“Bunlardan bir cacık olmaz!”

Bambaşka bir konuyu işlemek için “Bismillahirrahmanirrahim” dediğimizde, Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu’nun partisinin Tekirdağ’da düzenlediği iftar yemeğinde muhalefet için, “Bunlardan bir cacık olmaz” demiş olduğunu gördük ve ilk tepkimiz, “Elbette olmaz, cacık olabilmesi için hıyar lazım” demek oldu. Anladık, “Cacık bizden olur” diyorsunuz da...

Bütün müminlerin en sevinçli anlarından olan bir iftar zamanında Müslüman’ın Müslüman’a hakaret etmesi, üstelik bunu dünya menfaati, koltuk için, iktidar gücü için yapması, o Müslüman’ın tuttuğu orucu, Allah’ın, o Müslüman’ın suratına çarpma ihtimali yüksek değil midir? Sonra iftarda cacığın işi ne? İftar, hafif bir yiyecekle orucu açmak ve ardından akşam namazını kılmak değil midir? Önce akşam, sonra yatsı ve teravih namazlarını idame edecek bir müminin “cacıkla” ne işi olur. Cacık demek, sarımsak demek. Resulullah(s.a.v.) sarımsak yiyenlerin mescitlere yaklaşmamasını rica etmemiş midir?..

Meselenin merkezinde “cacık” olsa da, işin aslı, tepeden aşağılara doğru, iktidar partisi mensuplarının kendilerine oy vermeyen yüzde 60’lı devasa kesimi sürekli aşağılaması. Yüzde şu kadar oy alıyor, birinci parti oluyor, iktidar partisi oluyor ve şöyle diyorlar:

“-Millet bizi akladı!”

Yani, o hırsızlık ve rüşvet tapeleri var ya, seçimlerde aldığımız oy gösteriyor ki, biz bunların hiç birini yapmamışız. İnanmazsanız sandık sonuçlarına bakınız!

Oysa bir suçtan aklanmak için “halk oylaması” değil hâkim huzuruna çıkıp yargılanmak gerekir. “Kuvvetler ayrılığı” diye bir gerçek vardır. AKP’ye göre “kuvvetler ayrılmamalı, tek elde, Erdoğan’ın elinde toplanmalı”... İşte bu “cacık” oluyor, Müezzinoğlu’na göre..

Lâkin bu cacık o kadar bol sarımsaklı ki, kokusu insanın burnunun direğini kırıyor.

Mesela bu cacığa göre herhangi bir şekilde yolsuzluk ve rüşvet işlerine bulaşmış bir bakan yahut vali istihbarata takıldığında o bakan ve valinin bu rüşvet işini takip eden istihbarat elemanları tarafından uyarılması, “Bakın, biz sizin peşinizdeyiz!” demesi gerekiyor. Bu kanunu AKP çıkarttı. Böyle bir ülkede rüşvet, hırsızlık ve yolsuzlukla mücadele edilebilir mi?

Yazının seyri bu minval üzere devam ederken gazetedeki bir haber gözümüze ilişti. İstanbul Ümraniye’de bir apartmana girerek 5 evin kapısının önünden, satmak için ayakkabı çalan Bilal Bakıcı isimli bir hırsızın, 39 yıl hapis cezasına çarptırıldığını okuduk ve işte Türkiye’de hukukun geldiği nokta diye geçirdik içimizden...

Eller neler çalıyor, bir gün bile hapis yatmıyor, hapis yatmak ne kelime, hâkim karşısına bile çıkartılamıyorlar. Hatta “Siz bu hırsızlığı niye yaptınız” diyenler hapse atılıyor ve fakat işte böyle ayakkabı çalan bir kişi, taammüden adam öldürmekten beter bir suçla 39 yıl hapse mahkûm ediliyor.

Bu tablo karşısında “Hukuk da cacık” olmuş desek, yanlış bir şey mi söylemiş oluruz...

Yazarın Diğer Yazıları