Büyüme sürdürülebilir mi?
2021 üçüncü çeyrekte GSYH yüzde 7,4 oranında büyüdü. Büyüme kalkınmanın en önemli araçlarından birisidir. Bu nedenle önemlidir.
Dünya ile karşılaştırırsak; Üçüncü çeyrekte büyüme OECD ülkeleri ortalaması yüzde 4,4, AB ortalaması yüzde 3,9, Şili yüzde 17,3 ve Çin''de yüzde 4,9 oldu.
Dördüncü çeyrekte eksi büyüme olacak gibi duruyor. 2021 büyüme oranı da yine ancak yüzde 7 olur.
GSYH 2019 yılında yüzde 0,9 oranında büyüdü. 2019 yılında nüfus artış hızı binde 13,9 idi. Fert başına GSYH ise yüzde 1,1 oranında daraldı. 2020 yılında yüzde 1,8 büyüdü. 2020 yılında nüfus artış hızı binde 5,5 oldu. Yani 2020 fert başına büyüme yüzde 1,2 oldu. Bu sene yüzde 7 büyüme olursa, fert başına gelir binde 6,4 büyüyecek demektir.
Fert başına büyüme gelir artışını gösterdiği için kalkınma da daha önemli bir göstergedir.
Mesele büyümenin sürdürülebilir olmasıdır.
Üçüncü çeyrek büyümeye tüketim artışı 5,43 ve net ihracat 6,8 puan katkı yapmıştır.
İhracat artışında, kurlardaki artış etkili olmuştur. Üçüncü çeyrekte dolar/TL kuruna göre, TL ortalama yüzde 45 oranında daha düşük kaldı. Tüketim ve yatırım malı ithalatı düştü. Girdi ithalatı aynı kaldı. Bundan sonra tüketim malı ve yatırım malı ithalatı düşmez. Alt sınıra geldi. Ara malı ithalatı da devam edeceğine göre ihracat artışı aynı hızla devam etmez ve büyümeye etkisi azalır.
Üçüncü çeyrekte yatırımlar eksi yüzde 2,4 oranında geriledi. Yatırımlar, potansiyel büyümeyi etkiler. Son dört yıldır yatırım iştahı azaldı. Yatırımlar istikrarsız bir eğilim gösteriyor. Hukuki ve demokratik altyapı sağlanmazsa, güven sorunu çözülmezse, yatırımlardaki daralma önümüzdeki yıllarda da devam edecek ve potansiyel büyüme düşecektir.
Üçüncü Çeyrekte tarımda büyüme eksi 5,9 oldu. Bu durumda gıda arzında azalma, ithal gıda, gıda fiyatlarının artacağını ve TÜFE''yi de artıracağını gösteriyor.
IMF de Türkiye Ekonomisi 2021 büyüme tahminini yüzde 9 ve 2022 büyüme tahmini de yüzde 3,3 olarak açıklamıştı. Yani büyüme sürdürülebilir bir büyüme değildir.
Büyümede daha önemli bir mesele, topluma nasıl yansıdığıdır.
Toplum büyümeden eşit pay almıyor. Hiçbir ülkede gelir dağılımında mutlak eşitlik yoktur. Ama en azından toplum vicdanının kabul edebileceği adil bir gelir dağılımı olmalıdır.
Türkiye''de büyüme işsizlere yansımıyor. Atıl iş gücü 15-17 milyondur. Büyüme işsize ulaşmıyor. Ayrıca işçi ve memura da yansımıyor. Çünkü maaş ve ücret artışları ortalama TÜFE oranına göre yapılıyor. Gerçekte mutfak enflasyonu, yani işçi ve memurun enflasyonu daha yüksektir. Yani büyüme işçi ve memura da ulaşmıyor.
Bu sene pandemi yasakları kalktı. Ertelenen üretim ve talep büyümeyi hızlandırdı. 2022''de aynı ivmeyi bekleyemeyiz. Dahası erken seçim olmaz ise yatırım ortamının da iyileşmesini bekleyemeyiz.
Bu şartlarda büyüme halka yansımıyor. Ayrıca sürdürülmesi de mümkün görünmüyor.