Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Bundan sonra

Şiş ve kebap arasında kalanların düştüğü sakil durum artık mide bulandırıyor. Üstelik titrlerinde hukukçu, sosyolog, akademisyen vs. yazanların debelendikçe çamura batmalarına tanıklık ediyoruz. Sahi söz konusu zevat insan içine nasıl çıkacak. Yarın, öbür gün, bugün yazdıklarından vicdanlardaki yargılama esnasında nasıl ifade verecekler merak ediyorum. Birilerinin çaldığı minareye köşelerinden kılıf bulma gayretlerine girenlere hayret ediyorum. Hani “durumdan vazife çıkarmak” derler ya yılların “objektif” leri kılıf bulma adına yalpaladıkça gülünç duruma düşüyor. Hukuksuzluğunu her kesimin kabullendiği son Yargıtay kararı için altında imzası olan heyeti öve öve bitiremeyen Taha Akyol’un yalanlarını Müyesser Yıldız abla ortaya döktü. Hukukçu Akyol’a göre Yargıtay’daki hakimler çok tecrübeliymiş. En az 15-20 yıldır orada görev yapıyorlarmış. Yıllarca çok önemli davaları karara bağlamışlar vs.
Müyesser odatv’de heyet üyelerini tek tek mercek altına aldı. Doğum tarihlerinden mezuniyetlerine, nerelerde savcı, hakim olduklarına, hangi tarihte Yargıtay’a gelip ne zaman 9. Daire’ye atanmalarını yazdı. Taha Bey’in söylemleri aslında temenniymiş söz konusu heyetin bu ve benzeri davalar için özel olarak oluşturulduğunu ortaya koyan Yıldız’a cevap verilemedi. Taha Bey’den çıt yok. Minicik bir dip not yazıp “Yanılmışım. Özür dilemek de bir erdemdir..” diyemedi.
“Seminer ve CD” başlıklı son yazısında Akyol’un düştüğü tenakuz, hukuk adına yüreğimi sızlattı. Aşağı tükürse sakal, yukarısı bıyık.. CD’ler sahte olsa bile seminerin gerçekliğinden dem vuruyor. Duruşmalara zahmet edip gelse ya da bir bilene sorsa, seminerin ses kayıtlarının defalarca mahkemede dinlenmesine rağmen suç unsuru bulunmadığını öğrenirdi. Dahası savcının ilk iddianamesini esas hakkında değiştirmek zorunda kaldığını da öğrenecekti. Bir nevi kanaat okuyuculuğu yapılarak mahkemenin “Biz şüpheleniyoruz. Deliler olmasa da kanaatimizce darbe girişimi yapılmıştır” mealiyle ceza hükmünü vermesini esas kabul ediyor. Nitekim yüksek yargı da farklı davranmadı. 17 gün süren savunmalar esnasında tebessümle dinlediler. Ne bilirkişi raporlarını ne de sahteliği bilimsel olarak kanıtlanmış dijital verilerle ilgilendiler. Oysa Hukuk Fakültesindeki öğrenci bile “deliller bilirkişi tarafından incelenmeli, hayatın olağan akışına aykırı iddialar yeniden değerlendirilsin” derdi. Ama çıt yok.. Onbinlerce sayfalık dosyaların incelenmesi nereden bakarsanız en az bir hatta iki yıl sürebilirdi. İki BDP milletvekilinin dosyaları ki üç yüz sayfayı bulmuyor. İki yıldır Yargıtay’da bekletiliyor. Heyet Ağustos ayında “Kararı 9 Ekim’de açıklayacağız” diyerek bir nevi niyetini ortaya koymuştu.
Ergenekon’da 120 milyon sayfalık kararı hükme bağlayan zihniyet Balyoz’da da bizi yanıltmadı. Hukukçu-sosyolog-tarihçi vs. Taha Akyol tevil etme gayretleriyle “Bundan sonra” yı yazmış. Son paragrafta “Savunma tarafı CD’lerin “maniple” olduğu konusunu bundan sonraki aşamalarda ispat ederse, diğer deliler sebebiyle “darbeye teşebbüs” suçunun değişmeyeceğini fakat sırf CD lerden dolayı mahkum edilenler hakkında hükmün değişeceğini düşünüyorum” diyor. Biraz da AKP hükümetine yol gösteriyor. Bireysel olarak Anayasa Mahkemesi’ne yapılacak müracaattan sonra “dava buraya gelirse ağır cezaları biraz hafifletin, kamuoyu vicdanını fazla sızlatmayın” gibi bir şey..
Silivri’den sonra “süreç devam ediyor, Yargıtay’ı bekleyelim” uyutmasının yerini şimdi “Daha Anayasa Mahkemesi var” masalına bıraktı.. Dava Anayasa Mahkemesi’ne gelince 70-80 tahliye daha.. Sonrası mı?
“Eee canım AHİM var!”
İç hukuk bitip de sıra Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne gelinceye kadar kurbağanın gözü patlar. AHİM de CHP Milletvekili olan Rıza Türmen’den sonra görevli olan Eser Karakaş’ın eşi var. Türkiye’den gelen dosyaların nasıl sumen altı yapıldığına AHİM yargıçları bile isyan ediyor. Eser Karakaş’ın muhterem eşleri görevini layıkı veçhile ile yerine getirip üç-beş yıl sonrasına bırakması bile şans..
Ne diyelim.. Allah havale ediyoruz..

Yazarın Diğer Yazıları