Bu gidişle Bizans düşecek!

Türkiye Gazetesi’nden Osman Sağırlı, İskenderun’da 7 askerimizi şehit eden teröristlerin başındaki Mustafa Karasu ile görüşmüş. Terörist Karasu’nun, “6 aydır o birliği gözlüyorduk. Kolay bir hedefti” demesi ciğerime dokundu. Daha önce Kanal Türk’te tekrarını izlediğim Ters Köşe programında dinlediklerim aklıma geldi, kendi kendime tartışmaya başladım.
PKK’nın İskenderun’daki Deniz Üssü’ne saldırısı konuşuluyor. Program yöneticisi ve katılımcıları Mehmet Faraç’ın 22 gün önceden Cumhuriyet’teki köşesinde açık istihbarattan derlediği ve değerlendirdiği bilgilerle PKK’nın altı askerimizin şehit edildiği üsse saldıracağını yazdığını söylediler ve haklı olarak ortaya şu soruyu atılar:
“- MİT ne yapıyor? Jandarma İstihbaratı ne yapıyor? Bir gazeteci masa başında elde ettiği bilgilerle böyle bir öngörüde bulunabiliyorsa, devletin sahadaki ilgili birimleri ne işle meşguller?”
Kendimce bu soruya cevap ararken birkaç yıl önce Amanos dağlarının eteğindeki bir ilçeye yaptığım ziyareti hatırladım. Bir ara Amanos’a doğru da uzanmıştık ve o günlerde de PKK militanları uğradığımız yerin yakınlarında bir Mehmetçiğimizi şehit etmişti. Gerçekten Amanos’un yapısı ve bitki örtüsü bir terörist için Kandil mağaralarından daha elverişli bir gizlenme imkânı sağlıyordu. Ben tam, “Böyle bir saldırı tahmin edilebilir, beklenebilir ama yine de başa gelebilir!” derken, program yöneticisi öyle bir ses kaydı dinletti ki, işte biz o sesi dinledikten sonra buz kestik, “Bu kadarı da fazla, artık yeter!” noktasına geldik.
Kanal Türk muhabiri, PKK’lı teröristlerin altı askerimizi şehit ettikleri Deniz Üssü’ne iki kilometre uzaklıktaki bir köy sakini ile konuşuyordu. Köylü, “Biz teröristleri gördük, altı kişilerdi, önümüzden geçtiler, ellerinde ağır silahlar vardı, muhtara haber verdik, muhtar Jandarmaya bildirdi, Jandarma geldi, onlara da bilgi verdik. Biz teröristleri gördükten 24 saat sonra üsse saldırıldı. İlgilenilseydi bu şehitleri vermezdik!” diyordu.
Dikkat edin..
Saldırı yerine iki kilometre mesafede PKK militanları o civardaki bir köylünün önünden geçiyor. Köylü(ler), vatandaşlık görevini yapıyor, devletin muhtarına bildiriyor. Muhtar, muhtarlık görevini yapıyor, Jandarmaya bildiriyor, ondan sonrası meçhul.. Meçhul, çünkü o iki kilometrelik mesafede altı teröristin peşine düşüldüğüne dair bilgi yok. Siz terörist olsanız, hedefinize bu kadar sokulduktan sonra ne yaparsınız? Ne yapacaksınız, elbette gizlenir saldırıyı yapacağınız ânı beklersiniz. Vakti gelince de atış menziline girer, hedefe en yakın ve en uygun yerde konuşlanırsınız.
Altı Mehmetçiği şehit edenler de muhtemelen öyle yaptı. Yani 24 saat süresince o iki kilometrelik mesafedeydiler. Rahatsız edilmedikleri için de malum cinayeti işlediler, rahatça işleyip, kolayca çekildiler.
Biz o gün bugündür İsrail bu saldırının neresinde diye tartışıyoruz.
Belki İsrail işin her yerinde, belki hiçbir yerinde değil. Belki PKK bu cinayetle İsrail’e bir “işbirliği mektubu” yazdı, cevabını bekliyor, bilemiyoruz.
Bunlar değerlendiriliyordur.
Ama asıl değerlendirilmesi gereken, 24 saat içinde vuracağı deniz üssüne iki kilometre sokulmuş o altı teröristin niçin bulunamadığı değil midir?
Biz bu soruya cevap vermezsek, diğer bütün sorular ve cevaplar anlamını yitirir. Herkes elini vicdanına koysun. Hükümetin bakanları ve milletvekilleri ile Amanos’ta terörist peşine düşecek hali olamaz herhalde. Ya gerçeğin peşinde olacak her ihmal ve hatayı mercek altına yatıracağız, ya Konstantinopolis’tekiler gibi mavi ve yeşiller diye ortadan bölünecek, ölümüne taraf tutacağız, bazılarının kusurlarını görmezlikten gelip, bazılarınınkini abartacağız, yani Bizanslaşacağız..
Sonra ne olacak derseniz? Bizans’a olan olacak. Allah korusun, Bizans düşecek!

Yazarın Diğer Yazıları