Dün tarihin en büyük komplolarından birisi olan Balyoz komplosundan dolayı tutuklanan ve 16 sene hapse mahkum olan Deniz Kurmay Albay Murat Özenalp, kalmış olduğu hapishanede geçirdiği beyin kanaması sonucunda kaldırıldığı hastanede yaşamını yitirdi. Kendisine Allah’tan rahmet, ailesine ve gerçek silah arkadaşlarına başsağlığı, Murat Albay ile aynı üniformayı taşıdığı halde Türk Ordusuna ve Milletine ihanet eden alçaklara, onları yönlendirenlere, yollarını açanlara da Allah’ın en sert ve acımasız gazabını diliyorum.
Başbakan Erdoğan’ın 23 Nisan 2014’te yaptığı Ermenilerin acılarını tanıma ve tehciri insanlık dışı olarak nitelendirme açıklaması, Ermenilerin Tanıma-Tazminat-Toprak şeklinde ortaya koydukları taleplerinin ilk aşaması konusunda çok önemli bir kazanım elde ettiklerini, göstermektedir. Erdoğan esasen TBMM’de AKP grubunda yaptığı konuşma ile “tarihimizle yüzleşmek” diyerek, soykırımcı psikolojik operasyoncularının istediği adımı atmış ve tarihimizde utanılacak bir husus olduğunu kendince itiraf etmiştir. Şimdi AKP Hükümeti, Türk kamuoyuna “soykırımı biz yapmadık, İttihat ve Terakki yaptı” söylemi ile kabul ettirmeye çalışacaktır. Aslında AKP’nin İttihat ve Terakki’ye saldırması kendi ideolojik yapısı ile de uyum içindedir. AKP felsefesine göre Türkiye Cumhuriyeti, İttihat ve Terakki’nin devamıdır. Bundan dolayı, AKP Hükümeti için İttihat ve Terakki’yi suçlamak hiç de zor olmayacaktır.
AKP Hükümetinin ikinci adımının Türkiye’den ayrılan Ermenilerin torunlarına vatandaşlık vermek olacakmış. Ermeni diasporası, bu hakkı “anavatana dönüş ve anavatanın yeniden fethinin başlatılması” şeklinde siyasal bir propaganda için değerlendirecektir. Vatandaşlık alan Ermeniler, dedelerinin malları için açacakları davalar ile “tazminat” aşamasına geçilmiş olacaktır. Geriye toprak aşaması kalmış olacaktır.
Erdoğan’ın açıklamasından sonra bilen bilmeyen bu konuda yazmaya ve Ermeni psikolojik savaşının değirmenine su taşımaya başlamıştır. AKP’nin İttihat ve Terakki üzerinden başlattığı yeni Ermeni stratejisinin henüz farkında olmayan bazı köşe yazarları da samimi insancıl hisler ile Başbakan Erdoğan’ın açıklamasını alkışlamışlardır.
Ancak bazı yazarların ise bir adım daha öteye geçerek, açık bir şekilde “Soykırım yaptık. Bunu tartışmamızın bir faydası ve anlamı yok” yaklaşımı ile meseleye yaklaştığı ve Hürriyet gazetesinde 29 Nisan 2014’te Verda Özer’in yazdığı gibi “Türkiye dışında neredeyse tüm dünya, soykırımı kabullenmiş durumda” diyerek, Türk Milletini çaresizliğe itmeye çalıştığı görülmektedir. Hürriyet gibi köklü ve etkin bir gazetede uluslararası ilişkiler konularında yazı yazmak önemli bir sorumluluk ister. Hele, Türk dış politikasının önemli meselelerinden birisi olan sözde Ermeni soykırımı söz konusu olduğunda, yazılanlara çok daha dikkat edilmelidir. Gerçekten Verda Özer’in iddia ettiği gibi Türkiye dışında neredeyse tüm dünya, soykırım iddiasını kabul mü etti?
Gerçek şudur ki; Birleşmiş Milletler üyesi 192 devletten Ermenistan dahil 21 ülke sözde soykırım iddialarını kabul etmiştir. Ermenistan ve Vatikan’ı çıkarırsak, 19 ülkenin meclislerinde kabul ettiği sözde soykırım iddiasının kabulünü “Türkiye dışında neredeyse tüm dünya” diye okuyucuya sunmak, hiç doğru bir duruş/bilgi değildir. Bu ülkeler ve kabul tarihleri şöyledir: Uruguay (1965, 2004, 2005) Kıbrıs Rum Yönetimi (1982), Arjantin (1993) Rusya Federasyonu (1995’te ve 2005’te) Kanada,(1996, 2000 ve 2004), Yunanistan (1996), Lübnan (1997 ve 2000), Belçika (1998), Fransa (1998, 2000, 2001, 2006), İsveç (2000 ve 2010’da), İtalya (2000), Vatikan (2000), İsviçre (2003) Slovakya (2004) Hollanda (2004), Polonya (2005), Almanya (2005), Venezüela (2005), Litvanya (2005), Şili (2007)...
Bu ülkeler dışında ABD’nin 44 eyaleti ile bazı ülkelerde federe devletler Ermeni soykırım iddialarını kabul etmişlerdir. Ancak parlamentolarda yapılan oylamalar bu ülke halklarının iradelerini yansıtır şeklinde kabul edilmemelidir. Bir çok ülke parlamentosunda Ermeni iddiaları ancak küçük sayısal üstünlükler ile kabul edilmiştir. Şöyle ki; İsveç’te 130’a karşı 131 oy ile soykırım iddiaları kabul edilmiştir. Bu kabullerin hiçbir hukuki değeri olmadığı gibi yarın tersine çevirmek de mümkündür. Üstelik bütün parlamentoların aldığı kararlar aynı çerçevede değildir. 20 ülke parlamentosu 6 ayrı başlıkta toplanabilecek nitelikte karar almıştır. Bu konuda Gözde Kılıç Yaşin tarafından kaleme alınan ve www.21yyte.org’da yayınlanan “Ermeni İddialarını Kabul Eden Ülkeler” başlıklı makaleyi öneririm.
Demek ki neymiş? “Türkiye dışında neredeyse tüm dünya, soykırımı kabullenmiş durumda” demek doğru değilmiş.
