"Buzdağının altı"ndaki karanlık!!!
15 Temmuz 2016'daki "darbe" girişimine "kontrollü" ya da "düzmece" diyenler kendilerini yargı önünde bulurken, AKP iktidarının Fethullahçılarla mücadelesinde, "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" dedirten öylesine ilginç olaylar yaşanıyor ki; hem atamalar, hem halen görevde olanlar ve hem de operasyonlara hedef olanların konumu, FETÖ ile mücadeledeki tartışmaları daha da derinleştiriyor...
15 Temmuz "darbe" girişiminin ardından AKP ile Fethullahçılar arasındaki savaş kızışırken, cemaatin hem mürit yapısı hem de ekonomik örgütlenmesi çok büyük darbeler aldı...
4 yıldır cemaati yok etmek için sürdürülen operasyonlar 2016'da öylesine zirve yapmıştı ki,
dönemin Başbakan Yardımcısı Nurettin Canikli, gelişmeleri, "buzdağının görünen yüzü" olarak nitelendirmişti...
Bu ilginç açıklama en az 500 bin kişinin devletten ve iş dünyasından bertaraf edildiği FETÖ operasyonlarının çok daha derinlere uzanacağını ve madalyonun diğer yüzünde ürkütücü bir yapının halen faaliyette olduğu anlamına da geliyordu...
FETÖ'nün son aylarda canlandırmaya çalıştığı "ışık evleri"ne yönelik operasyonlarla deşifre olan yeni yapı, "buzdağının altındaki" örgütlenmelere de müdahale edildiğine vurgu yapıyor...
Ancak "buzdağının altı"na operasyonlar yapılırken, madalyonun diğer yüzünde acaba neler oluyor?..
Cemaat gölgesi ve atamalar!..
Cemaate yönelik mücadele 4 yıldır devam ederken Türkiye'nin dört bir yanında neredeyse her gün 50 ile 200 arasındaki insan gözaltına alınıyor ve bunların büyük bölümü de tutuklanıyor....
Hem kamuda hem de sivil kesimde sürdürülen operasyonlarda şu ana kadar 50 binden fazla mürit tutuklanmasına rağmen, cemaatin halen hem iş dünyası hem de kamudaki yapısının tamamen çözülememiş olması şaşkınlık ve kuşku da yaratıyor...
Şaşkınlık, 4 yılı aşkın süren operasyonlara rağmen bir cemaatin devlette ve iş dünyasından nasıl bu kadar etkili olabildiği konusunu ısrarla öne çıkartıyor....
Ancak bir taraftan operasyon yapılırken diğer tarafından da, üzerlerinde cemaat gölgesi olanların devletteki makamlara atanmasıyla ilgili kuşkular kamuoyunda çok dikkat çekiyor ve büyük şaşkınlık yaratıyor...
İşte bu kuşkuları daha da derinleştiren atama haberlerinden bazıları gazetelere aynen şöyle yansımıştı;
"- Hollanda ile normalleşme kararının ardından Lahey Büyükelçiliğine 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında tutuklanan Tümgeneral Mehmet Dişli'nin ağabeyi Şaban Dişli atandı...
- FETÖ'nün eski dernek yöneticisi Ali Erbaş, Diyanet İşleri Başkanlığı'na atandı...
- Zaman Gazetesi'nin eski ortağı olan, FETÖ elebaşı ile Pensilvanya'da görüştüğü bilinen Fettah Tamince, Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı'nın yönetim kurulu üyeliğine atandı.
- Sermaye Piyasası Kurulu'na (SPK) ilişkin atama kararı Resmi Gazete'de yayımlandı. Yeni başkan FETÖ'den el konulan ve TMSF'ye devredilen Bank Asya'da daha önce 16 sene görev yapan Ali Fuat Taşkesenlioğlu oldu.
- 2012 yılında Pensilvanya'da Fethullah Gülen ile görüşen eski AKP'li vekil Afif Demirkıran Turkcell'e atanırken, 20 bin Euro maaş alacağı belirtildi..."
AKP'nin, cemaate yönelik operasyonlara gölge düşürdüğüne dikkat çekilen bu atamaların ardında hangi pazarlık var, kim- hangi gerekçeyle buna onay verdi, kamuoyu elbette tartışıyor ve tartışmaya da devam edecek...
Çünkü sadece birkaçına dikkat çektiğimiz bu tartışmalı atamalar FETÖ'ye yönelik operasyonların sınırı ve ölçüsüyle ilgili de kafa karıştırıyor....
Bunların yanısıra, son dönemde devlette şaşkınlık yaratan öylesine ilginç olaylar ortaya çıkıyor ki, işte şu soru da ısrarla zihinleri tırmalıyor;
"FETÖ ile mücadelede neler oluyor?.."
FETÖ, operasyon, çelişki!..
Türkiye'de Fethullahçılara yönelik operasyonlar özellikle son bir yıl içerisinde sıradan hale geldi...
Artık emniyet, TSK ve bürokrasi içerisinde müritlerin yakalanmasıyla ilgili haberler manşetlere çıkmıyor...
Hata AKP'lilerin "buzdağının altı" diye nitelendirdiği o yapının tahmin edilenden çok daha derinlere kadar nüfuz etmiş olması bile insanları şaşırtmıyor...
Ancak devletin en kritik birimlerinde son günlerde öylesine büyük operasyonlar var ki, FETÖ yapılanmasının akıllara durgunluk verecek biçimde örgütlendiği ve ne tuhaf ki, kriptoların halen görevde olduğu gerçeğini de su yüzüne çıkartıyor...
Ege Ordu Komutanı Korgeneral Ali Sivri'nin emir subaylığını yürüten binbaşı Fevzi Öztürk'ün geçen ay FETÖ'den yakalanması şok etkisi yaratmıştı...
İşte yandaş medyaya yeni yansıdı; Bir yıl önce hava kuvvetlerinde göreve başlayan P.Ö. adlı teğmenin bile FETÖ'cü çıkması, "bunlar görevi atanırken soruşturulmuyor mu" sorusunu öne çıkardı...
Dün yapılan bir operasyon ise TSK'nın en kritik birimlerinden Genelkurmay İstihbarat'ında şaşkınlık yarattı!..
Sıkı durun, çünkü istiharatın başındaki Tümgeneral Ali Serin'in emir astsubayı M.K. da FETÖ'cü çıkmış!!!
Geçen hafta 20 bin subayın FETÖ nedeniyle TSK'dan ihraç edildiğini açıklayan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, cemaate yönelik operasyonları yapan istihbarat kurumunun en kritik yerinde bir FETÖ'cünün yakalanmış olmasına şaşırdı mı acaba?..
Meselenin özetine gelelim; AKP'liler, 15 Temmuz "darbe" girişimine "düzmece" ya da "kontrollü" diyenlere istedikleri kadar tepki göstersinler ama kuşkuyu da bizzat kendileri yaratıyorlar!..
Çünkü bir yandan adı cemaate karışanların devlette önemli görevlere getirilmesi, diğer yandan da devletin en kritik merkezlerinde halen FETÖ'cülerin yakalanması arasındaki derin çelişki, şüphe yaratmaya devam edecek...
O halde söyler misiniz; AKP'lilerin dört yıl önce "buzdağının altı" diye tarif ettikleri derinliklerde (aslında) neler yaşanıyor?..