Büyülü söz: Sivilleşme
15 Temmuz kanlı darbe girişiminin izleri halen duruyor. Daha kanı kurumadı şehitlerin. Binlerce tutuklu ve gözaltına rağmen darbeyi planlayan, uygulamaya koyanların tümüne erişilemedi, kriptolar halen görevde... Darbenin sebep ve sonuçları; sosyolojik, psikolojik, ekonomik sorgulaması yapılmadan; ''darbenin televolesine'' yapışıp kalanlar yine o sihirli kelimeyi sakız yaptılar: ''Sivilleşme Devrimi''... Ne büyülü sözdür bu ''Sivilleşme''. Ne de olsa FTÖ'nün henüz gerçek yüzü ortaya çıkmadan başlattığı ''Abant Platformu''nda ortaya atılmıştı bu sivilleşme safsatası. Sivil kelimesinin karşıtı sanki ''asker'' miş gibi oluşturulan algı tam gaz gidiyor. Asker resmi de, polis, hakim, amir, memur sivil mi?
Yeniçağ'da yıllar önce ''Abant'taki Darbe Senaryosu'' başlıklı yazımda belirttim. 2012 yılında Togan Yayınları'ndan çıkan ''Dijital Terör'' adlı kitabımda ''Abant Konsülü'' bölümünde tekrar ettim. 2004 yılında Süleymaniye'de askerlerimizin başına çuval geçirilmeden birkaç ay önce ''Abant Konsülü" olarak nitelendirdiğim toplantıdaki oturumun konusu ''Askeri Vesayet nasıl kırılır?'' dı... Nokta dergisinde sözde ''Darbe günlükleri''ni açıklayıp sonra da pide fırınında yaktığını iddia eden Alper Görmüş; Taraf gazetesindeki görevi esnasında şöyle yazmıştı: "'Askeri vesayet nasıl kırılır?' sorusuna cevap aranıyordu. Toplantının ''radikal demokrat'' atmosferi hepimizi etkilemişti, hepimiz biraz uçtuk. Aramızdan biri; belki de askeri vesayeti ortadan kaldırmanın yegane yolunun başarısız kalmış bir askeri darbe girişiminin ardından eski ve yeni darbecilerin derdest edilip yargılanmaları olduğunu ileri sürdü. Bunun gibi bir sürü fikir, temenni, öneri birbiriyle çarpıştı'' diyor... Alper Görmüş'ün ''radikal demokrat atmosfer'' deyimine dikkat çekmek istiyorum. Ve ''Hepimiz biraz uçtuk'' cümlesine... Atmosfer ha... Uçmak... Ne içtiler? falan demeyeceğim. Hipnoz seansı mı vardı? Yoksa Melih Gökçek'in iddiası gibi cinler mi salınmıştı üstlerine?..
2004'te Askeri Vesayeti sonlandırmak için "Atabeyler''le başlayan provalar Şemdinli ile devam etti. Kurbağanın kaynama testi gibi Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk kumpasları ile zirve yaptı. Adı geçen davaların kumpas olduğu ortaya çıktı. Dahası Müyesser Yıldız'ın dün Oda Tv'de ''Genelkurmay'dan gazetecilere devamlı bu konuyu yazıp durmayın. TSK'yı kimlerin raporlarıyla sivilleştiriyorlar?'' başlıklı yazısını mutlaka okuyun. Yıldız, yazıyı ''2004'te çuvalla vurdular... FTÖ maşasının Şemdinli, Balyoz, Ergenekon kumpaslarıyla derisini yüzdüler. Darbe teşebbüsüyle de afiyetle yemeye hazırlanıyorlar'' cümlesi ile bitirmiş... Yazdığı doğru... Ama eski model soslar mide bulandırmıyor mu? Bal yiyen baldan usanır... Her öğün sofraya aynısı gelmez ki! Askeri vesayeti ortadan kaldırmak için başarısız darbe girişimi ve eski darbecilerin derdest edilme senaryosu uygulandı zaten. Kanlı bir darbe girişimi ile ''Sivilleşme Devrimi'' adı ile sahneye konan filmi kim seyreder? Alemi aptal, kendilerini uyanık zanneden güruhun ''sivilleşme'' adıyla zikrettikleri büyülü kelimenin anlamı bana göre emperyalizmin kucağına oturmaktır. ''Sivilleşme Devrimi'' ile askeri okullar tamamen kapanıp, askeri birlikler sivil otoritenin emrine bağlanacakmış!.. Ne ala... Bu coğrafyada binlerce yıl tutunabilmenin bedelinden haberdar olmayanlar. Mondros Mütarekesi'ndeki gibi askere tezkere verilmesini öneriyor. Ve Sevr'e uzanan yolun açılması için uğraşıyor. Türkiye'nin etrafı yangın yeri... Güçlü ordusu olmayan bir milletin bu topraklarda özgür, bağımsız yaşaması mümkün değil...
Sahi, şu Abant konsülleri ile ilgili soruşturma yapılmayacak mı?