Bu ne çirkin bir oyun böyle?
İki haftadır İslâm’ı dışlayarak PKK sorununun çözülemeyeceğini, İslâm’a düşmanlık ederek de PKK’nın değirmenine su taşındığını dilimizin döndüğünce anlatmaya çalıştık.
Söylediklerimizi geçmişten örnekler vererek ispatlamaya çalışsak emin olun yıllarca aynı konuyu yazarız da, örnekler yine bitmez. Ama bildiğimiz şu ki, sen ne söylersen söyle, anlatmak istediğin, “Karşı tarafın anlamak istediği kadar” anlaşılacaktır.
Bu millet “Müslüman’ım” diyen ve bunun gereğini yaptığına inananı gözü kapalı destekliyor, bu artık görülmeli. Başbakan Erdoğan Türk askerinin başına çuval geçirildiğinde, “Büyük devletler özür dilemez” diyerek ABD’yi büyük, Türkiye’yi ise ondan küçük gördüğünü de zımnen ifade etmiş oldu amma bu milletten oy almayı sürdürdü.
Türklere karşı Haçlı seferlerini başlatmış papaz heykeli önünde AB’ye teslim olunan imzayı AKP’yi yönetenler attı, millet onları desteklemeyi yine sürdürdü. Şehide kelle, Öcalan’a sayın dedi, milletin AKP’ye verdiği oylarda hiç azalma mı oldu, hayır!
Bakınız en milliyetçi bilinen ve PKK ile mücadelede en çok şehit veren illere, meselâ Kırıkkale’ye AKP’nin üç, MHP’nin bir milletvekili var. Tokat’ta AKP’nin 5, CHP ile MHP’nin bir milletvekili, Kastamonu’da MHP’nin bir, AKP’nin üç, Afyon’da CHP ile MHP’nin bir, AKP’nin beş, Çankırı ve Amasya’da AKP’nin ikişer diğer partilerin birer milletvekili var. Afyon’da AKP 5, CHP ile MHP bir milletvekiline sahip. Bolu’nun üç milletvekili var üçü de AKP’li. Karadeniz ise baştan sona AKP’li. Uzatmayalım AKP’nin son genel seçimlerde aldığı oy 16 milyon 318 bin. MHP ile CHP’nin toplamı ise 12 milyon 312 bin 829. Yani bütün bunları ve daha fazlasını yapan AKP; MHP ve CHP’den yaklaşık 4 milyon fazla oy almış, bu iki partinin Meclise soktuğu 182 milletvekilinden tam 159 milletvekili daha fazla milletvekili çıkararak tek başına iktidar olmayı sürdürmüştür. Niye? Halk onları camide görmüştür de ondan..
Tablo ortada...
Ve bu tablo ortada iken, “Kürt müsün Müslüman mı?” diye sorulduğunda (Ki böyle bir soruyu doğru bulmamama rağmen bu soruyu kendi aralarında sorup cevaplandırdıklarını söyleyen bir Kürt kardeşimiz olduğu için bu örneği verdim), “O ne biçim soru, elbette Müslüman’ım” cevabını tereddütsüz veren benim mümin kardeşlerimin kanına giren PKK ile mücadelede başarılı olunacağını iddia etmek, ham bir hayalden ibarettir.
Unutulmasın ki Kıbrıs’ta da “Yes be annem” diyenler din ve diyanetle ilgisi olmayanlar, Talatçılar, Annan’ın çirkin plânına karşı çıkanlar ise milliyetçi muhafazakârlardı..
Gelelim “Çirkin oyun”a..
Son bir aydır, “Ne pahasına olursa olsun” denilerek bir “açılımdır” tutturuldu.
O “Paha”nın ne olduğunu PKK’nın dağ kadrosu elebaşı Karayılan, “Türkiye Cumhuriyeti PKK’dan özür dilemeli ve genel af çıkartmalı” İmralı’daki elebaşı “Kendi savunma gücümüz, Kürtçe eğitim hakkımız olmalı” gibi “ayrı bir devlete doğru yol alan” şartlar sürerek; Meclis içindeki sözcüleri Ahmet Türk ise, “Açılımdan maksat PKK’nın elinden silahları almak ise, bu daha ters tepki yapar” diyerek gerçek niyetlerini gözümüzün içine bir defa daha sokmuş oldular.
“Çirkin oyun” işte bu kişilerle masaya oturulmasıdır. Bu PKK ile masaya oturmaktır. Dün de söylediğimiz gibi, PKK ile masaya oturmak PKK’lılaşmaktır. Nereden nereye.. AKP iktidar olduğunda PKK terörü bitmişti. Bugün PKK artık Irak’ın kuzeyinde falan değil, şehirleri işgal etmiş, ilk Türk askerini vurdukları 15 Ağustos’u havai fişek gösterileri ve dağlara ateşlerle yazdıkları “Apo” yazıları ile, “İlk kurşun” günlerini şehirlerin göbeğinde kutlamaya başlamıştır.
DTP’li Ahmet Türk’ün AKP’nin açılımına destek veriyor ve Emine Ayna’nın iki de bir çıkıp “Öcalansız olmaz” deyişini çelişkili gibi görenler ve Ayna’yı barış sürecinde tekere çomak sokuyor zannedenler, halinize gülerim.
Bu Türk’le Ayna’nın rol paylaşımıdır, biri AKP’nin önüne düşmüş onu bir Kürt devletine doğru götürürken diğeri PKK tabanını diri tutmaya çalışmaktadır, görmüyor musunuz? “Farklılıktan ayrılığa” doğru devletin tepesinde var olduğu söylenen bir “uyum” ile yol alıp durmaktayız.. Görünen o ki BOP’un Türkiye ayağından vazgeçilmemiş!