutfak dolabının üstünde buluyor poşeti ve engelleri aşanlar derneğinin başkanı olan baba Atilla Korkmaz’a imzalatıyor. Adamcağız “ben görmüyorum ne yazıyor, ne var o torbada?” dese de imzalatılıyor. O sırada CMK’ya göre ne avukat var. Ne muhtar ne de bir komşu. “Tutanağı kör baba gördü” durumuna sakın gülmeyin.
Ailesini yakından tanıdığım deniz üsteğmen Onur Süer film yıldızlarının kıskandıracak kadar yakışıklı. Genç kızların âşık olmaması mümkün değil. Görevinde çok başarılı ve bekâr. Üsteğmen ama sözde örgütün yöneticisi. Öyle ki albaylara amirallere emir veriyor. Bana göre asıl suçu ünlü Savarona yatındaki fuhuş operasyonuna katılması. Bu suç sadece onurun değil. İçindeki Kazakistan diplomatları ve bazı iş adamlarının bulunduğu Atatürk’ün yatında 20’ye yakın eskort bayanla fuhuş yapıldığı haberlerini hatırlarsınız.Bu operasyona katılan Onur’la beraber jandarma subayları merkez komutanlığındaki piyade subayları da tutuklu. Bir nevi intikam yani.
Polisin sözde delilleri bulduğu yer, hep boş bekâr evleri. Ne lojmanda ne iş yerinde bulunan bir şey yok. Aramaları yapanlar çok eğitimli. Direkt buzdolabının arkasına yöneliyorlar. Üstelik bu buzdolabı arkası filmi üç kez vizyona giriyor. Üç yıl önce Gölcük’te bekar teğmenlerin evlerini basan polis buzdolabının arkasında tabanca mermileri, cd’ler ve PKK’nın kitaplarını bulmuştu ya. Arkasından amirallere suikast davasında yine buzdolabının arkasında üç satırlık suikast notu yakalamışlardı. Her birinin zeka seviyesi normalin üzerindeki teğmenler üç satırlık notu unutmamak için kağıda yazıyor. Ama adli tıpta el yazıları uyuşmuyor.
Yine devletin ruhsatlı tabanca ve mermi verdiği teğmenler yasa dışı mermi bulunduruyor ama ortada silah yok. Ümraniye’den Poyraz Köy’e kadar bütün davalarda ne tabanca ve ne tüfek var. Çünkü tabanca ve tüfeğin seri numarası vardır. Ya bomba konuyor ya mermi. Seri numarası kaynağı bilinmez de o yüzden.
Bu pilav daha çok su kaldırır. Sahteciliklerin izini sürmeye devam edeceğim.