Bu fotoğraf her şeyi özetliyor zaten...

Vatan yazarı Mustafa Mutlu “Kim seviniyor, kim gelecek adına endişeli; eğer bunları izlerseniz, zaten bu olayın kodunu çözersiniz...” diyordu dün.
Aynen öyle...
Mesela 12 Eylül referandumunda “kim alkışlıyor, kim kaygılanıyor” diye kategorize ederek...
Mesela “Yeni CHP” sürecinde “kim gaz veriyor, kim freni hatırlatıyor” diye mercek tutarak...
Velhasıl “açık istihbarat” kaynaklarına başvurarak, sayısız analiz yapmıştık biz de daha önce.
Sonuç mu?
Ortada değil mi? Yazdıklarımız da, yaşadıklarımız da...
Dolayısıyla “tarihe not düşmek” anlamında bugünlerin Türkiye’si kimleri mutlu ediyor, kimler üzülüyor, kimler suya sabuna dokunmadan “atlatmaya” çalışıyor onun fotoğrafını çekelim istedik bugün. Dört kategori oluşturduk. İlki “Sevinenler”. Bu kategoridekilerin yazdıklarına bakınca sanırsın Kuvvet Komutanlıklarına bunlar getirilecekler! Bunlar iktidardan yüz ve güç buluyor, rejimin yeniden yapılandırılması önünde “engel” saydıkları TSK’da olup bitenlerden sonra ülkenin mutlak hakiminin kendileri olacağına inanıyorlar. Kimi intikam yeminleri ediyor kimi tehdit yağdırıyor.
İkinci sırada “Endişeliler” var. Onlar TSK’nın içinin boşaltılmasını Türkiye Cumhuriyeti’ni hedef alan planın “ayaklarından biri” olarak görüp, “sonumuzun hayır olmayacağı”na yoruyorlar yaşananları... En komiği “Orta yolcular”. Onların bazısı “aşağı tükürsem sakal yukarı tükürsem bıyık” çelişkisinden, kimi cesaretsizlikten, kimi “bekleyelim de görelim” cilikten ama bir vesileyle son noktayı ne şiş yansın ne kebap diye bağlayanlar... Ve bir de Ankaralılar var...
İnternet dedikodularının etkisi altında kalıp “Siz niye yazmıyorsunuz, Yeniçağ’da neler oluyor” türünden bir yaygaraya hazırlananlar vardır muhakkak... Onları yormamak için tekrar edelim; “fotoğrafın bütünü” nü görün diye bir kıyak yapalım dedik bugün size... Tarihe not düşülsün istedik “dün”ün manzarası... Eee öyle olunca bize söz söyleyecek yer kalmadı!!!
Hı, yazsaydık mı? Muhtemelen “gamlı baykuş” diye ayrı bir kategori açardık kendimize!!!


ENDİŞEYE KAPILANLAR


Yandaş Genelkurmay mı?
İktidar yanlısı yazarlar, terbiyesiz bir sevinç içindeler. İstifa edip gidenlere saldırmaya devam ediyorlar.
Dalgalarını da geçiyorlar.
Şunları yazıyorlar:
“Eskiden asker, muhtıra verir ve siyasetçi istifa ederdi. Şimdi tersi oluyor. Değişime alışmak zor!”
Gerçekten doğru! Bu alkışlanacak bir değişimse buna alışmak zor. Çünkü istifa eden 66 yaşındaki Genel Kurmay Başkanı Işık Koşaner’in istifa gerekçesi açık.
423 subay tutuklandı.Yargılanıyorlar. 173’ü muavazzaf. 250’si emekli. Muavazzaflar içinde 43’ü general ve amiral, emekli tutuklular içinde de 76 general ve amiral var. Orduya karşı bir savaş! Komutanlar buna inanıyor.

***


Koşaner’in yerine gelmesine kesin gözüyle bakılan yeni Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e şu basit soru sorulsa ve “Sizden önceki Genel Kurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner, bu koşullarda görev yapma imkanı bulamazken, siz yeni genel kurmay başkanı olarak görev yapma imkanını hangi gerekçelerle akladınız?” denilse acaba cevabı ne olur?
Bir ikinci soru daha var. Sormak isterim:
“Meclis ”tezkereyi“ reddettikten sonra Kuzey Irak’ta Türk subaylarının başına çuval geçirildi. Bunun üzerine Türkiye’nin Avrasya’da bağımsız-bölünmez bir devlet olarak yerini alacağını söyleyen komutanlar çıktı. Şemdinli, Atabeyler, Danıştay tertipleri, Balyoz, Islak imza, Ergenekon tutuklamaları birbirini izledi. 423 subay tutuklandı. Acaba TSK’yı içinden bölmeye ve bağımsızlığı temel ilke sayan Atatürkçü birikimi hizaya getirmeye yönelik bir strateji mi geliştirildi?”
Necati Doğru / Sözcü



