Bu fotoğrafı hatırladınız mı?

Bazen yüzlerce satır, bir kare fotoğrafın anlattığını ifade edemez. İşte bu fotoğraf da onlardan biri.    
Tarih: 29 Ekim 2004
Yer: Roma
Avrupa Birliği’nin ilk anayasasının imza töreni.
O günün haberini hafızalarınızda tazeleyelim:
“Avrupa Birliği’nin (AB) ilk anayasası, 25 üye ülkenin liderlerinin katıldığı bir törenle İtalya’nın başkenti Roma’da imzalandı. Türkiye’yi temsilen Roma’ya giden Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül , nihai senede imza attılar.
Uzun süren tartışmaların ardından üzerinde uzlaşılan AB Anayasası, törenle resmiyet kazandı. Liderler, 47 yıl önce AB’nin temellerini atan Roma Anlaşması’nın da imzalandığı tarihi Campidoglio sarayının Orazi Curiazi salonunda, birliği yeni bir döneme taşıması hedeflenen belgeye onay verdiler. 1957’de Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun kurulmasında 6 ülke yer almıştı.
Ev sahibi İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, törende yaptığı konuşmada, 29 Ekim 2004’ün Avrupa Birliği için “tarihi bir gün” olduğunu belirterek “Avrupa’yı kuranların ütopyası harika bir gerçeğe dönüştü. Avrupa’nın artık bir anayasası da var” dedi.
İmza işlemi, Papa X. Innocenzo’nun heykeli altına yerleştirilen bir masada gerçekleştirildi. İmzalar, Berlusconi, Avrupa Komisyonu Başkanı Romano Prodi, AB Dönem Başkanı Hollanda’nın Başbakanı Jan Peter Balkenende ve bir önceki dönem başkanı sıfatıyla İrlanda Başbakanı Bertie Ahern’in huzurunda atıldı. AB üyesi 25 ülkenin devlet veya hükümet başkanları ile dışişleri bakanlarının Avrupa Anayasası anlaşmasını sırayla imzalamalarının ardından, Türkiye, Romanya ve Bulgaristan’dan oluşan üç aday ülke sadece nihai senedi imzaladı.
AB Dönem Başkanı Hollanda, Roma’da törenin gerçekleştirildiği mekânı ve civarını Hollanda’dan getirilen çiçeklerle süslemesinin yanı sıra, liderlere kalem jesti de yaptı.
Avrupa Anayasası’nın imzalanması için hazırlanan özel kalemler, imza sahibi lider ve bakanlara hatıra olarak bırakıldı. Kalemlerin üzerine Latince olarak “Europae Rei Publicae Status” (Avrupa Cumhuriyeti Anayasası) yazıldı.
“Dindar nesil yetiştireceğiz” diye yeri göğü inletenler Türkiye Cumhuriyetinin yıkım senedinin altına 29 Ekim 2004’te imza attılar.
Aynı isimler, 29 Ekim 2011’de de Cumhuriyet Bayramı törenlerini iptal ettiler.
Sonrasını tekrar tekrar saymaya gerek var mı? Tayyip Erdoğan ile Abdullah Gül’ün önünde boyun eğdikleri Papa 10. İnnocenzo kim?
İmza attıkları yıkım anayasasının içinde ne var? Açıp, okuyun!..
AKP’nin iktidara geldiği günden bu yana eğitim sistemimizde “reform” kandırmacısıyla ne yapılmışsa o var.
“Mustafa Kemal Atatürk’ü silin” talimatının ilham kaynağı neresi?
O imza atılan AB Anayasası.
Camilerde Kelime-i Tevhid’den “Muhammedün Resûlüllah” neden sonra kaldırıldı?
O imza atılan AB Anayasasından sonra..
Haçlı seferlerini başlatan Papa’nın manevi huzuru önünde Hrıstiyanlık anayasasına imza atanlardan dindar nesil yetiştirmelerini bekleyeceğiz...
Öyle mi?
Belki de, bu fotoğraftan dolayı vicdan azabı çektiler ve “Dindar nesil yetiştirelim de bir daha Müslüman bir ülkeden kimse gidip Papa’nın huzurunda boyun eğmesin” dediler!..
Bir millet bu kadar da saf yerine konulur mu?..


