Büyükanıt Paşa'nın kravat iğnesi ile verdiği mesaj...
“27 Nisan e-muhtıra değildi bizzat Başbakan teyit etti.”
“TSK’nın laiklik hassasiyetini gösteren bir bildiriydi. Bu bizzat Başbakan tarafından yapılan açıklamalarla teyit oldu.”
“Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgisi yoktu.”
“Bozacının şahidi şıracı” yı bundan daha iyi anlatacak başka bir örnek olamaz.
Genelkurmay eski Başkanı Yaşar Büyükanıt Paşa konuşmuş, güya darbeleri gün ışığına çıkaracak, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu da (kuzu kuzu) dinlemiş.
Komisyon Dolmabahçe’de dolmayı yutmuş.
Büyükanıt Paşa’nın anlattıklarını, gerçekleri bilmeyenler yedi, bilenler ise acı acı güldü.
“Bu yazdıklarınla yukarıdaki fotoğrafın ne alakası var” diye soracaksınız.
Sabırsızlanmayın!..
Daha önceki yazılarımda da Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı sürecinin perde arkasına biraz değinmiştim. Hadi biraz daha açıklık getirelim..
“e-muhtıranın” öyle “laiklik hassasiyeti” ile falan ilgisi yok.
Adına ne derseniz deyin. O gün yaşananlar Abdullah Gül’ün Çankaya yoluna döşenen kaldırım taşlarıydı. Tayyip Erdoğan’ın adayı Hilmi Özkök’ün Cumhurbaşkanı olmaması için Abdullah Gül-Yaşar Büyükanıt ikilisinin düzenlediği bir (burasını siz doldurun)........’dı, du.
En azından Genelkurmay karargahında çalışan subaylar bilir;
Genelkurmay Başkanları asla bir yazıyı kendi başlarına kaleme almazlar. Süreç şöyle işler;
İlgili başkan, 2’nci Başkan, Genelkurmay Başkanı.
“e-muhtıra” da ekip işiydi.
27 Nisan’da tam bir toplum mühendisliği yapıldı. Büyükanıt Paşa doğru söylemiyor. “e-muhtıra” yı bazıları televizyonlardan öğrenmedi.. Büyükanıt daha sonra, yapılan çalışma ile ilgili tüm evrakı, bizzat kendisi, odasındaki kağıt kıyma makinesinde yok etti.
27 Nisan’dan sonra, o zaman Dışişleri Bakanı olan Abdullah Gül Genelkurmay İkinci Başkanı Ergin Saygun ile iki defa gizli yemek yedi. Üçüncüsü planlandı ama olmadı çünkü deşifre olmuşlardı.
Bu yemeklerin içeriğini açıklayabilecek bir babayiğit veya soruşturabilecek komisyon var mı?..
Ne Tayyip Erdoğan ne de Yaşar Büyükanıt, Dolmabahçe görüşmelerini açıklayabilir. Çünkü açıklarlarsa ikisi de biter.
Gelelim fotoğrafa...
Yaşar Büyükanıt Paşa, Dolmabahçe’de, Darbeleri Araştırma Komisyonu’nun karşısına oldukça şık bir takım elbise ve içine şık bir kravat takarak çıkmış.
Paşanın pırıl pırıl parlayan kravat iğnesine dikkat ettiniz mi?..
Etmediyseniz fotoğrafa bir daha dikkatlice bakın.
4 yıldızlı kravat iğnesi.
Bu, ABD Büyükelçiliğinin generalliğe ve daha üste terfi eden komutanlara gönderdiği bir hediye.
Hediye paketinin içinde viski, çikolata vs.. bulunur ama en değerlisi kravat iğnesidir.
Bir hatırlatma daha yapalım;
Yaşar Büyükanıt, Kara Kuvvetleri Komutanı olduğunda da ABD, liyakat madalyası ile ödüllendirmişti.
Dolmabahçe’deki fotoğrafı görünce yıllarını karargaha vermiş bir komutanı aradım. “Bizde ABD’ye derin sevgisi olan generaller, bu iğneyi takarlar” dedi.
Benim yorumumu sorarsanız..
Dolmabahçe’de Yaşar Büyükanıt’ın komisyona anlattığı masalları bir tarafa bırakın. Ne yazık ki(!) ABD’ye sonsuz bağlı oldukları halde bazı komutanların başlarına gelen ortadayken Büyükanıt “büyük patrona” oldukça duygusal bir mesaj verdi;
“Ben ABD’ye hâlâ bağlıyım”...