“Amerikan modeli” tasfiyesi
Geçen gün bir sohbette, oldukça ilginç bir konuşmaya şahit oldum. Konulara oldukça hakim ve işin profesyoneli bir ismin yorumuna. Ona göre Türk Silahlı Kuvvetleri tarihinde 3. kez “tasfiye” ediliyordı.
İlk tasfiye 1910’larda gerçekleşmişti. O zamanki tasfiyenin gerekçesi Osmanlı Ordusu’nun Prusya Modeli’ne geçmesi ve bu modele geçişin önündeki asker kadroların ordudan dışarı çıkarılmasıydı. 2. tasfiye ise 1950’lerin son yıllarında başlamış ama asıl olarak 1960’ların başında gerçekleşmişti.Bu tasfiyenin nedeni ordunun konsept olarak Amerikan modeline tam olarak geçmesiydi. Şimdi yapılanı ise, “Türkiye dünya ve bölge dengeleri değişirken, TSK’nın değişmesi gerektiğini öngörenler şimdi TSK’da bir tasfiye yapıyorlar. Bu siyasi bir karardır” diye yorumluyordu...
Fatih Altaylı / Habertürk




TSK’nın yeniden dizaynı
İktidar TSK’yı geleneksel çizgi dışında, kendi görüşü doğrultusunda yeniden dizayn etmek istiyor. Yeni Genelkurmay Başkanı Org. Necdet Özel’in görevi TSK’yı iktidarın istediği çizgiye taşımak olacak...
Melih Aşık / Milliyet




“Tayyip Silahlı Kuvvetleri”
Devletin tümünü ele geçirme operasyonu, önceki gece böylece noktalanmış oldu! Kurtuluş Savaşı’ndan bu yana oynanan oyunda, sahnenin perdesi böyle indirildi. Onlar erdi muradına, biz çıkalım kerevetine! Acaba hep birlikte “Son kale de düştü, geçmiş olsun Türkiye” mi diyelim!
Bir kez daha mı soralım: “Yeni TSK, Tayyip Silahlı Kuvvetleri mi oluyor?”
Emin Çölaşan / Sözcü



SEVİNÇTEN DELİYE DÖNENLER


Hoşgeldin “Yeni Türkiye”
Işık Koşaner Paşa istifa ederek, bu savaşı yürüten ordunun komutanı sıfatıyla taşıdığı siyaset kılıcını onurlu biçimde teslim ediyor. Kime, demokratik siyasî iktidara... Hukuk adına tartışmalı; ancak askerlik mesleğinin şerefi için saygı duyulması gereken bir davranış. O zaman bize ’Yeni Türkiye’yi karşılamak düşüyor. Asker, siyaset savaşında teslim bayrağını çektiği anda birçok şey geride kalıyor. Kürt hareketinde otomatik olarak sivil siyasetin önü açılıyor.
Mümtaz’er Türköne / Zaman




Asker sorunu aşıldı


Eskiden olsa depremdi, krizdi. Hem de devlet krizi.
Allah’tan eski Türkiye yok. Hava da, iklim de değişti. Tam YAŞ’ın menziline girmişken, bir Genelkurmay Başkanı, üç kuvvet komutanı emekliliğini istedi. Ne siyasette panik, ne kamuoyunda kaygı...
Türkiye asker sorununu çoktan aştı çünkü. Artık ne darbe mümkün ne de müdahale.
Mustafa Ünal / Zaman



Vatan kurtarma devri bitti
Tek emniyetli pozisyon hukuk ve demokrasi içinde kalmak ve sadece kendi işini yapmaktır. Vatanı kurtarmak gibi kendinden menkul vazifeler icat etmek değil. O devir artık bitmiştir.
Başbakan Tayyip Erdoğan, bu son hamleyle TSK’ya eski anlayıştan arınma ve bir yeniden yapılanma fırsatı sunmaktadır. Altı çizilmesi gereken bir husus da Cumhurbaşkanı’nın oynadığı yapıcı ve hızlandırıcı roldür.
Mustafa Karaalioğlu / Star



