Bu kaçıncı yalan?

PKK ile Oslo’da varılan mutabakat nasıl da kesin bir dille yalanlanmış, “Ne görüşüyorsunuz, açıklayınız” diyenler nasıl da hakarete uğramışlardı.
Artık biliyoruz ki, yalanlanan her şey doğru imiş, hatta fazlası bile varmış. Hakaret sahipleri çıkıp özür dileyecekleri, “Görüşmelerin selameti için o gün böyle söylememiz gerekiyordu” türünden tevil’ler üretip gönül alacakları yerde, tepeden bakmaya, “Biz hata yapmayız” kibri ile esip gürlemeye devam ettiler.
Benzer bir yalanları da Malatya’nın Kürecik ilçesinde kurulan NATO Füze kalkanı ile ilgili.
Kamuoyuna, “NATO istedi, NATO üyesi bir ülke olarak nasıl hayır diyebiliriz ki” algısını pompaladılar. Meğer pompaladıkları bu algı da yalanmış. Biz söylemiyoruz, NATO Genel Sekreteri Rasmussen söylüyor, “Füze kalkanını biz değil, Türkiye istedi” diyor. Bizimkilerde tık yok. Dahası, NATO yetkilileri, ABD’deki ilgili ve İsrailli yetkililer “Bu kalkan İran saldırısı karşısında İsrail’in işine yarayacak” dedikçe, bizimkiler, “Ne alakası var” dedi, başka bir şey demedi. İktidar, Amerika ve İsrail adına kalemşor olanlar da, İsrail için füze kalkanı konulacaksa Türkiye’ye ne gerek var, ABD’nin Orta Doğu’da pek çok Arap ülkesi elinin altında değil mi, füze kalkanını gider onlardan birine, hatta birkaçına birden kurar diye “akıl oyunlarına” giriştiler.
Oysa Türkiye’de kurulacak füze kalkanı, Rusya’dan, Kuzey Kore’den, İran’dan atılacak füzeleri vuracaktı, yani bir taşla birkaç kuş halledilecekti. Ayrıca, İsrail ile İran ve ABD kapıştığında Araplar dışında bir İslam ülkesi ve hatırı sayılır bir askeri gücü olan Türkiye’nin de işin içine çekilmesine ihtiyaç vardı ve bunu da ancak İran’ın İsrail’e fırlatacağı füzeleri engelleyen Türkiye’deki bir füze kalkanı ile başarabilirlerdi. Millete bu gerçekleri anlatmak yerine, ABD ve İsrail’in haklılığı konusunda milleti ikna için kalem oynatanlar gerçekten bu kadar saflar mı, bilemiyorum.
Neyse...
Şimdi yine bir yalanı ile daha karşı karşıyayız, bizimkilerin.
Kürecik’teki NATO radarının asıl görevinin ne olduğunu belgeleyen gerçeğin ortaya çıktığına dair haberler internet ortamına düşmeye başladı. İsrail istihbaratına yakınlığı ile bilinen Debka sitesi, ABD ile İsrail ortak tatbikatında İsrail Hava Kuvvetlerine bağlı uçaklar tarafından İran yönünden İsrail’e fırlatılan bir füze Malatya Kürecik’teki radarın sağladığı imkânlarla imha edildi, haberini dünya kamuoyu ile paylaştı.
Habere göre Türkiye’deki radarla İsrail’deki radarlar gayet uyumlu bir şekilde çalışıyormuş. Haberin içindeki bir ayrıntı ise çok daha ilgi çekiciydi. Obama yönetimi İsrail’le yapacağı tatbikat öncesi Ankara’dan izin istemiş. Güya Ankara çekince koymuş. Türkiye’nin çekincesi ABD’de bulunan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’na, “Siz bu çekinceyi kaldırın, biz de Türkiye’nin Suriye planına destek verelim” diyerek aşılmış...
Lâhavle velâ kuvvete illâ billah!..
Meğer “Türkiye’nin bir Suriye planı varmış” da bizim haberimiz yokmuş. Yahu Suriye İran’ın müttefiki değil mi? ABD ve İsrail, İran’a saldırmadan önce Suriye’yi devre dışı bırakmak istemiyorlar mı? Yani Suriye’de yaşananlar bir ABD-İsrail ortak yazımı senaryonun hayata geçirilmesi değil mi? Tam bir “çaresizlik” politikası. ABD’ye elini kaptıranlar, kolunu kurtarmak için, “Ne dersen başım üstüne!” demek zorunda kalmış, işin özü bu.
Sonuç mu?
Kaptırılan kol geçici olarak kurtuldu gibi oluyor amma bu sefer de hem el, hem kol, hem kelle tehlikeye giriyor; son durum bu...

Yazarın Diğer Yazıları