Büyüme ve cari açık çıkmazı

2021 yılı birinci çeyrek (Ocak-Şubat-Mart) Gayri Safi Yurt İçi Hasıla''da (GSYH) büyüme oranı yüzde 7.0 oldu. Ortalama nüfus artış hızı binde 5,5 olduğuna göre; Fert Başına GSYH''da büyüme yüzde 6,4 oldu. Dolar olarak ilk çeyrek global GSYH 188,65 Dolar ve Yıllık GYSH 728,5 dolar oldu.

Genel trend dünyada 2020 daralmanın arkasından 2021''de büyümenin devam edeceği yönündedir. Mamafih 2021 ilk çeyrekte Çin yüzde 18,3 ve ABD ise yüzde 6,4 oranında büyümüştür.

1- İlk çeyrek büyümeyi, tüketim harcamaları, yatırım harcamaları ve ihracat pozitif etkilemiştir. Hane halkı tüketim harcamalarında artış yüzde 7,4, yatırımlarda artış 11,4 ve ihracatta artış yüzde 3,3 olmuştur. (Aşağıdaki tablo.)

2- Birinci çeyrek sanayi sektöründe büyüme 11,7 oldu. Sanayi sektöründe büyüme ile birlikte istihdamın artması gerekiyordu. Ama aynı çeyrekte istihdamda bir artış olmadı. Bunun nedeni, üretimde ithal girdi payının yüksek olmasıdır. İthal girdi payı yüksek olduğu için, üretim artışı daha düşük istihdam artışı yaratıyor. Türkiye şartlarında üretim artışı kapasite kullanım oranında artış veya ek çalışma saatleri ile gerçekleşiyor. Bu durumda büyüme istihdam yaratamıyor.

3 - İnşaat sektöründe büyüme daha düşük kaldı ve yüzde 2,8 oldu. Nedeni siyasi iktidar inşaat sektörünü rant alanı olarak kullanmasıdır. Sektörün piyasa ile ilgisi kesildi. Sektörde büyüme trendi piyasa arz ve talebine göre değil, siyasi iktidarın popülizm politikalarına ve günlük kararlarına göre değişiyor. Söz gelimi, iktidar TOKİ''nin konut stoklarını eritmek için veya seçim arifesinde, kamu bankalarını enflasyonun altında konut kredisi vermeye zorluyor. Bu nedenle inşaat sektöründe büyüme aşırı zikzaklı bir trendde oluyor.

4. Türkiye''de büyüme sürdürülemez... Zira cari açıkla büyüyoruz.

2021 ilk çeyrek cari açık 7,769 milyar dolar oldu. Böyle giderse 2021 yıllık cari açık 31 milyar dolar olur. Cari açığın nedeni, yukarıda söylediğim gibi, üretimde ithal girdi payının yüksek olmasıdır. Büyüme ithalatı da artırıyor. İthal edemezsek üretim yapamayız ve büyüme olmaz. Doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişi de olmadığından ithalatın finansmanı dış borçlanmayla gerçekleşiyor.

Ayrıca iç talep artışı da, yerli ve yabancı yatırım hacminin düşmesi nedeni ile içeriden karşılanamıyor ve tüketim mallarının da ithalatı artıyor. Hükümet tüketim malı ithalat artışına seyirci kalıyor. Zira bu uygulama Osmanlı İmparatorluğu''nun her ne olursa olsun kıtlığı önlemek için uyguladığı İAŞE (provizyonizm) ilkesine benziyor. (Bakınız; Mehmet Genç-Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi)

Cari açıkla büyümenin iki negatif etkisi var;

Birisi dış borçların artmasıdır... Bu durum Türkiye''nin dış borç riskini artırıyor. Çünkü cari açıktan dolayı ödeme kapasitemiz düşüktür. Sonuçta Türkiye''nin dış borçlarının iflas risk primi artıyor ve daha pahalı borçlanmak zorunda kalıyoruz.

İkincisi, bugünkü büyümemin potansiyel büyümeyi düşürmesidir. Başka bir ifade ile cari açıkla büyüme sürdürülebilir bir büyüme olamaz. Zira cari açığın devamlı dış borçla kapatılması da sürdürülemez. Türkiye net dış borç ödeyen ülke konumuna gelince kaynak çıkışı olacak ve büyüme olumsuz etkilenecektir.

5- Büyümenin, istikrarsız, zikzaklı ve sürdürülemez olmasının bir nedeni de, plansız programsız, günübirlik ve popülist uygulamalardır. Günübirlik ve popülist uygulamalar, kaynak kullanımında etkinliği önler. Oysa ki sürdürülebilir büyümenin ilk şartı, ekonomide kaynakları etkin kullanmaktır. Bunun içindir ki Türkiye istikrarsız, zikzaklı büyüyor. (Aşağıdaki grafik.)

Nihayet, döviz sorunu yaşarsak ithalat girdiye bağımlı bir büyüme de sürdürülemez. Çünkü ithalat için dövize ihtiyaç var. Merkez Bankası rezervleri eksi 40 milyar dolardadır. TL güven kaybı ve döviz şokları, döviz talebini artırıyor. Yeni şoklar hem reel kurları artıracak ve ithalat finansmanını zora sokacak, hem de döviz kıtlığı yaratabilecektir. Bu durumda ithalat için döviz bulamayan üretici, üretim yapamayacak ve büyüme oranı düşecektir.

Yazarın Diğer Yazıları