Yorum değil intikam yemini
Kriz mriz çıkmadı, hükümet istifa etmedi. Memurlar emekli oldular. Bu tür krizler hep sizin gibilerin elinde patlıyor, “cumhuriyet mitinglerinin”, sahte anket sonuçlarının, amigo çığlıklarının, yemin boykotu saçmalıklarının patladığı gibi.
Erdoğan’ın şapkası olmadığı için, onun da Demirel gibi şapkasını alıp kaçmasını bekleyen zavallılar üzüldüler. Bir an önce de kendilerine birer şapka edinsinler, çünkü onların da gitme vakti geliyor...
Hatta geçti bile.
Daha çok kişi “gidecek” ...
Engin Ardıç Sabah
Tarih yeniden yazılıyor
Şimdiye kadar darbeler tarihini yazmaya alışık olan kalemimiz, artık demokrasi tarihi açısından da yazabileceği örneklere sahip oluyor.
Abdülkadir Selvi / Yenişafak



Artık hadlerini aşmazlar
Evet, çok şükür ki bu memleketde de generaller nihâyet politikaya burunlarını sokmamaları gerekdiğini anladılar!
Gerçi tam olarak anladıklarından emin değilim ama şimdi şımarık hırçın çocuk edâsıyla yapdıklarını bir gün nasıl olsa sindirirler. Önemli olan karşılarına artık hadlerini bilmeleri gerekdiğini kesin
bir dille söyleyebilen bir siyâsî irâdenin dikilmiş bulunması.
Yağmur Atsız / Star



Gayrımeşru iktidarın sonu
Bir genelkurmay başkanı ve üç kuvvet komutanı aynı anda istifa etti.
Ne oldu?
Bir genelkurmay başkanıyla üç kuvvet
komutanı istifa etmiş oldu.
O kadar.
Yıllarca süren o gayrımeşru iktidarları bitti.
Ahmet Altan / Taraf



“Son kale” terane
Askere “rejimin son kalesi” diye bakmak, onu öyle görmek, rejimin demokrasi dışlı olmasını da desteklemek demektir.
O yüzden son kale düşmedi, öyle bir kale yoktu zaten.
İsmet Berkan / Hürriyet


Yeni Anayasa sürecinde AB ülkelerinde olduğu gibi Genelkurmay Milli Savunma Bakanlığı’na bağlanmalıdır. Demokrasi güçlenir.
Derya Sazak / Milliyet


Türkiye de dünyalı oldu. Her birey ve her toplum kesimi kendi şarkısını söylemeye kararlı. Türkiye büyük bir kışla değil artık.
“Askeri demokrasi”yi canlandırmak mümkün değil.
Mehmet Barlas / Sabah


Demokrasi geliştikçe, siyasetin askere müdahalesi de yadırganmayacaktır.
Nazlı Ilıcak / Sabah



“ORTA YOL”CULAR



Demokrasi algısının tonları
Kimse TSK kalesinin düşeceği bir geleceğin kapısı açılıyor endişesine kapılmasın. TSK’nın Atatürkçü geleneği, o ocağa siyasi ideolojilerin sızmasını önleyen bir zırhtır. Bu ortak kimlikteki küçük farklılıkları demokrasi algısındaki tonlar yaratır ancak. İktidar herhalde bu gerçeklerin ışığında orduyla oynamayı sürdürmenin gereği kalmadığını görecektir!
Güngör Mengi / Vatan



Başbakanı da anlamalı!
Herkes kendi mahallesinde ’büyük baskı’altında.
Orgeneral Işık Koşaner, ’çocukluğundan bu yana hayalini kurduğu’ Genelkurmay Başkanlığı’nı, iki yıl daha sürdürme imkanı varken bıraktı.
Çok zorlanmıştır, çok da üzgündür.
İç baskıya karşı zorunlu gördüğü bir refleks...
Başbakan Erdoğan da yıllardır baskı altında. Tabanından başlayarak dalga dalga genişleyen bir baskı... Herkesin hem kendi ’iç kamuoyu’var, hem yönettiği kurumun atan nabzı, hem de çevrenin ve ülkenin değişen iklimi...
İsmail Küçükkaya / Akşam



Değişen birşey yok
Ne dersek diyelim.. Yine de..
Bir grup, Genelkurmay krizine demokrasinin zaferi diye bakacak.. Öbür grup, iktidarın askeri dize getirme girişimini görecek.. Bakışlar değişmeyecek..
Mehmet Tezkan / Milliyet



“ANKARALI”LAR


Zaman zaman Sedat Ergin de bu kadroya dahil olur ama dünkü gazetelerden yola çıkarsak biri Murat Yetkin, diğeri Fikret Bila... Onlar “Bizim buraların hali budur” kıvamında, okuyucuya “olan”ı aktarıp gerisine karışmamayı tercih ediyorlar bu konudaki yazılarında... Teknik bilgileri, olasılıkları, senaryoları, kulisleri, kendi kaynaklarından edindikleri bilgileri harmanlayıp, “yorum sizin” diyorlar kısacası...

Yazarın Diğer Yazıları