Bugün verdiğin kararlar gün gelir elinde patlar
RTÜK''ün de kuruluş amaç ve yetkilerini düzenleyen "Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkında Kanun"un temel amaçlarından biri "ifade ve haber alma özgürlüğünün salanması"dır.
*
Aynı kanununla teminat altına alınan "Yayın Hizmet iİkeleri"ne göre, Türkiye Cumhuriyeti''nde yapılan yayınlar;
- Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlık ve bağımsızlığına, Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne, Atatürk ilke ve inkılâplarına aykırı olamaz.
- Irk, dil, din, cinsiyet, sınıf, bölge ve mezhep farkı gözeterek toplumu kin ve düşmanlığa tahrik edemez veya toplumda nefret duyguları oluşturamaz.
- Hukukun üstünlüğü, adalet ve tarafsızlık esasına aykırı olamaz.
- İnsan onuruna ve özel hayatın gizliliğine saygılı olma ilkesine aykırı olamaz, kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı veya iftira niteliğinde ifadeler içeremez.
- Terörü övemez ve teşvik edemez, terör örgütlerini güçlü veya haklı gösteremez, terör örgütlerinin korkutucu ve yıldırıcı özelliklerini yansıtıcı nitelikte olamaz.
- Irk, renk, dil, din, tabiiyet, cinsiyet, engellilik, siyasî ve felsefî düşünce, mezhep ve benzeri nedenlerle ayrımcılık yapan ve bireyleri aşağılayan yayınları içeremez ve teşvik edemez…
*
Ayrıca…
Yayınlar, "Tarafsızlık, gerçeklik ve doğruluk ilkelerini esas almak ve toplumda özgürce kanaat oluşumuna engel olmamak zorundadır…"
Misal…
Yayınlar, "Siyasî partiler ve demokratik gruplar ile ilgili tek yönlü veya taraf tutar nitelikte olamaz."
*
Demek ki…
Teknik olarak elbette mümkün ama mevzuata göre, Türkiye''de yayıncılık yapanlar;
"Borazanlık" yapamazlar.
"Yağdanlık" olamazlar.
"Haysiyet cellatlığı"na soyunamazlar.
"Tetikçiliğe" başvuramazlar.
Yani…
"Ya bak 15 Temmuz kursağımızda kaldı. Yani yapamadık istediklerimizi. Boş bulunduk. Yani yanlış anlaşılmasın doğru anlaşılsın bizim aile şöyle bir 50 kişiyi götürür. Onu söyleyeyim. Biz çok donanımlıyız bu konuda maddi ve manevi olarak. Biz liderimizin yanındayız. Asla yedirmeyiz. Ayaklarını denk alsınlar. Bizim hala sitede var 3-5. Benim listem hazır açıkçası" diye korku salmaya çalışamazlar.
Atatürk''ün annesinin "Genelevde çalıştığını" yayamazlar.
İşlediği bütün insanlık suçları sabit bir terör örgütü başını "yerli ve milli" diye cilalayamazlar.
Mini etek giydiği için kadınları hedef tahtasına oturtamazlar. Başörtüsü takmadığı için ahlakını sorgulayamazlar. Ruj rengine bakarak meşrep tayininde bulunamazlar. Tam tersi olarak, tesettürlü olduğu için onur kırıcı yakıştırmalarda da bulunamazlar.
Etnikçi davranamazlar.
Mezhepçi tutum takınamazlar.
*
Teknik olarak elbette hepsini yapabilir, yaparlar.
Ama yaparlarsa, aynı kanunda belirtilmiş yaptırımlara uğrarlar.
*
Nedir bu yaptırımlar?
"İhlalin ağırlığı ve yayının ortamı ve alanı göz önünde bulundurularak, kuruluşun bir önceki aydaki brüt ticari iletişim gelirinin yüzde ikisinden beşine kadar idarî para cezası verilmesi…"
"İhlale konu programın yayınının beş keze kadar durdurulması… İsteğe bağlı yayın hizmetlerinde ihlale konu programın katalogdan çıkarılması…"
"Bir yıl içinde aynı ihlalin tekrarı halinde, yayınının on güne kadar durdurulması…"
"İkinci tekrarı halinde, yayın lisansının iptali…"
*
Yukarıda sıraladığım "ilkeleri" tekraren ayaklar altına alan iktidar yandaşı, yanlısı, yağcısı, yanaşması yayın kuruluşlarına, bu yaptırımlardan hangisi, kaç kere uygulandı bugüne kadar?
*
Bizim gazete, aslında tam da şu iklimden dolayı uğradığı haksızlıklar dolayısıyla mecburen "erkenci kuş" bir süredir; sizin yazıyı okuduğunuz saatlerde olaylar nasıl gelişir, RTÜK konuyu gündemine alır mı? Söz konusu ceza çıkar mı?
Bilmiyorum.
RTÜK üyesi İlhan Taşçı, önceki gün, kurul başkanının Tele 1 hakkında, TİP Milletvekili Sera Kadıgil''in ekranda sarfettiği sözlerden dolayı, 10 gün ekran karartma cezası öngören bir çalışması olduğunu ileri sürdü.
*
Mevzu ne Tele 1…
Ne Sera Kadıgil…
Mevzu, "ölçü"süzlük. Mevzu, her alanda normalleşen "çifte standartlar". Mevzu bu ülkede yaşayan herkesin de, bu ülkede çalışan herkesin de, bu ülkede okuyan herkesin de, bu ülkede doğan, büyüyen hatta ölen herkesin de, temel hak ve hürriyetleri dahil hemen hiçbir konuda "kanunlar önünde eşit" olmaması hali.
Birine "hak" sayılanın, diğerine ceza müstahaklığına dönüşmesi.
Bu sebeple var gümümle itiraz etmeli. İtirazımıza idrakı için gayret sarf etmeli.
*
Mevzuatla başladık, öyle bitirelim;
RTÜK''ün kararlarını alırken uyması gereken bazı "etik ilkeler" var;
"Anayasaya, kanunlara, uluslararası yükümlülüklere, kanunlara uygun verilmiş talimatlara, kamu görevlileri için belirlenmiş etik kurallara ve kurumsal etik ilkelere" uymak, ayrıca da "herhangi bir şekilde ayrım yapmamak, keyfi şekilde herhangi bir kişi, grup ya da kurumun aleyhine davranmamak ve herkesin haklarını, görevlerini ve yasaya uygun çıkarlarını gözetip saygı duymak, takdir yetkilerini tarafsız olarak kullanmak" durumundalar.
Herhalde, kurul üyelerini de bağlar.
*
Unutmasınlar, kimse unutmasın;
Sözlü ve yazılı yasaları, ilkeleri, değerleri, değil de "devran"ı esas alan her karar; o devran döndüğünde sahibinin elinde patlar.