Bütçede açık değil iş önemlidir

2011 bütçe açığı 33.5 milyar lira olarak öngörülüyor. Bu açığın Gayri Safi Yurt içi Hasılaya (GSYH) oranı yüzde 2.8 ’dir. 2009 bütçesinde öngörülen açık rakamı 10.5 milyar lira iken, gerçekleşen açık 52.2 milyar lira oldu.
Hem vergilerin, hem de harcamaların ekonomik ve sosyal etkileri var. Ancak asıl etki kamu harcamalarının etkisidir. Sonuçta devlet bütçesi tüm toplumu ilgilendiriyor.
Kamu harcamaları içinde bütçeden doğrudan doğruya sosyal yardım yapılıyor... Çiftçiye destek veriliyor. Özel sektörden doğrudan doğruya veya ihale yoluyla mal ve hizmet satın alınıyor.
Bütçe ile kamu, yol, köprü, baraj, tünel gibi altyapı yatırımları yapılıyor. Devletin altyapı yatırımları, yeni yatırımlar için zemin hazırlıyor. İstihdam yaratmada etkili oluyor.
Yine bütçe kaynakları ile eğitim ve sağlık harcaması yapılıyor. Bunlar da tüm toplumu ilgilendiriyor.
Küreselleşme ile birlikte mali disiplin sloganı ön plana geçti. Bu nedenledir ki, bütçe performansı denilince, mali disiplin denilince, faiz dışı fazla, bütçe açığının GSYH’ya oranı kullanılıyor.
Gerçekte ise:
1) Toplumsal fayda açısından, kaynakların etkin kullanılması olarak, ekonomik istikrar, istikrarlı büyüme ve gelişme açısından, bütçenin iş yapma kapasitesi, bütçe açığından daha önemlidir.
2011 bütçesinde yatırımlar için bütçenin yalnızca yüzde 7’si ayrılmıştır. Birçok gelişmekte olan ülkede yatırımlar için yüzde 20’ye varan kaynak ayrılıyor. Türkiye’de AKP öncesi yatırımlara ayrılan kaynak daha yüksek idi. Demek ki bütçe, üretim ve yatırım kapasitesini artırmada, yeni istihdam yaratmada yetersiz kalacaktır.
Bütçede faiz giderlerinin payı yüzde 19.8’dir. Hâlâ yüksektir. Faiz ödemekten dolayı, bütçenin iş yapma kapasitesi düşüyor. Yatırımlar için yeterli kaynak kalmıyor.
Hükümet, yatırım harcamalarının etkisi hemen ortaya çıkmadığı için bütçede tasarruf denilince yatırımların kısılmasına gidiyor.
Örneğin, birçok yeni üniversite açıldı... Ancak öğrencilerin kalacak yurtları yok. Yurt yapmak için yeterli kaynak ayrılmayınca, gençleri kendi düşünceleri doğrultusunda yetiştirmek isteyen kötü niyetli organizasyonlar devreye giriyor.
Öte yandan eğer kısıntı yapılmazsa, 2011yılı bütçesinde, 2010 yılı eğitim ve sağlık ödeneklerine göre artış var. Eğitim ödenekleri, bütçenin yüzde 13.2’sinden yüzde 14’6’sına, sağlık ödenekleri de yüzde 5.2’sinden yüzde 5.9’una çıkıyor.
2) Hükümetler bütçe açıklarını gizleyebilirler. Olduğundan daha düşük gösterebilirler.
Örneğin Hükümet özelleştirme gelirleri gibi bazı gelirleri Hazine nakit hesabında tutuyor... Buradan KÖYDES gibi kurumlara aktarma yapıyor.
Bazı fonlardan kamu hizmeti yapıyor. Kamu bankalarına görev veriyor. Bankalar görev zararı yazıyor. Bütçede açık görünmüyor.
Doğrusu, bütçede faiz giderlerini düşürmek, altyapı yatırımlarını artırmak, reel maaş ve ücretleri artırmaktır. Bu nedenle verilecek bütçe açığı bir yere kadar makul açıktır. Açığı azaltıyorum diye hizmeti azaltmak yanlış politikadır.

Yazarın Diğer Yazıları