Bu kadar yanlıştan yalnızca kriz çıkar
2024 raporlarında Merkez Bankası, hizmet fiyatlarında katılığı, enflasyonun nedenlerinden birisi olarak açıklamaktadır. Ancak enflasyon fiyatları genel düzeyinde ortaya çıkan bir süreçtir. Hizmet sektörü de bu süreç içindedir.
Hizmet sektörü yurt içi-Üretici fiyat endeksi; Ulaştırma ve Depolama Hizmetleri, Konaklama ve Yiyecek Hizmetleri, Bilgi ve İletişim Hizmetleri, Gayrimenkul Hizmetleri, Mesleki, Bilimsel ve Teknik Hizmetler, İdari ve Destek Hizmetler sektörlerini kapsar. Ülke ekonomisinde üretimi yapılan hizmetlerin, KDV ve benzeri vergiler hariç satış fiyatıdır.
Türkiye’de üretimde kullanılan ithal girdi payı yüksek olduğu için kur artışı üretim maliyetlerini artırdı. 2022 yılında fiyat endekslerinde yıllık artış;
*Yurt içi Üretici Fiyat endeksinde (Yİ-ÜFE); yüzde; 97,72;
*Hizmet Üretici Fiyat endeksinde; yüzde 78,72;
*Konut Fiyat endeksinde; yüzde 267,8 oldu.
2022 yılında Yurt içi Üretici fiyat endeksi, Hizmet Üretici fiyat endeksinden daha fazla arttı. Nedeni imalat sanayisinde ithal girdi oranının yüzde 40 üstünde, ihracat malı üretiminde ithal girdi oranının da yüzde 70’üstünde olmasıdır. Hizmet sektöründe ithal girdi payı daha düşüktür.
Türkiye’de rasyonel politikaların, para ve bütçe politikaları ile sınırlı olduğu sanılıyor. Gerçekte ise Türkiye için en gerekli politika, üretimi dışa bağımlı olmaktan kurtarmaktır. Yani üretimde ithal girdi payını yüzde 20’nin altına düşürmektir. Aksi hâlde dış açıklardan kurtulamayız, döviz risk olmaya devam eder. Yeni kur şokları yaşarız ve yeniden maliyetler artar, enflasyona yansır.
Kaldı ki üretim 2012 yılına kadar sıcak para girişi nedeniyle, ithal girdiye bağımlı oldu. Şimdi Mehmet Şimşek yeniden aynı hatayı yapıyor ve sıcak paraya sarıldı.
İktisatçı olmayan bazı köşe yazarları, para ve bütçe ile sınırlı politikaları rasyonel politikaların tamamı zannediyor ve kutsuyor. Gerçekte ise üretimi dışa bağımlı, ithalata bağımlı olmaktan çıkarmak Türkiye’nin öncelikli politikası olmalıdır. Bunun için, ithal girdi ikame üretimine yüksek teşvik vermek gerekir. Düşük ithal girdi kullanan ihracat malına daha ucuz kredi sağlamak gerekir. Uluslararası sözleşmelerin elverdiği ölçüde, girdi ithalatını sınırlamak gerekir.
Öte yandan; 2022 yılında konut fiyat artışları, Yİ-ÜFE artışının 2,7 katı arttı. Konut balonunun nedeni;
*TL’den kaçış,
*Kara para aklama,
*Siyasi ve bürokratik rantlar,
*Yabancıya konut satışlarıdır.
Dikkat edersek, konut fiyatlarında balon, siyasi iktidarın yanlış politikaları nedeni ile ortaya çıktı.
*Seçim öncesi yılı olduğu için bir döviz krizi yaşanmasın diye hükûmet kaynağı belirsiz döviz girişini kontrol etmedi. 2022 yılında 24,2 milyar dolar kaynağı belirsiz döviz girişi oldu.
*Faiz, nas dedi ve eksi reel faiz TL’den kaçışa neden oldu.
*Seçimde kaybetme korkusu ile siyasi ve bürokratik rantları aklamak isteyenler gayrimenkule hücum etti.
*Döviz gelsin diye kim ve ne olduğu belli olmayan bir çok Orta Doğu’luya vatandaşlık verdik. Bunlarda şimdi aldıkları konutları iki katı fiyatına sattı, bir kısmı Avrupa’ya sığındı. Bunun için de Avrupa bize vizeyi kapattı.
Bu kadar yanlıştan yalnızca kriz çıkardı, çıktı da…
2022’den 2023’e bu fiyat artışları değişti.
*Yİ-ÜFE’de yıllık artış yüzde 44,72 oldu. Çünkü kurlar enflasyonun altında kaldı. TL değer kazandı.
*Merkez Bankası’nın dert yandığı hizmet Yurt içi ÜFE, Yİ-ÜFE’nin iki katı yüzde 81,18 oldu. Çünkü dolar şoku iç üretime gecikmeli yansıdı.
*2023’te Konut Fiyatları hız kesti, Yİ-ÜFE’nin üstünde ve fakat TÜFE’nin birkaç puan altında kaldı. 2024 yılında da aynı şekilde konut fiyat artışı TÜFE’nin altında seyrediyor.
Son söz; Hükûmetin ve Mehmet Şimşek’in şimdiki sıcak paraya, vergi artışına ve eksi faiz politikasına dayanan yolu yanlıştır. Doğrusu;
*İstikrarın altyapısı, demokrasi, hukukun üstünlüğü, kurumsal devlet, kurumsal eğitim ve güven ortamına dönmeliyiz.
*Orta ve uzun dönemli kalkınma planları yapmalıyız.
*Kısa vadeli istikrar programı yapmalıyız.
*Bu programda reel faiz politikasına, ithal ikame politikasına öncelik vermeliyiz.
*Kur politikasını değiştirip yarı sabit kur politikasına geçmeliyiz. Sıcak para ve spekülatif sermaye girişini kontrol edip, doğrudan yabancı yatırım sermayesi girişini teşvik etmeliyiz