Bugünkü kriz kaçınılmazdı
Bugün yaşamakta olduğumuz ekonomik sorunları, siyasi iktidar adeta zorla yarattı. Kriz 2018 kur şoku ve TL krizi ile patladı. 2018 yılına kadar geçen 16 yılda yapılanlara bakarsak, krizin kaçınılmaz bir son olduğunu görebiliriz.
1-2018 kur şoku ve TL krizini, o yıla kadar yapılan yanlışlar, o aylardaki eksi reel faiz ile yabancı yatırım sermayesi çıkışı tetikledi.
TÜİK''in mevduat faizi reel getiri oranları tablosuna göre, TL mevduatında faiz getirisi 2018 Ekim krizi öncesinde eksi düzeyde idi.
Eksi reel faiz, portföy yatırımları girişini azalttı ve çıkışına neden oldu.
2-Uygulamada AKP iktidarının, ilk gününden beri devlet imkanlarını istediği gibi kullandığını gördük. Bu anlamda iktidara destek veren Fetullah Gülen cemaati, devletten beklediği kadar imkan alamayınca, 17-25 Aralık 2013 yolsuzluk iddiaları için hareket geçti. Arkasından 15 Temmuz darbe girişimi geldi.
Sayın Cumhurbaşkanının o zaman "ne istediniz de vermedik'''' sözü, bizim tezimizi ve iktidarın devlet malı ile ilgili anlayışını gösteriyor.
Bu olaylar ve arkasından O-Hal uygulaması ile Başkanlık sistemi, paralel gelen hukuk ve demokraside kan kaybı, sıcak para ve doğrudan yabancı sermaye çıkışına neden oldu. Döviz de arz-talep dengesi bozuldu. Kur şokları yaşadık.
Demek ki, AKP iktidarı kurumsal, denetime açık ve şefaf devlet anlayışında olsaydı, devlet malını popülizm amaçlı kullanmasaydı ve gerçekçi bir faiz politikası uygulasaydı, bugünkü istikrar sorunu olmazdı.
3-Hükümet hâlâ eksi reel faizde israr ediyor. TÜİK''in açıkladığı finansal yatırım araçları reel getiri oranlarına göre, 2017 Temmuz ayında mevduata 100 lira yatıranın satın alma gücü olarak parası 55,34 liraya düşmüş. Aynı 100 lirayı Dolarda tutanların parası reel olarak 152,10 liraya, altın alanların parası ise 196,40 liraya çıkmış. AKP hâlâ eksi reel faizde israr ediyor.
Finansal yatırım araçlarının reel getiri oranına göre
2017 Temmuz ayında 100 liranın bügünkü reel değeri ne oldu?
YILLAR TL MEVDUATI DOLAR ALTIN
2018 -3,85 15,49 7,30
2019 0,96 1,89 11,31
2020 7,29 8,29 45,08
2021 -9,27 5,56 3,72
2022 -35,26 13.06 9,29
BUGÜNKÜ
REEL DEĞERİ 55,34 152,01 196,40
4-Merkez Bankası ile hükümet uyumlu çalışmadı. Merkez Bankası 2006 yılından sonra açık enflasyon hedeflemesi uyguladı. Hiçbir yıl tutmadı ve MB, TL''yi koruyamadığı için güven kaybetti.
Türkiye''de 2004 yılından 2017 yılına kadar, yapısal sorunlardan kaynaklanan ve yüzde 10 civarında bir kronik enflasyon vardı. Hükümet bu yapısal önlemler dedi ve fakat uygulamada önlem almadı. Hatta daha çok bozdu.
Kamu kaynaklarını popülist amaçlı kullandı. Devlette liyakatı kaldırdı, parti devleti yaptı. Bürokrasi yanlış yaparım diye karar veremiyor ve aynı zamanda bürokratik işlemlerin maliyeti arttı. Sonuçte devlette verimlilik düştü.
İmalat sanayiinde kapasite kullanım oranı düşük olduğu için birim maliyet artıyor ve enflasyona yansıyor. Talep dışında düşük kapasiteye neden olan, finansman sorununu kolaylaştırmak ve teşvik etmek gibi önlemleri almadı. Yerine popülist amaçlı KOBİ kredileri dağıttı.
5-Hükümet bütçe politikasını da ta baştan beri ya yanlış biliyor veya doğru politikalar işine gelmiyor.
Kalıcı ekonomik istikrar için devlet bütçesinde kaynakların etkin kullanılması, cari harcamalar ile yatırım harcamaları arasında optimal bir dengenin olması, kamu yatırımlarının atıl kalmaması gerekir.
AKP iktidarı bütçe ile yatırım yapmadı. Bütçeyi popülist amaçlı kullanarak, siyasi taraftarlara, bir kısım halka destek diyerek dağıttı.
Aynı kaynaklarla devlet yatırım yapsaydı, işsizik azalırdı.
Yine özelleştirme gelirlerini kullandı, taşıt araçlarından, akaryakıttan, bunların fiyatının iki katına varan vergi aldı, işsizlik sigortasındaki fonları kullandı ve bütçe açıkları azaldı. Buna da mali disiplin diyerek övündü. Ama öte tarafta, yolcusu olmayan hava alanları, TOKİ''nin yaptığı inşaatlar, ölü yatırım olarak kaldı.
Yine bütçe ile yatırım yapılmadı ama kamu-özel işbirliği yoluyla gelecek bütçeler ipotek altına alındı.
Netice olarak hangi ülkede olursa olsun, siyasi iktidarların plansız-programsız; bakkal hesabı ve popülizmle yönettiği hangi ekonomi olursa olsun, kriz kaçınılmaz olur.