Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Yavuz Selim DEMİRAĞ
Yavuz Selim DEMİRAĞ

Bunda hayır aramayın

7 Haziran seçimlerinin sonuçlarını sosyolojik anlamda sorgulamadığımız sürece TBMM Başkanı’nın belirlenmesini de yorumlayamayız. Televizyon görüntülerinden, kulislerden yansıyanlarla koymaya çalışacağım teşhisin de sağlıklı olmayacağı açık. Yine de davranış biçimlerinden, sebep sonuç ilişkilerinden TBMM Başkanı seçimlerindeki satranç hamlelerini çözmeye gayret edeceğim. Tabii gerçekten önceden hesaplanmış plan dahilinde yapılan bir hamle var ise! Zira bazı şeylerin mantıklı açıklaması yok. Dahası, belirsizlikten bile hikmet sızmaya kalkışacak bazıları. Gizem oluşturarak her fırsatta bağlılıklarını bildirdikleri liderlerine yeni misyonlar yükleyecekler. Bu nevi müritler şeyhlerini uçurma gayretinde, tasavvuf sınırlarını zorlayan uhrevi kazanımlardan dem vuracaklar.

Bilim dalına dönüşen siyaset bilimi laboratuvarlarda test edilmese de matematik formülleriyle bile açıklanamıyor çözüm yöntemleri. AKP’nin, Milli Savunma Bakan İsmet Yılmaz’ı aday göstermesinin altında kaybetme riskine karşı iddialı bir isimden imtina edişi vardı. Kim ne derse desin AKP, Meclis Başkanlığı’nı yitirebilme ihtimalini hesaplamışken CHP ve MHP’nin bu durumda ortak tavır sergilemeyişi söz konusu partilerin seçimdeki başarısızlığının da yansımasından başka bir şey değildir. Yeni damak heyecanı ile daha yemin töreni bile yapılmadan Tayyip Erdoğan ile görüşerek rol çalan Deniz Baykal, planlı ya da plansız ortak hareketin önünü kesmiştir. Deniz Bey’in yıllar önce Erdoğan’ın önünü açmanın bedelini tahsil etmek için yaptığı girişim hem partisini hem de parlamentoyu zor duruma düşürmüştür. CHP ve Kılıçdaroğlu da bu emrivaki karşısında bütünlüğü koruma adına tuzağa düşmüştür. Baykal’ın adaylığının erken açıklanması Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki “çatı adaylığı”nın da inkârı anlamına gelmiştir. CHP’nin Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığında gösterdikleri kararlılığının arkasında durmayışı, suni rüzgârlarla ittirilerek barajı fazlası ile geçen HDP’yi kilit parti haline getirmiştir. Kısacası nereden bakarsanız ikilem. Bunun faturasını hem CHP hem de MHP ağır ödeyecek. Yüzde 40’a gerileyen AKP’ye yüzde 50’lik muhalefetin meclis başkanlığını terk etmesinin ceremesini ne yazık ki parti yöneticilerinden ziyade seçmen ödeyecektir.

Bu satırları kaleme alırken henüz dördüncü turun sonuçları açıklanmamıştı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin son turda geçersiz oy kullanacaklarını açıklamasının izahı yok. Kimse gücenip darılmasın. Ancak, Sayın Bahçeli’nin bu tavrı “ne haliniz var ise görün” küskünlüğünden başka bir şey değildir. Oysa siyasette küskünlüğe yer yoktur. Siyaset aynı zamanda sorunları çözebilme sanatıdır. Bu sanatı icra edemeyenlerin basiretsizliğini kamufle etmek için farklı anlamlar yüklemek, gizem oluşturmak zeka seviyeleriyle alay etmektir. Gerek Kılıçdaroğlu gerekse Bahçeli bu fırsatı teptikleri için seçmen nezdinde yargılanacak ve cezalandırılacaktır. Baykal’a gelince... Emrivaki yapmak yerine önce kendi partisi, sonra MHP ile istişare ettikten sonra Erdoğan ile görüşmüş olsa idi bugünkü tablo çıkmayabilirdi. Henüz 7 Haziran’ın mührü kurumadan “tarihin treninden düşme”ye sebep olan Baykal yıpranmışlığına “kaybetme”yi ekleyerek siyasi hayatına son vermiş oldu. Mübarek ramazan ayında “bunda da hayır vardır” teslimiyetine sığınanlara bir çift sözümüz var; Alın size hayırlı olsun...

Yazarın Diğer Yazıları