“Bülent Abi” de gümledi!..
Öyle görünüyor!..
Abdullah Gül’ün, AKP’de siyaset hayatına resmi olarak son verilen kritik MKYK toplantısının yansımalarını bir süre daha tartışmaya ve sizlere aktarmaya devam edeceğiz.
Geçtiğimiz Pazartesi günü gerçekleşen MKYK’nın bir de Genel Başkanlığı Abdullah Gül için istiyor görünümlü Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ı ilgilendiren hazin bölümü var;
Recep Erdoğan, toplantının başında olağanüstü kongre tarihini açıklayıp kafasındaki Başbakanı güzelce anlattıktan sonra zarf dağıtılan MKYK üyelerine yalnızca 1 isim yazmalarını şart koşarak bir bakıma “hadi bakalım gönlümdeki ve kafamdaki isimi yazmak da size düştü” demişti.
Toplantı öncesi kulaklara üflenen nazik(!) sufleyle gerçekleşen MKYK istişare sonucunu da öğrendik. Birinci sırada Ahmet Davutoğlu, ikinci sırada Bülent Arınç ve üçüncü sırada ise Beşir Atalay’ın ismi çıkmış. Bir kaç tane de Abdullah Gül... Oylama sonuçlarını değerlendirmesi de öyle kamuoyuna pompalandığı gibi daha sonraya bırakılmamış. Sonuç hemen oracıkta masaya yatırılmış ve Erdoğan “Kongrede aday olamayacak isimleri neden yazdınız. Kongre ayın 27’sinde demedim mi?” diyerek askerlerine sert bir fırça atmış.
Tablo çok açık gösteriyor; Recep Erdoğan, artık partisinde sadece Abdullah Gül değil, Bülent Arınç’ın da esamesinin okunmasına izin vermeyecek.
Recep Erdoğan, gerçekten çok büyük vefasızlık etti bir zamanlar “abi” dediği Bülent Arınç’a.. Halbuki ara sıra vitesten atsa da Arınç ne çok gözyaşı dökmüştü Recep kardeşi için. Ekranlarda az mı hüngür hüngür ağlamıştı..
Ha!.. “Ekran” demişken “Bülent Abi” ye yapılan son büyük vefasızlığı(!) da sizlere ileteyim..
AKP baş borazanı TRT, malumunuz Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’a bağlı. Hakkını yersek günaha gireriz(!).. Arınç da TRT kadrolarına sonsuz itaat ve de biat felsefesine uygun olarak tam kendine göre şekil vermişti. İstediği zaman dünyanın neresinde olursa olsun hemen kameraları kurdurur, emme basma tulumba gibi kafasını sallayan, o ulvi (!) cümlelerin arasına girmeyi nezaketsizlik sayan mürit kardeşlerinden (!) birini karşısına oturtur saatlerce konuşurdu da konuşurdu. Hatta çok vitesten atıp Erdoğan’a gözdağı vermeye kalkıştığında bile hiç sıkıntı ile(yayın sırasında) karşılaşmazdı.
Ah işte, siyasetin garip cilvesi!..
Hani, eski alışkanlıklardan dolayı 10 Ağustos gecesi TRT, en tarafsız sonuçları verir gafletine düşüp kumandayı oraya ayarladıysanız herhalde gözünüzden kaçmamıştır.
Bülent Arınç’ın, seçim gecesi TRT ekranlarında, karşısındaki muhabire yalvarır pozisyona düştüğünü.. Muhabir “kısa kes” modunda, Arınç ise biraz daha konuşmak için acınası hamleler yapıyordu. Bu çok üzücü ahvali biraz araştırınca daha ilginç bir durum ortaya çıktı.
Meğerse;
Seçim gecesi Arınç’ı yayına çıkarmak için talep TRT’den gitmemiş. Arınç arayıp, canlı yayına çıkmak istediğini söylemiş. Röportaj ayarlanmış. Zaten Arınç da twit atıp röportajın saatini duyurmuştu.
Ama sonrasında TRT Haber yönetimi yayın akışı, yoğunluk vs. gibi basit nedenlerle röportajı iptal etmek istemiş. Arınç, ısrarcı olunca röportaj planlandığı gibi saat 22:32’de başlıyor.
Arınç konuşmaya başladıktan kısa bir süre sonra muhabir, “Başbakan balkona çıkacak son sorum” diyor. Arınç “Acele etme. Daha konuşacaklarımız var” diye karşılık veriyor.
Muhabir, Arınç’ın bu çıkışı karşısında bir soru daha soruyor. Arınç, birkaç dakika daha konuşuyor. 22:41’de yani röportajın 9. dakikasında muhabir “Başbakan balkona çıkıyor, kulağıma arkadaşlar söyledi” diyerek yayını kesiyor.
Ama Başbakan, yayının kesildiği anda balkonda yok. Erdoğan, Arınç’ın yayınının kesilmesinden yarım saat sonra balkona çıkıyor.
Ne kadar acıklı değil mi!..
Biz de yaptık bir zamanlar bu işi. Bir Başbakan yardımcısını güncel-sıcak konu üzerinde canlı yayına aldığınız zaman ortalama makul süre, 20-30 dakikadır.
Yani; TRT, Arınç’ı 10 Ağustos gecesi resmen başından defetti.
Üstelik, Erdoğan, balkona çıktığında uzun bir selamlaşma ve tezahürat kısmı oluyor. O birkaç dakika içinde, balkona çıkış görüntüsü yansıyınca Arınç’ın yayını kesilebilirdi.
Boşuna dememişler;
“Ne oldum deme ne olacağım de” diye..
Torbadaki yorgun muhalefet!
Okurlarımdan “muhalefet yorgunluğu-yılgınlığı” ile ilgili yazıma çok olumlu tepkiler aldım. Sizlerden gelen “bu kavramı daha sık vurgulama talebi” üzerine Meclis’in iktidar ve muhalefet partileri ortak önerisiyle tatile sokulmasını çarpıcı bir örnek olarak tekrar dikkatlerinize sunarım. Muhalefet yöneticileri, AKP’nin dümen suyuna girmese bugün Ahmet Davutoğlu hakkında gensoru önergesi görüşülecekti. İktidarın en büyük korkularından biri de oylamada Gülcüler-üç dönemlikler-muhalefet ittifakı ile gensoru önergesinin kabul edilmesiydi. Hatta bu yönde kulisler de yoğunlaşmıştı. Sıkı bir “çatı” çalışmasıyla Recep Erdoğan’a güzelce gol atılıp 27 Ağustos öncesinde gardı dağıtılabilirdi.
Ama ne oldu?..
Recep Erdoğan, rahat kongre yapsın diye hep birlikte tatile çıktılar..
Sorduğunuzda “çok yorulduk” diyorlar. Uzun süredir boş duran TBMM muhalefet kulisini bilmesek, bir de çatının nasıl çöktüğünü görmemiş olsak, saf saf kanacağız!..
Erdoğan kendine kıyak yaparken katkılarından dolayı unutmadı, “yorgun muhalefeti” torbaya soktu...