Burkay, Öcalan ve AKP
BDP, yemin yapmamak için TBMM’ye gelmiyor ve Diyarbakır’da toplanıyor. PKK, Silvan’da on üç Mehmetçiği şehit ediyor. Aynı saatlerde DTK, “Demokratik özerklik” ilan ederek bunun ne anlama geldiğini açıklıyor.
Bütün bunlar Türkiye’de yaşanırken 31 yıldır Stockholm’de yaşayan Kemal Burkay, Başbakan Erdoğan’ın daveti üzerine Türkiye’ye dönüyor.
Burkay’ı Atatürk Havalimanında HAKPAR’lı yöneticilerle birlikte İstanbul Vali Yardımcısı Ahmet Aydın pasaport girişinde karşılıyor. Ardından da Burkay üzerinden düzenlenen kampanya devreye sokuluyor.
Bu bağlamda Kemal Burkay, AB Bakanı Bağış’la biraraya geliyor. Açıklamalara bakılırsa ikili “demokratik açılımı” konuşuyorlar.
Bağış, konuşmasının ardından Kemal Burkay’a, AK Partinin açılım sürecindeki “Milli Birlik ve Kardeşlik” projesini anlatan kitapçık ile birlikte, Kültür Bakanlığınca hazırlanan Ahmed-i Hani’nin Mem-u Zin eserinin Kürtçe olarak hazırlanan yayınını ve TRT Şeş için hazırlanan Kürtçe bir Kur’anı Kerim’i takdim ediyor.
İlginç bir ayrıntı: Egemen Bağış Kuran’ı Kerim’i öperek Burkay’a takdim ediyor. Burkay, şaşırmış gibi görünüyor. Kuran’ı Kerim’i aynı biçimde öperek almadığı dikkatlerden kaçmıyor. Aslında çok da görmemek gerekir; çünkü adam yılların sosyalisti.
Bir gün süre sonra da Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Kemal Burkay’ı kaldığı otelde ziyaret ediyor. Ardından da bir basın toplantısı düzenleniyor. Basın toplantısı öncesinde salondaki görevliler orada bulunan Atatürk posterinin üzerini Türk Bayrağı ile kapatıyorlar. Sonuçta Bakan Günay, “önemli bir diyalog ortamı var. Bu anlayışı genelleştirebilirsek barışı sağlarız” diyor.
Bakan Günay Kemal Burkay’a Nazım Hikmet’in vatandaşlığa geçişini anlatan bir kitap ile yazar İdris Küçükömer ve ünlü Kürt Şair Ahmet Hani’nin “Mem-u Zin” kitabını hediye ediyor. Burkay, daha sonra İsmail Beşikçi ile görüşüyor.
Bu arada Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da sosyal paylaşım sitesi Twitter’daki hesabında, şunları yazıyor: “Kemal Burkay ülkemize döndü. Kendisine ‘hoş geldin’ diyorum... Onun sözlerine ve yaklaşım tarzına ihtiyacımız olacaktır. Bu duygular ile bir kez daha, büyük şair, ülkene, köyüne, dostlarının arasına, evine hoş geldin.”
Kemal Burkay’ı hükümet kabinesinin diğer üyelerinin de önümüzdeki günlerde bir biri peşi sıra ziyaret edeceğini şimdiden söyleyebiliriz.
Burkay’ı Başbakan Erdoğan davet ediyor, Vali yardımcısı karşılıyor, Hükümetin Bakanları birbiri peşi sıra ziyaret ediyor ve kendisine olmadık iltifatlarda bulunuyor. Bu gelişmeler yeni bir sürecin işaretleridir. Bu durumdan AKP iktidarının Öcalan’dan umudunu kestiğini ve onun yerine Kemal Burkay’ı ikame etmeğe çalıştığı sonucu çıkarılabilir. Böylece AKP iktidarı yeni Anayasa ve “Kürt sorunu” konusunda legal bir muhataba kavuşmuş olmaktadır. Ama ortada bir sorun var: O da Öcalan, federasyonu üstü kapalı olarak “demokratik özerklik” olarak tarif ediyordu, Kemal Burkay’ın ise doğrudan “federasyon” talebi var. AKP hükümetinin cevap bulması gereken asıl soru budur.