Bush'cular nasıl Obamacı oldu!

Obama’yı, “Ve özellikle Bush döneminin başına buyruk, ben bilirimci kibir dozu yüksek siyaset anlayışına son vererek, savaş ve çatışma değil, diplomasi ve diyalog kanallarında yürüyerek, dost ve müttefikleriyle işbirliği ve dayanışma içinde, hem Amerika’yı hem dünyayı daha yaşanılır hale getirecek adımları bir an önce atmaya başlar” diye karşılayan Milliyet yazarı Hasan Cemal gibi, Irak işgali öncesi Bush’u destekleyen ve bugün işte böyle düşünen pek çok gazeteci vardı ve meselâ bunlardan biri de Cengiz Çandar’dı. Geçmişte 1 Mart tezkeresini destekleyen Çandar da bugün Bush’tan nefret ediyor ve o da Hasan Cemal gibi Obama’yı alkışlarla karşılıyor.
Türkiye’nin Akdeniz’den başlayarak doğu ve güneydoğusunun 100 bin Amerikan askeri tarafından işgal edilmesine sebebiyet verecek mâlum 1 Mart Tezkeresi Meclis’e takılınca millet büyük bir oh çekerken, o gün üzüntüden gözyaşı dökenlerin şu günlerde Obamacı kesildiklerini görüyor; şükrediyoruz ve o meşhur ve meş’um tezkere Meclis’ten geçseydi Türkiye’nin bugün Irak gibi çoktan bölünmüş olacağının bir kez daha altının çizilmesi gerektiğinin faydalı olduğuna inanıyoruz. O günlerde Çandar ve Hasan Cemal gibiler, “Türkiye Amerika ile birlikte hareket ederse bölünmekten kurtulur, PKK biter” görüşünü savunuyorlardı. Oysa az önce de söylediğimiz gibi Akdeniz’den başlayarak Türkiye’nin doğu ve güneydoğusuna en ağır silahlarla teçhiz edilmiş 100 bin Amerikan askeri yerleşecekti. Karadeniz bile ABD’nin kontrolünde olacaktı. Türkiye’nin belli bölgeleri bir ABD uçak gemisi haline dönüşecekti. Peki 100 bin Amerikan askerinin Türkiye’ye yerleşmesi karşılığında Türkiye’den istenen neydi?
TSK, ABD’nin komutası altında olacaktı. Daha da beteri, Türk askeri Irak’ın kuzeyine sokulmayacak, doğrudan Bağdat’a, çatışmaların en keskin olduğu bölgelere sevk edilecekti. Yani Türkiye’nin doğu ve güneydoğusu ile Irak’ın kuzeyi tamamen Amerikan işgal güçleri ile ayrılıkçı Barzani’nin denetiminde olacaktı. Şu anda Irak’ın kuzeyi ABD ve Barzani’nin denetiminde ise de bugün hiç olmazsa kendi topraklarımız kendi güvenlik güçlerimizin kontrolü altında.
Bir de 1 Mart Tezkeresi Meclis’ten geçseydi nelerin olabileceğini doğru okuyabilmemiz için önümüzde Birinci Körfez Savaşı gibi ibretlerle dolu büyük bir laboratuvar var.
Biz Baba Bush döneminde Irak’ta Amerika ile birlikte hareket etmedik mi? Hem de nasıl. Peki, ABD savaşı kazandıktan sonra Türkiye bu birliktelikten kârlı mı çıktı? Tabii ki, hayır. ABD’nin yaptığı ilk iş Türkiye’nin gelir kapılarından biri olan Kerkük-Yumurtalık petrol boru hattını kapattırmak oldu. Neymiş efendim Irak’a ambargo konuyormuş. Oysa aynı Amerika Ürdün’ün Irak’tan petrol almasına hiç ses çıkarmadı. Dahası, Türkiye, halkımızın “Çekiç Güç” olarak adlandırdığı Amerikan hava kuvvetinin Güneydoğu’ya yerleştirilmesine izin verdi mi? Verdi. Peki o Çekiç Güç ne yaptı? Ne yapacak, helikopterlerle PKK’lı teröristlere teçhizat başta olmak üzere değişik yardımlar atarken defalarca suçüstü yakalandı. Bu güç neredeyse Eşref Bitlis’in helikopterini de düşürmeyecek miydi! 36. Paralel’in kuzeyinde Kürtler için oluşturulan “güvenli bölge” içersinde kalan Türkmenleri 36. Paralel’in güneyinde varsayarak Saddam’ın kucağına iterken 36. Paralel’in güneyindeki Kürtleri harita hileleriyle “kuzeyde” göstererek Diyarbakır’daki uçaklarının koruması altına aldı. Yetmedi, kurduracağı Kürt devleti için bütün altyapıları hazırlattı, pek çok Iraklı Kürdü, özellikle Yahudi kökenli olanları aldı, ABD’ye götürüp kurduracağı devlet işlerinde istihdam etmek için eğitti.
Sonra Türk milletinin eline komşu Irak halkının Müslüman kanı da bulaşmış olmayacak mıydı!
Düşünün bir kez.
Türkiye, “Çekiç Güç” şemsiyesi altındaki birkaç savaş uçağı ve helikopterden oluşan Amerikan gücünün bu ihanetleri yapmasının önüne geçemedi, Allah korusun, 100 bin Amerikan askeri, tankı, topu, füzeleri ve hava kuvvetleriyle Türkiye’nin o bölgesini işgal etseydi, söyleyin, bugün Türkiye ne halde olurdu!

Yazarın Diğer Yazıları