Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Özcan YENİÇERİ
Özcan YENİÇERİ

Bu sistem dikiş tutmaz!

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nden kast edilen aslında "Başkanlık Sistemi"dir. Ancak Türkiye'de uygulanan sisteme ne başkanlık ne de parlamenter sistem demek mümkün değildir.

"Türk usulü" denilen bu sistem aslında bir kişinin iradesine tahsis edilmiş keyfi yönetimdir. Türkiye'de bu sistem fiilen bir kişinin mutlak hakimiyetini esas alan 1808 (Sened-i İttifak) öncesi arkaik bir yönetimi anlatmaktadır.

Aslında "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi" denilen bu uygulama Türkiye Cumhuriyeti'ni fiilen "Parti Devleti"ne dönüştürmüştür.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, tarihsiz, birikimsiz ve hafızasız bir mantığın 21. Yüzyılda karşılaşılan sorunlara karşı ortaya atılmış hilkat garibesi bir anlayışın ürünüdür.

Halbuki Türkiye Cumhuriyeti "nev zuhur", sıfırdan kurulmuş bir devlet değildir. Tarihi vardır, kökü vardır, birikimleri vardır ve nihayet kimliği vardır.

Türkiye Cumhuriyeti devleti'nin Orta Asya bir yana yalnızca Ön Asya'da 1200 yıllık fiili yönetimi ve birikimi vardır.

Türkiye Selçuklu Devleti'ni 1070'li yılların ortasında Süleyman Şah İznik'e hakim olarak kurmuştur. 1299 yılında ise Osman Bey Anadolu Selçuklu Devleti'nin uç beyliğinden ayrılıp merkez üssü Söğüt'te olmak üzere Osmanlı Devleti'ni kurmuştur. Türkiye Cumhuriyeti ise Selçuklu ve Osmanlı'nın bakiyesinin üzerinden Türk Milleti tarafından 1923'de Türkü devlete taşıyacak bir strateji üzerinden kurulmuştur.

Dolayısıyla bugünkü Türkiye Cumhuriyeti Devleti bütün eksikliklerine rağmen, yalnızca Anadolu'da siyasi anlamda Selçuklu/Osmanlı/Türkiye Cumhuriyeti gibi en az bin iki yüz yıllık kadim bir birikime sahiptir.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türk Milletini ve siyasi tarihini esas alan bir stratejiyle ortaya konulmuş değildir. Güncel sorunlar yüzünden ortaya atılan bu sistemle Türk Milletine "egemenlik kayıtsız şartsız senin değildir, çünkü sen siyasi rüşte sahip değilsin senin adına bir kişinin karar vermesi yeterli" denilmiş olmaktadır.

Bugün Türk Milleti adına bir kişinin iradesinden çıkan birkaç satırlık kararnamelerle ülke yönetilmektedir. Bir kişi/parti için anayasa yapılmış, sistem kurulmuş, yöntem belirlenmiş işletilmeye çalışılmaktadır.

Resmen ayrı fiilen bir olan (yasama/yürütme/yargı) kuvvetlerle, kağıt üzerinde bağımsız fiilen bağımlı hukuk sistemiyle, sözde çoğulcu gerçekte tekelci bir parti mantığıyla, ülkenin kaderi bir parti üzerinden bir kişinin hakimiyetine terk edilmiştir.

Koy/kaldır siyaseti!

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi demokrasiye de, eşyanın tabiatına da, milletin yüzlerce yıllık birikimine de aykırıdır.

Bu sistemi millete, tarihe ve devlete karşın yürütme imkanı da kalmamıştır. Yüzde elli artı bir'le sonuçta bir kişinin hakimiyeti için meşruiyet devşiren bu sistem şimdilerde sistemi getirenler tarafından bu yüzden tartışmaya açılmıştır.

Bu bağlamda Faruk Çelik'in, "İlk turda yüzde 40 ve üzeri alan seçilsin. Seçim barajının yüzde 50+1 olması seçmeni yoruyor" demesi kişisel bir yargı değildir. Bu öneri işlemeyen ve işletilemeyen bir uygulamanın, tarihten ve toplumdan kopuk bir uygulamanın iflası anlamına gelmektedir.

Türkiye AK Parti iktidarında; çözüm sürecinden Kandil'e operasyon yapmaya, Süleyman Şah Türbesi'ni taşımaktan Fırat'ın doğusuna müdahale etmeye, Büyük Ortadoğu Projesi'nin eş başkanlığı'ndan "Dünya Beşten Büyüktür" tavrına, Kıbrıs'ta Annan Planı'nı savunmaktan Doğu Akdeniz'de bayrak göstermeye, halkın üzerine Akil Adamları göndermekten HDP binasının önüne anneleri göndermeye giden bir süreç yaşamıştır.

AK Parti iktidarı döneminde yap/boz, bir ileri iki geri, dene/yanıl olmasa başa dön şeklinde uygulanan bu sürece dense dense koy/kaldır siyaseti denir. Türkiye'de 18 yıldır iktidar olan AK Parti bir sarkaç siyaseti izlemektedir.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi konusunda hık/mık, kem/küm, mırın/kırın etmeyi bir kenara bırakın bu sistem tutmadı ve tutmayacak.

Bir an önce sürdürülebilir (parlamenter) bir sistemi milletin hizmetine sokmanın yollarını arayınız!

Yazarın Diğer Yazıları