Bülent Bey şaşırmış olmalı…
AK Parti Grup Başkanvekili Bülent Turan, İYİ Parti içinde yaşanan "FETÖ" polemiğine çok şaşırmış; "İlk defa bir partinin genel başkan yardımcısı, kendi il başkanı hakkında böyle bir şey söylüyor" diyor. Meral Akşener'e "Açıkla" çağrısında bulunuyor.
Bunları diyebildiğine göre, mecaz değil, sahiden şaşırmış olmalı. Zira, hafıza-i beşer nisyan ile malüldür.
***
Yıl 2005.
Melih Gökçek çıkıp da Bülent Arınç hakkında;
"Paralel yapı içinde hep bir laf dolaşıp duruyordu. 'AK Parti'ye son anda öyle bir darbe vuracağız ki, altından kalkmaları mümkün olmayacak.'
Hep merak etmişimdir… Acaba bize nereden vuracaklar…
Bizi içimizden vurmak istediler. Ve bu derbiyi Bülent Arınç'la gerçekleştirdiler…
Bülent Arınç'ın kızı ve damadı fanatik paralelcidir…
Paralel yapıda kalıp kalmamayı hâlâ kendi nefsiyle tartışan eski bir arkadaş olayı şöyle anlattı; "Bülent Bey, Fethullah hocamın son kozuydu…"
Arınç'ın çıkışı paralel yapının talimatıyla olmuştur…" dediğinde, Mars Cumhuriyetinde, Mankara Büyükşehir Belediye Başkanı mıydı?
***
Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, hiç öyle kongre kırgını, küskünü olarak filan değil resmi sıfatıyla geçtiği kameraların karşısında, bangır bangır "Melih Gökçek, Belediye başkanlığı adaylığında ve seçimlerde oy isterken bu yapının (FETÖ'nün) kucağında oturmuştur. Bu yapıya Ankara'yı parsel parsel satmıştır. Yurt yerleri vermiştir, zengin işadamlarına okullar yaptırmıştır. İmar planlarında değişiklikler yaptırmıştır. Şunları yaptırmıştır, bunları yaptırmıştır. 30 Mart seçimlerine kadar da ağzından da bu paralel yapıyla ilgili bir tek kötü cümle çıkmamıştır…" dediğinde, Merkür Retro Cumhuriyetindeki MAK, ya da TAK, ya da ŞAK parti iktidarlarının kurduğu hükümetin sözcüsü müydü?
Pluton Başbakanı'nın yardımcısı mıydı?
***
AK Parti, kameraların önünde yapılan bütün bu suçlamalarla ilgili olarak;
Melih Gökçek'in iddiaları doğruysa, Bülent Arınç'la ilgili ne yaptı?
Bildiğim kadarıyla, Gökçek'in (o zamanki adı paraleldi) "FETÖ'cülük"le suçladığı Arınç, hali hazırda Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu üyesi.
Bülent Arınç'ın iddiaları doğruysa Melih Gökçek'le ilgili ne yaptı?
Bildiğim kadarıyla, Arınç'ın şimdiki tanımıyla "FETÖ'cülük"le suçladığı Gökçek, çoook çok sonra görevden alındı ama 'bu iddialar doğrultusunda' hiçbir yasal işlem başlatılmadı…
***
Turan, neye, nasıl şaşırıyor bu durumda?
KKTC'de ölçü ortada:
Kimler kimlerle beraber
Sanırsın Uganda seçimi…
İki devlet arasındaki kardeşlik-soydaşlık bağlarını geçiniz…
Türkiye Cumhuriyeti'nin, garantörlükten kaynaklanan hak ve sorumluluklarını bir kenara bırakınız…
Sadece, Doğu Akdeniz'deki çıkar ve güvenliğini ön planda tutmak "mecburiyetinde" olan bir ülke olarak bile, Türkiye'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin, "kendisine yakın" yahut en azından adadaki askeri varlığını "işgalci" olarak tanımlamayan ve bunu "tasfiye"ye çalışmayan bir Cumhurbaşkanı tarafından yönetilmesini istemesinden daha doğal bir şey olabilir mi?
Dün, özellikle Mehmet Ali Talat'ın Cumhurbaşkanı seçimi ve Annan Planı referandumu sırasında "Denktaş" adı ve davasını adadan silmek üzere yapılan, "sivil darbe"ye varan dış müdahaleleri coşkuyla karşılayanların, bugün, Ersin Tatar'a verilen desteğe söz söyleme hakkı olabilir mi peki?
***
Madalyonun diğer tarafına gelince; en büyük savunucularının bile sadece dilde tahammül edebildiği, fiile dönüştüğü anda hazımsızlıktan ne yapacaklarını bilemedikleri demokrasiyi, iyi ve kötü muhtemel bütün sonuçlarıyla benimsemiş bir fani olarak, ben yine de, KKTC seçimlerinde alınan sonucun, KKTC Türklerinin hür iradelerinin yansıması olduğuna inanmak isterim. Kıbrıs Türkleri'nin, hiçbir şeyden değilse, "yes be annem" kepazeliğiyle düşürüldükleri onursuz pozisyondan ibret almış olmalarını dilerim.
***
Böyle yazınca hazırda bekleyen bir grup var; hemen klavyeye sarılıyorlar:
Siz Tatar'ın sahiden "milli" bir politikacı mı olduğunu sanıyorsunuz?
***
Hiçbir şey sanmıyorum.
***
"Kimler kimlerle beraber" ona bakıyorum.
Bir tarafta her fırsatta Türkiye Cumhuriyeti'nin, KKTC'nin üzerindeki "eli"nden -ki, bir avuç "mücahit"le birlikte o el durdurmuştur Türkleri hedef alan Rum mezalimini, o "el"in taşın altına sokulmasıyla "bağımsız"laşmıştır şimdi 'Türkiye'ye bağımlı' diye yakındıkları devletleri- rahatsızlığını haykıran Mustafa Akıncı…
Yanında, "Yes be Annem"ci CTP…
Yanında, KKTC'nin "İşgal güçlerinin askeri etkinliklerini gizlemek için yarattığı bir yönetim" olduğunu savunan YKP…
Diğer tarafta, "Kıbrıs Türk'tür Türk kalacak" diyen, "Kıbrıs Türk halkı adada yaşam mücadelesi verirken evlatlarını gönderen, şehitlere veren Türkiye'yle birlikte olmakla" övünen Rauf Denktaş'ın kurucusu olduğu UBP'nin Genel Başkanı Ersin Tatar.
Yanında, "Türkiye ile yakın ilişkileri savunan Ersin Tatar'a destek soyadımızın mirasıdır, benim oyum Tatar'a" diyen torun Rauf Denktaş…
***
Nihayetinde, ancak ikinci turda ve resmi olmayan bir koalisyonla seçilen Tatar, Kıbrıs Türkleri'nin kendisine yüklediği misyonun hilafına politikalar izler ise eleştiri ve mücadele hakkımız baki; velakin, göz göre göre de KKTC'nin, Allah korusun- Doğu Akdeniz'de bir savaş çıksa ülkesini "düşman"a açmakta sakınca görüp görmeyeceği bile belirsiz -Barış Pınarı harekatına karşı tutumunu unuttuk mu yani- bir zihniyete teslimine duacı olacak halimiz de yoktu herhalde değil mi!