MHP’nin odaları

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, AKP’nin Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini okullardan kaldırma operasyonuna anlamlı bir hareketle cevap vermişti. Devlet Bahçeli, partisinin bütün teşkilatlarına, belediyelerine ve Ülkü Ocaklarına Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini gönderme kararı almıştı. Bahçeli, aldığı bu kararı uygulamaya ilk olarak parti genel merkezinden başladı.
Devlet Bahçeli, hitabeyi çerçeveleterek tüm Başkanlık Divanı üyelerine gönderdi. MHP Başkanlık Divanı üyeleri de Genel Başkandan gelen çerçeveyi odalarına astı.
MHP kulislerinden gelen bilgilere göre, AKP’ye karşı başlatılan hareket bununla sınırlı kalmayacak.
Devlet Bahçeli’nin kurmaylarıyla üzerinde çalıştığı eylem planına göre:
 -Öteden beri AKP’nin söylemlerine, Başbakan’ın beyanatlarına dikkat çekilecek. Bunun Cumhuriyetin değerlerine karşı bir başkaldırı, Cumhuriyetin değerleri ile bir hesaplaşma olduğu net ifadelerle anlatılacak.. Bu münasebetle bu değerlere sahip çıkan, bu değerlere saygısı olan, bu değerleri korumak isteyen herkes MHP’de saf tutmaya çağrılacak.
- Ocaklar dahil, bütün teşkilat kademeleri bu konuda son derece hassas olacak. Bütün sivil toplum kesimlerine “hassasiyet“ çağrısı yapılacak.
-Ortak bilinç oluşturmak için; eli kalem tutan, ağzı laf yapan herkes, Cumhuriyetin değerleri konusundaki hassasiyetini en üst düzeyde her platformda gündeme getirmeye davet edilecek.
-Olaya, tek başına bir Andın kaldırılması veya tek başına Gençliğe Hitabeden rahatsız olmak olarak bakılmayacak.. Gerçekten, Cumhuriyetle, Cumhuriyetin bütün kazanımlarıyla maddi ve manevi unsurlarıyla bir hesaplaşmanın olduğu belgeleriyle ortaya konulacak..
MHP Genel Merkezinden gelen haberler
önemli.
Bu planda başarı, söylem bombardımanı ve dil birliği ile olur.
MHP’nin daha çok ses getirmeye ihtiyacı var..


Fidan’a ne olur?

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ı, terör örgütü PKK ile Oslo görüşmesi ve KCK’ya bilgi aktarıp aktarmadığının sorulması için Savcılık ifadeye çağırınca AKP kulislerine bomba
düştü.
Neyse, ilk şaşkınlık yerini kararlılığa bıraktı ve Hükümetten Hakan Fidan’a destek açıklamaları geldi.
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu da Fidan’a en net destek çıkan isim.
Davutoğlu, ‘Bunlar siyasi talimatlarla yapılmış gizli görüşmelerdir. Yanlış olan basına sızmasıdır” dedi ve dokunulmazlık zırhını ördü.
Merak edene şöyle bir not aktarayım..
2002 yılında Ahmet Davutoğlu, Başbakan Abdullah Gül’ün başdanışmanıydı. Hakan Fidan da Davutoğlu’nun odasına gelir ona çeşitli işlerde yardımcı olurdu. Fidan, Abdullah Gül’ün konuşma metinlerini de yazardı. Fidan, kısa sürede Ahmet Davutoğlu’nun rahle-i tedrisatından geçtikten sonra TİKA’ya başkan olarak atandı ve daha sonra da bugünkü görevine kadar geldi.
Ben, kısacık hatırlatayım istedim.

Yazarın Diğer Yazıları