Bushlar'ın düğününde sandık ne topladı? (13 Mayıs 2008)
Amerikalılar tuhaf insanlar, anlamak mümkün değil. Her ne kadar biz Türkler, müziklerini, danslarını taklit edip, programlarını çalıp, pantolonlarını giyip, günlük dilimize onların deyimlerini yerleştirsek bile bizimle gerçek anlamda çok ters düşüyorlar. Bakın, ABD Başkanı Bush’un kızı evleniyor, ama adam düğünü Beyaz Saray’da yapma yerine, gidiyor ıssız, Teksas’taki çiftliğinde yapıyor. Düğüne yabancı devlet başkanlarını çağırıp hediye toplama yerine, kalkıyor aile ve yakınlardan oluşan 200 kişilik bir davetli ile düğününü yapıyor.
Düğünde gazeteciler de yok. Magazin haberciliği yapılmıyor. Polis ve başkanı koruyan gizli servis elemanları tüm Teksas eyaletinin trafiğini de alt üst etmemiş. Tüm basında yayınlanan resimleri Beyaz Saray fotoğrafçısı çekmiş. Düğün çok sade, takı sandıkları da yok. Düğünden sonra koca Amerika Başkanının kızı çalıştığı Baltimore kentinde kocası ile kiraladıkları iki odalı mütevazı bir evde oturup öğretmenlik yapacak. Kocası da bir şirketin ortağı falan olmayacak, evlenmeden önce çalıştığı şirketteki işine devam edecek.
Aklımı kurcalayan bir konu ise, Washington’a başı sıkıldıkça arayıp Bush ile konuşmaya çalışan Erdoğan veya Abdullah Gül, ABD Başkanının kızına ne hediye gönderdi acaba? Yoksa çağrılmadıkları için tavır mı koydular Bush’a? Ya da telefonda Bush’a petrolden falan daha fazla kâr edebileceği servetini yeniden yaratabileceği bir takı sandığının düğün sırasında konmasını önerdi mi? Ayıp değil ya merak ediyorum.
Bu sözünü ettiğimiz kişiler dünyadaki bir süper gücün başında ve Türk ve dünya basınının sık sık alay ettiği Amerika Başkanı George Bush’un çocukları. Bu arada Türk basını bu düğünde beklediğini bulamayınca oturuyor, Beyaz Saray üzerine seks hikâyeleri yayınlıyor. Güler misiniz, ağlar mısınız? Daha önce de yayınlanan asparagas haberler gibi.
Bilmem farkında mısınız? Türkiye bir süredir kültür ve kalite açısından hızla dibe çöküyor. O, onurlu gururlu Türk halkının yerine yeni bir nesil ortaya çıktı, avucunu açıp dilenen ve köşe dönmeyi marifet sayan bir nesil. Tabii bu yeni durum politikacıları da kapsıyor. Türkiye’de AKP iktidarı döneminde bir dizi düğünler yapıldı. Ne kadar sözünü ettiğimiz düğüne benziyor değil mi?
Sonra oturmuş tartışıyorsunuz İngiltere Kraliçesi gelince smokin giysin mi giymesin mi diye. Kardeşim o smokinin içindeki zihniyet önemli, fesli zihniyet. Ne fark eder dış görünüm değişmiş. Frak giymiş, smokin giymiş, bir takiyeye bir yenisi daha ekleniyor demektir.
Türk televizyonlarında terörle mücadele konusunda yapılan haberler de kusura bakmayın ama kanımı donduruyor. Kullandıkları görüntüler, bir kez nasıl elde ettikleri meçhul görüntü üzerine dramatik müzikle hikâyeler. Hele hele şehit cenazeleri konusunda anlatılanlar Allah bilir cenaze sahiplerini bile çıldırtıyordur. Tüm hikâyeler, kelimeler aynı, tüm hikâyeler birbirini andırıyor.
İçi yanan ana babaların bu programları seyrettiğini hiç, ama hiç sanmıyorum. Anneler Günü’nde gene altı fidanımızı şehit verdik. Türkiye sanki terörle mücadele etmiyor, Irak’ı işgal eden Amerikan ordusundan daha fazla kayıp veriyor gibi. Haberlerde ise her gün 300-500 teröristi kuşatıyoruz ama ne hikmetse bu büyük terör grupları ortadan kayboluyor.
Ne oldu Amerika ile sıcak istihbarat paylaşımı? Ne oldu hani bize teröristlerin hareketlerini uydudan görüp bildireceklerdi? Ağır silahlarını bile taşıyarak karakollarımıza saldıran teröristleri onlar göremeyip istihbarat veremiyorlarsa bizimle neyi paylaşıyorlar pek anlayabilmiş değilim.
Hele hele bizim ballı televizyon ve gazete haberlerinde kullandıkları “saldırı püskürtüldü” deyimi de beni çıldırtıyor. Kardeşim, düzenli bir ordu mu saldıran? Neyi püskürtüyorsunuz? Allahın teröristini yasal bir birlik haline sokuyorsunuz? Sarı kırmızı veya sarı lacivert renklerine duyduğunuz sevgiyi biraz da kırmızı beyaza duysanız ne olur? Onun için de bu gösterileri yapma zamanı geldi de geçiyor beyler. O tuttuğunuz renkler dünyada çok sayıda takımda var ama Kırmızı Beyaz bizim eriyen milli onur ve gururumuzu, egemenliğimizi temsil ediyor. Kırmızı Beyaza da yabancı futbolcu transferi mi yapmamız gerekecek?