Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Büyük devlet ve küçük yalanlar

AKP’nin devri iktidarından önce her yıl adamlet istatistikleri yayınlanırdı. Suç oranları tek tek sıralanır, soruşturma ve kovuşturma safhalarına dair bilgiler vatandaşlarla paylaşılırdı. Bu dönemde bunların neden yayınlanmadığına ilişkin küçük bir araştırma yaptım. “Halkın moral değerlerini bozmamak için” gizleniyormuş. Sadece devlet yetkilileri talep etmeleri halinde bilgi alabiliyormuş. Umarım muhalefet milletvekilleri TBMM’de bir önerge verir de memleketin suç haritasıyla ilgili istatistiği kamuoyuna açıklanır ve sekiz yıllık AKP saltanatındaki büyük artış meydana çıkar.
Geçtiğimiz gün, “Askeri Casusluk” suçlamasıyla iki binbaşı tutuklandı. Gazetecilik merakımdan ziyade, vatandaş olarak iki binbaşının hangi devlet adına casusluk yaptığını araştırdım, avukatlarına sordum. “İddianamede A-B ülkesi adına casusluk yapmak amacıyla şu bilgileri çaldılar” şeklinde somut bir suçlama olmadığını öğrendim. Peki, hangi devlete casusluk yapmışlar diye kafama takılıp duruyor. Turgut Özal döneminde kaldırılan vatana ihanet yasası nedeniyle son 20 yılda vatana ihanetten bir Allah’ın kulunun ceza almadığını daha önce yazmıştım. İhanetin diz boyuna yükseldiği canım memleketimde vatan hainliğine rastlanmayışı, kişi başına düşen milli gelirin bir gece de artışını hatırlattı. Böylesi vatansever bir ülkede yaşamanın gururu da insanı mutlu ediyor tabii.
Gazi’nin; ‘Türk Milleti çalışkandır, Türk Milleti zekidir’ sözlerinden çok etkilendiğimiz için sporcunun bile zeki, çevik ve ahlaklısını severiz. Ama nedense pek fazla rastlayamayız. Ahlaki kriterlerimiz öylesine yükselmiş ki adalet istatistikleri saklansa bile necip milletimizin içinden son 10 yılda bir Allah’ın kulu yalancı şahitlikten ceza almamış. “Bildiklerimi dosdoğru söyleyeceğime namusun ve vicdanım üzerine yemin ederim” diyen yüz binlerce şahidin arasından bir tek yalancının çıkmadığı bir başka ülke var mıdır? Duruşma salonlarında sakız çiğner gibi yalan söyleyenlerden bir tekinin yalancı şahitlikten ceza almaması üzerine bir de “Gizli tanıklık” müessesesi oluşturuldu. Irz düşmanı, dolandırıcı, kadın pazarlamacısı, katil, hırlı hırsız, gizli tanık sıfatıyla kurgulanan planın içinde yer alıp ayaküstü kırk yalan uyduruyor ama bunun nereden öğrendin ne zaman gördün, seninle birlikte görüp bilen var mı, bunları anlatmanı kim istedi gibi mantıklı sorular pek sorulmuyor, çok özel yetkilerle donatılmış mahkemelerde. Yalancı Şahitler Kahvesi’ndekileri masum bırakacak ifadelerin sahiplerinden birinin bile ceza almayışı yemindeki dosdoğruyu söylemenin göstergesi olsa gerek. Varsın olsun deyip geçemiyoruz, kafamıza takılıyor elbette. Takıldıkça ağrılarım artıyor. Memleketin Başbakanı ile bakanı arasındaki gülünç olduğu kadar yürek de sızlatan diyalog yüzünden, “Memleketi kimler yönetiyor” diye paslı çiviler saplanıyor kafama. Recep Bey ucube diyor, Kültür Bakanı “Hayır anıta ucube demedi” diye vaziyeti kurtarmaya çalışıyor. Ama Kasımpaşalı olmakla övünen Recep Bey, İETT’deki futbolculuk günlerini hatırlayıp golü çakıyor: “Evet ucube dedim ne var bunda, ucube işte”. Gecekondunun değil, heykelin ucube olduğu ortaya çıkmasına rağmen Ertuğrul Günay onuru ile istifa etmek yerine sessizliği tercih ediyor.
Recep Bey, Sarıkamış Şehitlerini Anma Günü’nde büyük dedesi Kemal Mutlu’nun da Sarıkamış’ta şehit olduğunu iddia etmişti. Pazarlamacılığın ucuz bir numarası vardır. Karşınızdaki önce nerelisiniz diye sorar “Benim babam da sizin memlekette askerlik yapmış” gibi beylik sözlerle yakınlaşma sağlamaya gayret eder. Hazır Sarıkamış’a gelmişken 90 bin şehit arasında benim dedem de vardı sözü bana ucuz pazarlama numarasını hatırlattı. Zira, Emin Çölaşan’ın günlerdir sorduğu soruya cevap veremiyor Recep Bey. Sarıkamış’ta 4 Rizeli şehit var. Soyadı Kanunu o sırada çıkmadığı halde Kemal isminde bir kişi bile yok kayıtlarda. Lafa gelince büyük devlet, icraata gelince küçük yalanlar.

Yazarın Diğer Yazıları